"Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?" (Bakara: 106) Kuran'ın kendi içinde bile var bu durum. Muhtemelen dindarların savunması şu şekilde olacaktır: Toplumun o günkü durumu ve yapısına istinaden bazı değişiklikler yapılmış olabilir. Ama bana göre zamanın, mekanın üstünde olan sonsuz bilgelikte bir varlığın nabza göre şerbet yerine tartışmaya mahal vermeyecek kesinlikte ve doğrulukta beyanlar vermesi gerekirdi.
Allah'ın kronolojik olarak daha sonra gelen ayetler ile o günün politik şartlarını dikkate alarak önceki hükümlerini iptal edip artık bu ayetler geçerlidir demesinde teorik olarak bir sıkıntı yok aslında.
Ama buradaki sıkıntı şu: Sonsuz bilgelik ve güçteki Allah, bu kadar politik ve kararından vazgeçici bir tavır alır mı? Ya da müslümanlar henüz yeterince güçlenmemişken Mekke döneminde inen ayetlerde senin dinin sana, benim dinim bana, merhametli olun vs. tarzı bir tavır varken, gücü eline aldıktan sonra onları bulduğunuz yerde öldürün, elini kolunu kesin vs. denmesi ne kadar yakışır böyle mükemmel bir varlığa bilemiyorum. Ya da sürekli nefret dili kulanılması, aşağılaması cehennemdeki türlü işkencelerin rahatsız edici tasvirleri...
Evet, bu gayet normal diyen biri için zaten sorun yok. Bana göre Kuran'daki spesifik noktalara bakıp şurada şöyle minik bir hata tespit ettim demekten ziyade genel tavır ve görüşü anlamak gerekiyor. Olumlu ve koşullanmış bir ön yargı ile okumuyorsa eğer zaten insan dumur oluyor. En azından ben dehşete kapılmıştım.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.