-Olabildiğince açık konuşmak istiyorum ama kalbim boş. Bu boşluk yüzüme tutulan ayna gibi. Kendimi görüyorum içim korku ve tiksintiyle doluyor. İnsanlara karşı duyarsızlığımla kendimi çevremden soyutladım. Şimdi bir hayaletler dünyasındayım. Rüyalarımda ve hayallerimde tutsak kaldım.
+Yine de ölmek istemiyorsun.
-Hayır istiyorum.
+Neyi bekliyorsun ?
-Bilgi istiyorum.
+Garanti istiyorsun.
-Her neyse... İnsanın duyularıyla Tanrı'yı kavrayabilmesi o kadar imkansız mı? O neden yarım vaatlerin ve görülmeyen mucizelerin ardına saklansın ki? Kendimize inancımız yoksa başkasına nasıl inanç duyabiliriz? Benim gibi inanmak isteyen ama yapamayanlara ne olacak? Ya inanmayan, inanamayanlar?.. İçimdeki Tanrı'yı neden öldüremiyorum? onu kalbimden atmak istememe rağmen... Neden alçaltıcı ve acı verici şekilde içimde yaşamaya devam ediyor? Neden her şeye rağmen bu gerçeklikten kurtulamıyorum?..
Yedinci Mühür / 1957 🎬⚰️