Yorum

Selîm Gök[h]an isimli okurun asıl gönderisini gör
Sessiz 22.03.2024 okurunun profil resmi
Keşke bunun gibi Kur'ân'dan da ayetleri hıfzedip deruni anlamda bizleri nasiblendirseniz... Meselâ 6600'cü ayetle beni ferahlandırmanız için talepte bulunsaydım ne kadar güzel olurdu değil mi?
Selîm Gök[h]an okurunun profil resmi
Cahilliğimize verin efendim ben 6236 ayeti bildiğimden, 6600(!) numaralı ayeti bulamadım. Affola!.. Siz o üstün ilminiz ile dediğiniz işi yapıp bize de yol açınız efendim. Onun yerine naçizane nasibinize bir ayet seçtim buyurunuz; "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir." Hucurât 49/12
Sessiz 22.03.2024 okurunun profil resmi
İşinize geldiği gibi nasılda davranıyorsunuz? Nasıl da kendinizi ferahlattınız öyle! Fazla kopyala yapıştır yapmazsanız belki de ayetin kaçıncı ayet olduğunu bile bilemezsiniz. Maşaallah sosyal medya dediğimiz de herkes alleme, şair, nezaket sahibi kesilir. Aynı sizin gibi baksanıza her türlü telden çalıyorsunuz. Ayetin sırasını ve sayısını verme hünerinize hayran olmamak da elde değil ancak o hüneriyi verdiğiniz âyet(ler)in kendisini yaşantımıza ne kadar sokuyoruz ve uyguluyoruz asıl mesele bu! Öyle ya profillerimize kocaman bilbordlerde reklam yaparcasına ilahiyat, hafız, hafize, medrese, hoca, hoca hanım, çarşaf, cübbe, sarık, sakal ne varsa karşıdakilerin gözlerine soka soka yazıyor, gösteriyoruz. Böyle şeyleri yazmak, göstermek bizim böyle bir yaşantıya sahip olduğumuz anlamına gelmiyor (istisnalar kaideyibozmaz). Ve maalesef sosyal medyada herkes olmadığı kişiliğe bürünüp onu lanse etmenin çabasına giriyor. Buna, Kişinin kendi kişiliğini maskelemesi diyelim ya da çoklu kişilik (kişilik bölünmesi) durumu diyelim. Çoklu kişilik bireyin öz kimliği (benliği) bölünür ve ortaya ne yazık ki birden çok kişilik çıkar. Ortaya çıkan bu durumda her bir kişiliğin kendine has davranış örüntüleri ve nitelikleri vardır. Bakın, bende kendi alanımda olan bir tespitte bulundum. O ilahi kitapta ki ayetleri yaşamaktan ziyade toplumda bir hastalık haline gelmiş olan "ayetlerin işine geldiği yerini kırparak" onu alıp karşısındaki muhatabına birşeyleri ıspatlama hastalığı içindeyiz. Şimdi sizinde bir önceki yorumum için kırparak aldığınız zann ile ilgili olan ayeti bu tespitlerim içinde söyler misiniz?
H okurunun profil resmi
Sessiz 22.03.2024
Sessiz 22.03.2024
herkes kendi kapısının önünü süpürse diyorum. Pislikten şikayet edende kalmaz. Böyle tebliğ dilimi olur. Siz hangi büyüğümüzde gördünüz bu üslubu. Rabbimiz! firavuna bile Hazreti Musa (Aleyhisselam) ile Hazreti Harun (Aleyhisselamı) gönderirken “Ona yumuşak konuşun” diye emrediyor. Söylediği söze dikkat etmeyen aldığı cevaptanda incimesin diye bir söz var. Siz hem sözünüzü tartmazsınız hem de cevabınızı aldığınız zaman karşı tarafa saldırırsınız.
