1923 yılında Grigory Petrov tarafından yazılan bu muhteşem şaheser; zamanında Suomi olarak Finlandiya’nın kokuşmuşluktan ve bataklıktan çıkıp uygarlığa adım adım yürüyüşünü anlatır. Yazar eserde anlatımıyla Levi Tolstoy’un düşündüğü gibi bu yürüyüşün kitlesel olması gerektiğini savunur, liderin gerektiğini savunmaz. 3 milyon nüfuslu ülkenin Rusya gibi zengin yeraltı kaynaklarının olmadığı, doğasının tarıma çok elverişli olmadığı, havasının kasvetli olması gibi olumsuzlukları değinerek ülkenin geri kaldığını ve bunu aşmak için insanların çok çalışması gerektiğini belirtmiştir. Öğretmenlerin çocukları iyi eğitmek için önce kendilerinin iyi donanımlı olmasını, devletin memurlarının İsveçli memurlar gibi işleri savsaklamak yerine halkın sorunlarını ivedilikle yapmasını, din adamlarının insanları sadece dini anlatmasını, eğitimin önce ailede başladığını(ebeveynlerin çocuklara yalan söyleme gibi öğüt verirken önce kendilerinin uyması gerektiğini anlatmıştır.), kışlanın eskisi gibi gençlerin korktuğu, gitmek istemediği kötü ve bakımsız yer olarak değil eğitilmek için gönderilmesi gereken bir yere dönüştürülmesini çok sade, akıcı bir dille anlatmıştır. Ulu önderimiz M.Kemal ATATÜRK de bu sebeple okullarda okutulmasını tavsiye etmiştir.
