Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bergman, Luteryen bir papazın oğlu olmasının getirdiği disiplinli ve katı bir aile ortamında büyümenin etkilerini filmlerinin çoğunda gösterir. Buna bir de dinin derinlikli sorgulanması eklenince filmleri bir başyapıta dönüşmüştür. Örneğin ‘Yedinci Mühür’ (1957) filminde “Benim tüm hayatım manasız bir arayışmış.” diyen şövalyenin sorgulayışı, gerçek hayatta Bergman’ın hakikatte söylemek istediğidir. Hayatı boyunca Tanrı’ya inanmak veya inanmamak arasında gelgitler yaşayan sanatçının bu iç çatışması, içine girdiği dini bunalımdan kaynaklanır. Nitekim filmlerindeki kahramanlar, bir türlü teslim olmayı başaramazlar. Onun “Winter Light / Kış ışığı” (1962) adı verilen filmi böylesi dini bunalımların melankolilerin ve Tanrı temasının derinlemesine işlendiği bir başyapıttır.
Sayfa 24
Ne olmuş da şu damatlar gelinler, ziyafet sofrasında yemek yiyen ekâbir, şu kartopu oynayan çocuklar, bir kameriyede semaver kaynatan arkadaşlar mahremiyet albümlerinden ayrı düşmüş, başkalarının görüş alanına özensizce girmişler? Bu dayanılmaz yanı fazla kurcalamadım. Yaraları deşmeden kendimi dergilerin olduğu tarafa attım. Tarih sırasına göre Hayat mecmuaları. En üstte 18 Mayıs 1956 tarihli sayı. Kapağında İran Şahı Rıza Pehlevi ile Kraliçe Süreyya. İkisi de henüz genç, Yedinci Mühür'ün yolcuları gibi, neler yaşayacaklarından bihaber. Ayaküstü sayfalarını karıştırdım. Hüsrev Gerede, Nezihe Araz, Refik Halid imzaları. Gelinlik modelleri, burç sayfaları. Bunun bir de, yıllar sonrasına ait Farah Diba'lı bir sayısı olmalı. Annemin, çocuğu olmadığı için ikbalinden olan Süreyya'ya yazıklansa da, iki sayıyı da özenle sakladığını hatırladım. Diğer tomara geçip 1957 yılını kurcalamaya başladım. Hayret! Hepsi var da mayıs yok! Yok mu sahi? "Vardı ama az önce biri aldı," dedi sahhaf. "Kapağında Brigitte Bardot'nun resmi vardı hatta." Görmedim, sahhafın yalancısıyım.
Reklam
Bergman/ Kış Işığı
Bergman, Luteryen bir papazın oğlu olmasının getirdiği disiplinli ve katı bir aile ortamında büyümenin etkilerini filmlerinin çoğunda gösterir. Buna bir de dinin derinlikli sorgulanması eklenince filmleri bir başyapıta dönüşmüştür. Örneğin ‘Yedinci Mühür’ (1957) filminde “Benim tüm hayatım manasız bir arayışmış.” diyen şövalyenin sorgulayışı, gerçek hayatta Bergman’ın hakikatte söylemek istediğidir. Hayatı boyunca Tanrı’ya inanmak veya inanmamak arasında gelgitler yaşayan sanatçının bu iç çatışması, içine girdiği dini bunalımdan kaynaklanır. Nitekim filmlerindeki kahramanlar, bir türlü teslim olmayı başaramazlar. Onun “Winter Light / Kış ışığı” (1962) adı verilen filmi böylesi dini bunalımların melankolilerin ve Tanrı temasının derinlemesine işlendiği bir başyapıttır.
İnsan ölümle olan mücadelesinde kaybetmeye mahkumdur. Bu durum Ingmar Bergman'ın Yedinci Mühür (The Seventh Seal, 1957) filminde lirik bir şekilde ortaya konur: Filmin kahramanı ölümü satranç oynamaya davet eder. Çetin bir satranç oyunu başlar, ama sonunda kimin kazanacağı aşikardır!
– Tanrının kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum. Karanlıkta ona sesleniyorum ama sanki hiç kimse yok. + Belki de kimse yoktur. – O halde yaşam korkunç bir şey. Her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz. + Çoğu insan ne ölümü ne de yaşamın hiçliğini düşünür. – Ama bir gün hayatın sonlarında karanlıkla yüzleşmeleri gerekecek. + O gün… – Korkumuzdan bir imge yaratır ve sonra o imgeye tanrı adını veririz. The Seventh Seal, (Yedinci Mühür 1957) / Ingmar Bergman
The Seventh Seal (1957)
- Mutsuz gördüm seni? - Canımı sıkan biriyleyim. - Kim? - Kendim.
Reklam