Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

R a b i a

R a b i a
@yesmau
“Okuyun ve kitabı hayatınızın merkezi yapın.”
Pharmacy technician
25 Ağustos
588 okur puanı
Mayıs 2019 tarihinde katıldı
120 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabı okumaya başladığınız andan itibaren bir cinayet gerçekleşeceği mesajıyla yüz yüze kalırken bir o kadar da bu cinayetin işleneceğinden herkesin haberdar olduğu ama kimsenin bir şey yapmadığı/yapamadığı gerçeğini anlamlandırmaya çalışıyorsunuz. İşin garibi bu olayın gerçekte yaşanmış olmasının verdiği şaşkınlık da cabası. Kitapta yer alan her karakterin kendine özgü tepkisi ve ahlâki değerleri net bir biçimde okuyucuya yansıtılmış. Eser bize bir toplumun anatomisini açık seçik sunuyor aslında. Kısa bir zaman dilimini bu kadar etkili anlatmak marifet ister. Gerek cinayetin işlendiği toplumda yer alan karakterlerin psikolojik tahlilleri gerek anlatımın akıcılığıyla Marquez bunu başarmış. Kitap hacmi itibariyle her ne kadar ince de olsa, anlatılan karakterler ve olaylar arasındaki bağlantıyı kurmak dikkat istiyor. O yüzden sakin bir ortamda, yoğunlaşarak okunması önerilir. Keyifli okumalar.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202077,5bin okunma
Reklam
400 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Saatleri Ayarlama Enstitüsü,  ülkemiz  insanının doğu ve batı arasında bocalamasını irdeleyen bir başucu romanıdır; toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, bireyden yola çıkarak topluma varan bir yöntemle anlatır. Alegorik bir hicivdir, bu roman. Zaman, mekan, insan, toplum, bürokrasi, menfaatler, ölüm, yalnızlık, iletişim, sabır,
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201541,5bin okunma
183 syf.
10/10 puan verdi
Kitap süper kahramanların olduğu, mutlu sonların yaşandığı, her şeyin düzeldiği bir hikayeyi değil, tüm çıplaklığı ile gerçekleri anlatıyor. Hayatı birebir gösteriyor. Kurulan hayallerin nasıl bir anda uçup gittiğini, planların gereksiz olduğunu, en çok sevdiğimiz şeyin bir anda elimizden gidebileceğini, kısaca hayatı anlatıyor. Bu kitap, gerçeğin bir yansıması ve Zeze de çok değil, yirmi sene öncesine kadar İstanbul varoşlarında karşılaşabileceğimiz bir çocuk. Çocuk nerede olursa olsun değişmiyor ve Vasconcelos da bunu bize çok güzel aktarıyor. 2013’ün ilk aylarında bu kitapla ilgili bir tartışma başlamıştı. 100 Temel Eser’den birisi olan Şeker Portakalı, “örf ve adetlerimize” ters düştüğü için kitabı öneren bir öğretmene dava açılmıştı. Kitapta, örf ve adetlerimize uymayan bir kısım görmedim. Ama başka bir açıdan bakarsak, kitabı çocukların değil bilhassa yetişkinlerin okuması gerekiyor. Çocuk aklı ile anlaşılamayacak birçok şeyi erişkinken anlayabiliyorsunuz. Bu kitap, özellikle “her şeyi olan”, mutlu olmayı pahalı hediyelerle eşleştiren günümüz çocuklarına hiçbir şey ifade etmeyecektir. Tam tersine, onları bu hale getirecek anne babalara çok şey anlatmaktadır. Çocuk sahibi olacak her kişinin bu kitabı okumasını tavsiye ediyorum.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
331 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitabı okurken körlüğün ilk anlamı olan görme bozukluğundan mı bahsediyor yoksa toplumsal anlamda bir körlük mü kastediliyor diye düşünmeden edemiyorsunuz. Olağanüstü durumlarda yöneten kesim de zarar görür veya yok olursa ya da toplumsal kuralların, cezaların bir hükmü kalmazsa insanların nasıl da acımasız olabileceklerini görmek gerçekten insanı ürkütüyor ki aslında bu düzen doğal olan düzen değilken. Asıl körlük gözlerde mi vicdan da mı? Yazarın dili hakkında da biraz konuşmak istiyorum. Kitapta sadece nokta ve virgül kullanılmış ve diyaloglar da dâhil olmak üzere her şey düz metin şeklinde yazılmış. İlk başta okuması biraz tuhaf geliyor ama okudukça hikâyenin içine girdikçe hiç sorun olmuyor. Ayrıca karakterlerimizin isimleri yok ilk kör, doktorun karısı, şaşı çocuk gibi sıfat tamlamalarıyla tanıyoruz karakterleri. Bütün bunların hepsi aslında yazarın anlatmak istediği (ya da anlatılanlardan bana geçen) hikâye ile birebir örtüşüyor ve okurken de bitirdikten sonra kitaptan etkilenmenizi ve aklınızda kalan kitaplardan biri olmasını sağlıyor. Umarım sizde okur, keyif alırsınız. Görüşmek üzere.  “Körlüğüm her gün biraz daha artacak, çünkü beni gören kimse kalmayacak.”
