".........Sizlere bitmemiş yazılarımı emanet ediyorum sevgili dostlarım. Saat bir buçuk ve kendimi çok yorgun hissediyorum, artık gitmeliyim. Lütfen yazdıklarımın heder olmasına izin vermeyin ve mümkünse onları yayımlayın. Onları yakın demiyorum. Kimseden nefret de etmiyorum. Sevmek için yazdım. İstemiyorum, yalnız ve yorgunum, bu yüzden de gidiyorum. Artık takatim kalmadı. Daha ne kadar kapının kilidini çevirip karanlık bir eve gireceğim? Ben aydınlık evlerin kölesiyim.............."
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnalarına yakalanıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asudeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
ne olur kira olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
Singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia’nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia’nın
ölsem eksiksiz ölürdüm
Seneler sürer her günüm
Yalnız gitmekten yorgunum
Zannetme ki sana dargınım
Ben gene sana vurgunum
Başkalarına gülsem de
Senden uzakta kalsam da
Sevmediğini bilsem de
Ben yine sana vurgunum
Sabahattin Ali.
Beste: Nükhet Duru & Ali Kocatepe