Unutma ki, sen, "La ilahe illallah = Allah'dan başka ilah yokdur." dediğin zaman, bir iddiada bulunuyor, ortaya bir da'va atıyorsun. Her iddia sahibi ise iddiasını delillerle isbat etmek zorundadır. İşte bunun içindir ki, sen, yukarıdaki iddianı ortaya atdığın zi man sana şöyle denir: Bu iddiâni isbat edecek delilin var mı? Acaba, "La ilahe illallah, Muhammedün Resûlüllah Allah'dan başka ilah yok dur, Muhammed Allah'ın Resûlüdür." iddiasını ispat eden deliller nelerdir? Hemen ifade edelim ki, bu iddiayi isbat edecek deliller; Allah'ın, yapılmasını emretdiklerini yapmak, menetdiklerinden sakınmak, musibet ve belalara sabır ve tahammül göstermek , kadere boyun eğmekdir. İşte bunlar yukarıdaki iddiayı isbat eden deliller, belgeler, senetlerdir. Ancak, mutlak olarak bu amelleri işlemiş olman, kâfi değildir. Onların aynı zamanda ihlas ile işlenmiş olmaları da şartdır. Sirf Allah için işlenmeyen ameller kabul olunmaz. Amelsiz kuru söz makbul olmadığı gibi, ihlassız ve sünnete uymayan amel de makbul değildir... Fakirlere mallarınızdan bir şeyler verin, dünya nimetlerinden onlara da tatdırın. Eğer elinizden geliyorsa, size başvurup istekde bulunan birisini boş çevirmeyin. İster az olsun, ister çok olsun, bir şeyler verin. Aziz ve Celil olan Allah, vermeyi sever. Bu hususda siz de O'na muvafakat edin, O'na uyun. Ayrıca, Allah'a şükredin. Şunun için ki, O, sizi varlıklı ve vermeğe muktedir bir kişi haline getirdi. Hayf sana ki, eğer senden bir istekde bulunan, Aziz ve Celil olan Allah'ın hediyyesi olsaydı da sen de onu vermeğe muktedir bulunsaydın, bak o zaman hediyyeyi sahibine nasıl verirdin!.... Bakıyorum da şu anda beni dinliyor ve ağlıyorsunuz. Oysa sizden bir istekde bulunan bir fakir gelince kalbleriniz kararıyor, kasvetleniyor. Bu durum şunu gösteriyor ki, sizin şu anda burada beni dinlemeniz de ağlamanız da sırf Allah için değil. Eğer beni sirf, Allah rızası için dinlemiş, gözlerinizden akan o yaşları sırf Allah için akıtmış olsaydınız, bir ihtiyacı için size başvuran fakirin karşısında kalbleriniz kararmazdı... Benim sözlerim önce öz ile, sonra kalble, daha sonra da diğer a'zâ ile dinlenmeli... Bana geldiğiniz zaman; ilminizi, amelinizi, dilinizi, hasebinizi -nesebinizi bir kenara atarak, ayrıca, malınızı mülkünüzü ve aile efrâdinizi unutarak geliniz. Benim önümde, kalbi Allahdan başka her şeyden soyulmuş olarak durunuz. Tá ki, Allah, kalbinizi kendine yakınlığı, lütfu ve ihsâni ile ortsün. İşte benim yanıma geldiğiniz zaman böyle hareket ederseniz, tıpkı sabahleyin aç kalkıp akşama yuvasına tok dönen kuşlar gibi olursunuz...