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,6bin okunma
101 syf.
8/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Fakir bir inci avcısı olan Kino ile ailesini yaşamını konu alan İnci; yoksulluk teması içinde iyilik ve kötülüğü, umudu, hırsı ve yetinmeyi, düşmanlığı, bilginin önemini ele alıyor. John Steinbeck, Kino ve ailesinin yaşam öyküsünü anlatmaya başlamadan önce okura şöyle diyor: “Bu öykü bir kıssaysa, belki de herkes ondan kendine göre bir anlam çıkarıyordur, kendi yaşamını onda yorumluyordur.” Aslında yazar bu sözüyle okuyucuyu baştan uyarıyor, “Eser birçok mana kazanabilir, her okur farklı bir neticeye ulaşabilir.” John Steinbeck, kullandığı yalın dili ve aslında her dönem rastlayabileceğimiz sorunların ortasında abartısız gerçekçi umudu yazması ile zamanın eskitemediği bir eser meydana getirmiştir. Bundandır ki İnci gibi yazarın diğer eserleri de güncelliğini sürdürebilmiştir. Okumanızı tavsiye ederim.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,4bin okunma
Reklam
494 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Kitap efsane bir poker sahnesi ile başlıyor, konusu kısaca David Caine adında epilepsi hastası bir adamın deneysel bir ilaç kullanmasıyla ortaya çıkan birtakım yetenekleri ve başına gelen olaylar diyebiliriz.... Bilimle ile felsefenin iç içe geçtiği bir kitap. Aldığımız en ufak kararın olayları nasıl etkileyebileceğini bir olayın alacağınız kararlarla kaç türlü kombinasyonla değişebileceğini gösteren zaman zaman bilim kurguya kayan aksiyon dozu yüksek bir roman. Tavsiye ederim....
Olasılıksız
OlasılıksızAdam Fawer · April Yayıncılık · 202385,6bin okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitap, bir kaza sonucu Mars’ta kalan Mark Watney isimli bir astronotun hayatını konu alıyor. Mark, bir şekilde Mars yüzeyinde kalıyor ve işin kötü yanı, oradan kaçmak için yapabileceği bir şey yok. Tek yapması gereken, birileri onu kurtarana kadar hayatta kalmaya çalışmak. Tabii ki Mars’a gitmek, uçağa binip Paris’e gitmek gibi bir şey değil; bu nedenle Mars’ta geçirmesi gereken süre de biraz uzun Kitabı okuyan bazı kişilerden duyduğum ilk söz, “Kitap güzel görünüyor da çok fazla teknik bilgi vardı, ben de çok sıkıldım,” oldu. Ben okurken ise teknik bilgiler tek tek kafamda canlanıyor ve yapılan bazı deneyleri kafamda ben de yapıyordum. Size bir tavsiye vereyim, eğer teknik yerler kafanızı çok karıştırır ve sıkarsa çok kulak asmamaya çalışın. Bu kitabı okumak için mühendis olmak gerekmiyor, sadece Mark’ın ne yapmaya çalıştığını anlayın yeter. Yolunuz Mars’a düşmediği sürece o kadar teknik bilgiye ihtiyacınız olmayabilir. Eğer olur da bir gün Mars’a gidecek olursanız bu kitabı yanınıza almayı unutmayın. İnanın, işe yarayacaktır. Keyifli okumalar..
Marslı
MarslıAndy Weir · İthaki Yayınları · 20228,6bin okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
Dostoyevski’nin 23 yaşında yazdığı bu eseri(ilk eseri), hem insan analizleri hem edebi kimliği yönüyle dönemin eleştirmenlerine gerek kalmadan kütüphanenizin en güzel yerlerinden birine koyacaksınız. Makar Devushkin ve Varvara Dobroselova arasında geçen mektuplardan derlenen kitapta fakirlik, gurur ve karşılıksız sevgi temaları derinlemesine vurgulanmaktadır.  Konusu dışında edebi kimliği ile de ön plana çıkan eser özellikle mektupların arasına onca karakterin derinlemesine analizlerini, dönemin şartlarını, kitap eleştirilerini, kitap sevgisini ve daha nice olayı nasıl sıkıştırdığı sorusunu Dostoyevski’nin ustalığına bırakıyoruz. İyi Okumalar.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · İlya İzmir Yayınevi Matbaası · 200561,8bin okunma