Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yıldız Çanakçı

Ama sonra bu işi ne kadar sevdiğimi fark ettim. Ellerimi kahve telvesine bulamak, mükemmel köpüğü seramik fincanlara doldurmak son derece hoșuma gidiyordu. Ne şirkette geçirdiğim uzun saatleri ne de yoğun hesapları özlüyordum. Kahve yapmak, her nasılsa terapi gibiydi. Kulağa garip geliyor, ama buna ihtiyacım vardı.
Reklam
70 syf.
·
Puan vermedi
·
38 günde okudu
Korku
KorkuStefan Zweig
8.3/10 · 102,8bin okunma
Son Cümle!
Yaşamını ve şimdi mutluluğunu da oluşturan bütün bu şeylerin tadına daha derinden varmak için gözleri kapalı yatmaya devam etti. İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşam hâlâ çekici geliyordu oysa. Bazen kışın kucağından fırlayıp gelen o muhteşem ilkbahar günlerinden biriydi, gökyüzünün sonsuz maviliği, bütün o kasvetli kış aylarından sonra taze bir soluk gibi geliyordu.
Yakınlardaki bir gök gürültüsü gibi uyarının geldiğini görüyor, ama kaçamayacağını biliyordu. Gizliden gizliye o zamana kadar korktuğu şeyin gerçekleşmesini, o kurtarıcı yıldırımın düşmesini özlüyor, artık suçunun ortaya çıkmasını istiyordu.
Reklam
Suçun da, kanıtın da, belki kararın bile çoktan hâkimin elinin altında hazır olduğu davaları izlemek korkunçtur; eksik olan sadece itiraftır, o da sanığın içinde saklıdır ve ne kadar çekiştirse, zorlasa da bir türlü dışa vurulamaz.
Satın aldığı sadece zamandı, bir soluklanmaydı, iki üç günlük, belki bir haftalık bir molaydı, eziyet ve gerilim yüklü, korkunç değersiz bir zaman. Haftalardır uykuları bozulmuştu, uyanık kalmaktan beter rüyalar görüyordu; nefes alamıyor, özgür hareket edemiyordu, huzurunu, meşgalelerini yitirmişti. İçindeki korku iblisçe peşindeyken ne okuyabiliyor ne başka bir şey yapabiliyordu. Kendini hasta hissediyordu. Kalp atışları bazen o kadar şiddetleniyordu ki, bir yere oturmak zorunda kalıyordu. Huzursuz bir ağırlık, neredeyse canını yakan bir yorgunluğu tüm uzuvlarına yayıyor, ama bedeni yine de uykuya direniyordu.
Tüm yeryüzünü ölü ve boşalmış hissediyordu, sadece kendi donup kalmış bedeninin içinde yüreği göğsünü çatlatacak gibi atıyor ve her atış canın acıtıyordu.
Tüm gücünü topladı ve bir bataklıkta veya diz boyu karda yürüyormuş gibi insanüstü bir gayret sarf ederek sokak sokak ilerledi,..
74 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig
7.3/10 · 67,1bin okunma
Reklam
Kendini müthiş özgür hissediyordu șimdi. Öfkesi, korkusu, kaygısı, pişmanlığı, kızgınlığı kalmamıştı artık; tek duyumsadığı dudaklarına dokunan serin, çok serin, mehtabın serinlettiği, hafif bir meltemle dalgalanan yoğun havaydı şimdi.
Artık ne kenti ne sokağı hissediyordum, ne sokağın adını ne de kendi adımı; burada yabancı olduğumu, tanımadığım bir yerde her şeyden müthiş bir biçimde arınmış olarak durduğumu duyumsuyordum yalnızca; hiçbir amacım, mesajım, bağlantım olmadığı halde çevremdeki hüzünlü yaşamı derimin altından akan kanım kadar yoğun algılıyordum.
Bu medeniyetten uzak sokaklar, dürtülerin hala dizginlenmeden vahşice dışa vurulduğu, bedensel hazların kuralsız yaşandığı bir dünyanın son fantastik kalıntılarıdır, ihtirasların karanlık balta ormanlarıdır ve tümüyle dürtüleriyle davranan hayvanlarla doludur; açığa vurduklarıyla tahrik eder, gizledikleriyle kışkırtırlar. Düş kurdururlar insana.
Yabancı kentlerdeki bu dar sokakları, bütün ihtirasların kirli çarşısını, yabancı ve tehlikeli denizlerde geçirdikleri yalnız gecelerden sonra bütün bedensel ihtiyaçlarını bir saatte karşılamak üzere buraya bir geceliğine gelen denizcilerin önüne her türlü baştan çıkarıcılığın gizlice yığılmasını seviyordum.
458 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.