Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir ruhu yok etmek kolay, peki sonra sizin ruhunuz ne olacak?
İşte bu iki devletin(İtalya ve Fransa) kesin muhalefeti, dünya Müslümanları arasında özellikle Hindistan'da İngiltere aleyhinde meydana gelen cereyan, Türk milli direnişinin gün geçtikçe kuvvetlenmesi ve İngilizlerin, bu gücü yok etmek için, o sıralarda yeter kuvvete sahip olmaması karşısında Lloyd George, ilk Londra Konferansı'nın, İstanbul'un Türklere bırakıldığına dair olan 14 Şubat 1920 tarihli kararına katılmak zorunda kaldı.
Reklam
Ancak birbirimizi sabırla dinleyerek,yıkıcı ve keskin inançlardan uzaklaşabilir,derdimizin ötekini yok etmek değil,onunla birlikte var olmak olduğunu fark ederiz.
Ön Cihet
Felsefeci bir adam bu cihete bakarsa görür ki: Bütün canlı mahlukat -insan olsun, hayvan olsun- kafile be-kafile büyük bir sür'atle o cihete gidip kaybolurlar. Yani, ademe gider, yok olurlar. Kendisinin de o yolun yolcusu olduğunu bildiğinden, teessüründen çıldıracak bir hale gelir. Fakat iman nazarıyla bakan bir mü'min, insanların o cihete gidişleri, seyahatları adem âlemine değil, göçebeler gibi bir yayladan bir yaylaya bir intikaldir. Ve fâni menzilden bâki menzile, hizmet çiftliğinden ücret dairesine, zahmetler memleketinden rahmetler memleketine göç etmek olup, adem âlemine gitmek değil diye bu ciheti memnuniyetle karşılar. Fakat yol esnasında ölüm, kabir gibi görünen meşakkatlar netice itibariyle saadetlerdir. Çünki, nuranî âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir. Meselâ: Hazret-i Yusuf, Mısır azizliği gibi bir saadete, ancak kardeşleri tarafından atıldığı kuyu ve Zeliha'nın iftirası üzerine konulduğu hapis yoluyla nâil olmuştur. Ve keza, rahm-ı maderden dünyaya gelen çocuk, mahud tünelde çektiği sıkıcı, ezici zahmet neticesinde dünya saadetine nâil oluyor.
Sayfa 245 - Eski baskıKitabı okudu
İngilizler yalnızlıktan söz ederken iki farklı sözcük kullanıyorlar; Loneliness,"kişinin kendi seçimi olmadığı halde yalnız olması" ile Solitude, "kişinin kendi seçiminin sonucu olarak yalnız olması". Fransızcada iyi ya da kötü her iki durumda da işaret etmek için tek bir sözcük kullanılıyor, iki tane olmasına gerek de yok zaten, insanların yüzünden hangisi olduğu okunuyor. Fransızcada ingilizlere özgü o soğukkanlılık yok.
Acı çekmek varsa, o zaman bunu kabul etmek en iyisi, çünkü onu yok varsaydığın için o yok olmayacak.
Reklam
Ancak birbirimizi sabırla dinleyerek, yıkıcı ve kesin inançlardan uzaklaşabilir, derdimizin ötekini yok etmek değil, onunla birlikte var olmak olduğunu fark ederiz.
Sayfa 18
1994’te yaşım kırk yediyken emekli oldum, karım Kim de daha otuz yedisinde. Emeklilik çalışmamak anlamına gelmiyor. Karıma ve bana göre bunun anlamı, beklenmedik altüst edici kuralları bertaraf etmek. Kısaca ister çalışırız, ister çalışmayız, ama servetimiz kendiliğinden katlanıyor, hem de enflasyondan etkilenmeksizin. Özgürlüğün anlamı bu sanırım. Mal varlıklarımız kendi başlarına üreyecek kadar çok. Bir ağaç dikmekten farkı yok. Yıllarca sularsınız, derken gün gelir artık bir şey' yapmanıza gerek kalmaz. Kökleri yeterince derinlerdedir. Ve ağaç size keyif verecek gölgeyi sağlar.
Yasalar insanları korumak için yapılmıştır,yok etmek için değil...
"Ama ben bu hezeyanın özüne inmek istiyorum; başkalarından üstün olmaktan, bir yetenek bahşedilmek için seçilmiş olmaktan kaynaklanan bir gurur karinesi. İnsanlığın geri kalanı tarafından yok sayılmış ve bilinmeyen bir şeyin tanınıp tadına varılması yeteneğinden başka bir şey değil bu. Kana ve bunu elde etmek için öldürmeye duyulan ihtiyaç... Ama bu kimin umurunda! Ölecek olanlar; zavallı, sefil ve kusurlu insanlar o kadar.."
Sayfa 278 - Sonsuz KitapKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.