Dağ olmasa
..insan, dağı aşması gereken bir yolcu gibi yüksünüyor; elbette, dağ olmasa, yol çok daha rahat ve kısa olur; ama bir kere var, öyleyse aşmak gerek!
Umudum her zaman bâkidir ama, zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
Reklam
Ömür kısa, emanet mühim, yol uzun ve ben dört asırlık bir arayışın yolcusu...
Yol uzun...
youtu.be/jYIqF_T9Q6w?si=... Yalvarış Ya Rab bu hasrete can dayanmıyor; Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun. Her adımda bir engel var, salmıyor, Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Kayıklara binin! Lakin ilkbaşl arda dikkatli olun!"
"Bu sözlere kulak verin!" dedi diğer elfler. "Bu kayıklar çok hafif yapılmıştır ve oynaktırlar, diğer halkların kayıklarına benzemezler. Ne kadar yüklerseniz yükleyin batmaz, ama yanlış idare edilirlerse yoldan şaşarlar. Hazır burada iskele varken kendinizi nehrin sularına bırakmadan evvel kayıklara binip inmeyi biraz talim etseniz iyi olur." Grup şu şekilde ayrılmıştı kayıklara: Aragorn, Frodo ve Sam bir kayığa; Boromir, Merry ve Pippin bir diğerine; üçüncüsüne de artık çok sıkı dost olmuş olan Legolas ile Gimli binmişti. Eşyaların ve denklerin çoğunu bu son kayığa istif lemişlerdi. Kayıklar kısa saplı, enli yaprak biçiminde uçlan olan küreklerle hareket ettiriliyor ve yönlendiriliyordu. Herkes hazır olunca Aragorn onları Gümüşdamarı'nda bir deneme gezisine çıkarttı. Akıntı hızlıydı, onlar da ileri doğru yavaş yavaş yol aldılar. Sam kayığın her iki yanına yapışmış bir şekilde buruna oturmuş, özlemle karaya bakmaktaydı. Suyun üzerinde pırıldayan güneş ışıkları gözlerini kamaştırıyordu. Dil'in yeşil tarhını geçtiklerinde ağaçlar nehrin kıyısına kadar indi. Orada burada, kıpırtılı akıntı üzerinde altın yapraklar savrulup yüzmekteydi. Hava çok parlak ve durgundu; tarlakuşlarının uzaktan gelen tiz şarkıları hariç bir sessizlik vardı.
Zaman kısa ben yorgunum yol uzun
Reklam
Ya Rab, bu hasrete can dayanmıyor; Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun. Her adımda bir engel var salmıyor; Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Oruç Aruoba
En son, en kalın odunu yakarsın. Deniz'in taşıdıklarını da kesip kesip yakmıştın, o birzamanların şimdi uzakta kalmış ocağında —ne kalır ki, geriye?... Ateşinin dumanını da biriktirirsin—— Herşeyden önce unutmaman gereken, ateşinin hiçbirzaman tek bir düzeyde yanmadığıdır : ateşin, ya harlanma içinde ya da sönme içindedir — ya yükseliş,
“Umudum her zaman bakidir. Ama zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.” (Abdurrahim Karakoç)
Sayfa 188
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.