Sessiz 22.03.2024 okurunun profil resmi
Saldırmak mı? Hangi ifadem de hakaret veya saldırı var? Ben tebliğ etmiyorum dikkat ederseniz. Sosyal medyada kişilerin asli karakterlerini yansıtmadıklarını ifade ettim. Büyüklerimiz dediğiniz kişiler kim? Pardon unuttum şeyhlerimiz oluyordu öyle değil mi? Maalesef insanlar çoğu şeyde olduğu gibi bunda da ifrata kaçıyor. Kişinin kendisini veya ustadını yermeye kalkamazsınız ona toz kondurmak ne mümkün çünkü onun bir beşer olduğunu, hataları, yanılmaları olabileceğini aklımıza dahi getiremiyoruz. Maalesef 17 yıldan fazla aşkın bir ehli tarikim ve gitmediğim cemaat ile sohbetleri kalmadı. Ama maalesef hepsinde bir benlik (biz) gördüm. Öyle bir taasub içindeyiz ki bizim büyüklerimizden öteye kusursuz kimse ve iyisi dahi yok o derece yani. Hele hele ki başka cemaatin sohbetine gitmek, eserlerini okumak mı Allah hak getire böyle birşey asla olamaz. Sonra aklımız, gönlümüz bulanır ayağımız kayar ve helâk oluruz öyle değil mi? Budizm, hindizmvari bir kast sistemi kurmuşuz ama ondan bile bihaberiz. Farklı cemaatten birine kız vermek mi Allah muhafaza! İlla kendi cemaatinden biri olmalı ve cemaatin usulü, yolu olmalı. Sanki diğer cemaatler müşrik de onlarla evlenme uygun olmuyor. Farklı mezheblerdeki insanlar dahi rahatlıkla yuva kurup anlaşabiliyorken bizdeki bu taassup niye? Şimdi bana Efendimizin (sav) böyle bir uygulaması vardı demeyin lütfen ben onu yemem. O uygulaması kavmiyet, cemiyet, cemaat vb şeyler için değildi. Aksine kişilerin fıtri hasletleriyle alakalı idi. Efendimiz (sav) tebliğ dönemi müşriklerle evli olan ve onu inkar edenlerle evli olan kızlarını dahi iman etmiş olan mü'min sahabilere nikahlamıştır. Efendimizin (sav) bizim gibi yaptığına dair hiçbir usulüne, yöntemine rastlayamazsınız. Yani sahabelerin evlenmelerinde her sahabeyi, Kureyş kabilesinin Hâşimoğullarından birileriyle evlendirmesine rastlayamazsınız. Her sahabe farklı kabile ve sülaleden idi ama hepsinin farklı kabile ve sülaleden evlendiği aşikardır. Bizler müslüman olan kişi olduğuna bakmıyoruz bizim cemaatten mi değil mi ona bakıyoruz. Aman aman illa kendi cemaatimizden olsun diyoruz ve bunun içinde istihareler yapıyoruz, bu istihareleri keyfi olarak o kişinin konumuna göre yaptığımız dahi oluyor (şahid olduklarım olduğu için söylüyorum). Öyle ki namaz kılan başka bir cemaatte ki kişi yerine kendi cemaatlerinden varlıklı birinin oğluna verdiler bir nedeni de illa İstanbul'da şeyhinin yanında olacakmış. Ya hu hangi bir sahabede evliliğinde illa efendimizin (sav) yanında olması şartı vardı? Kimileri Mekke, Medine, Yemen, Hicaz, Taif, Şam vb yerlerde idi. Sadece bu konular mı daha nice konularda taasublarımız var. Allah bizleri böyle ifratlardan muhafaza etsin. Çok şey konuşulur da dediğiniz gibi genel yorumlarda böyle şeyleri konuşup uslüb gereği rencide etmek doğru değildir. Ha birde şöyle bir şey var. Selef dediğimiz ki bizim mezheb imamları dahi seleftir (günümüzde selefide farklı anlıyor ve haricilere mal ediyoruz) onların eserlerini okumanız veya sözlerini söylemeniz halinde hemen sizi vehhabilikle ithaf ediyorlar. Yani o alimler sapık bizim takip ettiklerimiz ise kusursuz birer ehli sünnet alimi oluyor. Oysa 2 müctehidin bir konu hakkında ki hükmünde yanılma olasılığı vardır ki buna rağmen ona da bir ecir vardır. Hal böyle iken bizim müçtehid olmayan ustadlarımızın yanılmama durumunu hangi ölçüye göre değerlendiriyoruz. Bu arada beni cemaat düşmanı, tekfirci vb görmeyin çünkü değilim ancak düşünsenizde inanın ki umurumda olmaz. Çünkü sinelerdeki herşeyi Allah biliyor. Ben cemaatlere değil aksine yanlış anlayışlarına ve ifratlarını tasvib etmiyorum. Kimse birşeyi inkar etmiyor aksine olan bir şeyin asliyetinden çıkarılmasını tenkit ediyorum. Çünkü bu gibi şeyler müntesiblerinden tutun ustadına kadar vebalini almış oluyoruz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.