Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Söz konusu bağnaz resmi ideolojiyi dayatmanın iki yolundan biri okul ve eğitim sistemi diğeri de modern cumhuriyetin modern kanunları, mahke­meleri, hapishaneleri, sansür, oto-sansür ve ideolojik linç ola­caktı."
Sayfa 37 - Özgür Üniversite Yayınları, İkinci BasımKitabı yarım bıraktı
" Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey meclisteki muhalefetin önde gelen şahsiyetlerinden biriydi ve hunharca katledildi. Aslın­da bir milletvekilinin, farklı düşündüğü, muhalefet ettiği için canice öldürülmesi, ileriki sayfalarda üzerinde duracağımız rejimin niteliği hakkında da kafa yormayı gerektiriyor ve bir fikir de veriyor. "
Sayfa 22 - Özgür Üniversite Yayınları, İkinci BasımKitabı yarım bıraktı
Reklam
" Cumhuriyet' in kurulmasında halkın [res publica'nın] bırakın bir dahli ol­masını, kuruluştan [ilanından densin] haberi bile olmamıştı."
Sayfa 19 - Özgür Üniversite Yayınları, İkinci BasımKitabı yarım bıraktı
AKP’nin Müslümanlığı, Müslümanları aldatma aşamasında ve daha çok seçim zamanlarında gündeme geliyor, geri kalan zamanlarda başka işlerle meşgul.
Laikçi Kemalistler farkında olmasalar da Türkiye’deki rejim, özellikle çok partili sisteme geçildiği 1946 sonrasında dozunu kendi ayarladığı bir dinci gericiliğe hep ihtiyaç duydu.
Politik islamcılar da en koyu neoliberaller gibi piyasanın her türlü sorunu çözmeye muktedir olduğunu ileri sürüyorlar. Bu yüzden Samir Amin haklı olarak politik islam için “neoliberal teokrasi” diyor. Eğer tüm soruların cevabı, tüm sorunların çözümü şeriatta var ise o zaman geriye sadece bir yorum sorunu kalıyor ki, o da egemenlerin, iktidar sahiplerinin ve onların hizmetindeki bu işin uzmanı “fetvacıların” işidir. Ve doları verenin istediği her fetvayı alması da işin doğası gereğidir.
Reklam
Ortalama tarih bilgisine sahip ve bu tür sorunlarla birazcık ilgili biri “İslam ekonomisi (islam iktisadı) diye bir şeyin uydurma olduğunu bilirdi. Eğer islam iktisadı diye bir şey olursa, Budist iktisadı da, Hristiyan iktisadı da olması gerekmiyor mu? Zira kapitalizm öncesi dönemin sosyal formasyonlarında “ekonomi” diye ayrı bir şey yoktu. Prekapitalist dönemlerde ekonomik vehçe topluma içerilmişti, dolayısıyla ayrı bir varlığı söz konusu değildi. Politik İslam’ın teorisyenleri kapitalizmi yok saymayı, değilse onu insanlığın normal hali saymayı yeğliyorlar. Özü itibariyle kapitalist, olan kapitalizmin ürünü olan her şeyin önüne “islam” sıfatını koyarak işin içinden çıktıklarını sanıyorlar. Mesela “islam bankacılığı” diye bir şey olmaz, zira bugünkü haliyle bankacılık, tefeciliğin çağdaş versiyonudur, kapitalizmin bir kurumudur. Banka ya olur ya olmaz. Faizsiz bankacılık diye bir şeyin mümkün olduğuna inananlar olabilir ama böyle bir şeyin var olduğu anlamına gelmez. Banka demek faiz demektir. Netice itibariyle faizsiz bankacılık, insanları aldatma amaçlı zihinsel bir dalaveredir.
Son yıllarda sol içince bir ikilem biçimlendi. Ya sınıf, ya etnisite. Sınıf seçeceğiz üzerine aşırı vurgu, kültürel etnik çoğulluğu yadsıyan bir ulusalcılığa teslimiyetin yolunu döşerken, çubuğun etnik kimlik yönünde bükülmesi, ulusal baskıların hafifletilmesi adına neoliberal çözüm(süzlük)’e sempatiyle bakılmasına yol açmakta.
Feminizm, çevrecilik gibi hareketlerin de kapitalizmi sorun etmedikleri sürece kazanımları sınırlı olmaktan kurtaramaz. Elbette kadınların örgütlenip mücadele etmesi gerekli bir şeydir. Ancak burjuva devleti yerli yerinde kaldıkça kadınlara pozitif ayrımcılık talep ederek bir yere varılamayacağı gibi kapitalizmi mahküm etmeyen bir yeşil hareketin çevre tahribini önlemesi mümkün değildir.
Kimlik aynı zamanda sınıfsal bir konudur. Egemen ve diğerlerini bastıran kimlik, aynı zamanda ulus devlet içindeki hiyerarşinin yönlendirildiği eşitsiz bir sınıf ilişkisine tekabül eder.
Reklam
Sabah saat 6’da kalkıp işe giden akşam saat 10’da dönen sefalet ücretiyle çalışan ve her an işini kaybetme riski yüksek olan, eğer. İşinden atılırsa yeni bir iş bulma şansı da düşük olan bir emekçi, mevcut düzen partilerinden birine veya diğerine oy verdiğinde neyi ne kadar etkileme, değiştirme potansiyeline sahiptir? Seçimler yapılıyor diye halk iradesi gerçekleşiyor mu?
Kapitalist toplumda belirleyicilik ilişkisi ekonomiden topluma doğrudur. Başka türlü ifade etmek gerekirse, ekonomik güce sahip olanlar politik gücün de sahibidirler… Hem ekonomik alanın yönetimi mülk sahibi sınıfların işi, onların korunmuş alanı olmaya devam edecek hem de demokrasiden halk egemenliğinden söz edilecek..
187 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.