İştahla yemek yerken hatırlayıp sevileni, yemek boğazda düğümleniyorsa; derin uykularda görülen rüyadan sonra bir daha uyku girmiyorsa gözlere; işte odur aşk ..
Günün aktif kısmı, yarısı kadarıydı ve o da verimsiz kullanıldığı taktirde doğruca çöp kutusuna gidiyordu. Ve atılan bu çöp, geri dönüşümsüzdü. Zaman, hiçbir şekilde geri getirilemeyen tek şeydi. Yetmezmiş gibi zaman var olan her şeye durmaksızın elini sürüyor ve bu defa hiçbir şey eski haline getirilemez oluyordu...
Kronik hastalıklar yavaş başlar, sonra da uzar gider. Aşk akut bir hastalıktır. Ani başlar ve çok gürültü seyreder. Tansiyon yükselir, kalp hızlanır, nefes alış verişler sıklaşır, yanaklar pembeleşir, vücut ısınır...
Yaşlı adam ağlayarak bana pencereyi gösteriyordu.
Pencere kenarında küçük, gri bir kuş yatmaktaydı. Ölmüştü.
“Korkuyorum delikanlı dedi!” dedi.
“Yakında ben de böyle olacağım.”
“İnsanın kendi ölümünü düşünmesi ne korkunç” dedi. “Hele onun yakınlaştığını bile bile kendini onu düşünmekte alıkoyamaması... Bazı insanlar hazırlık yapmadan ölmenin mutluluğuna kavuşuyorlar.
Korkmana gerek kalmadan göçüp gidiveriyorsun bu dünyadan.
Galiba işin korkunç yanı ölmek değil, ölümden korkmak...
Yaşlı adam ağlayarak bana pencereyi gösteriyordu.
Pencere kenarında küçük, gri bir kuş yatmaktaydı. Ölmüştü.
“Korkuyorum delikanlı dedi!” dedi.
“Yakında ben de böyle olacağım.”
“İnsanın kendi ölümünü düşünmesi ne korkunç” dedi. “Hele onun yakınlaştığını bile bile kendini onu düşünmekte alıkoyamaması... Bazı insanlar hazırlık yapmadan ölmenin mutluluğuna kavuşuyorlar.
Korkmana gerek kalmadan göçüp gidiveriyorsun bu dünyadan.
Galiba işin korkunç yanı ölmek değil, ölümden korkmak...
“Keşke öyle olsaydı , keşke böyle olmasaydı türünden şikâyetler... Hepsi geçmişe yönelik. Hiç geleceğe ait bir hayalin yok mu senin?”
O zaman dehşetle , geleceğe ait hiçbir hayalimin olmadığının farkına vardım. Ziyan olmuş bir yaşamın arkasından ağıt yakıyordum ve ileriye dönük hiçbir şey söylemiyordum...
Kedi olacaktım. Artık hayatım da bir köpek olarak bağlanmalara , başkalarını kendime bağlama çabalarına , başımı okşatmaya , sevgi ve sıcaklık ihtiyacı içinde insanların bacaklarına sürünmeye , kuyruğumu sallayarak sevimli gözükmeye gayretine hiç yer yoktu .
Bütün bunlar bir köpek gibi bağlanmam , sevgi ve merhamet dilenmem yüzünden başıma gelmişti . İnsan denilen yaratıklara ilişkin düşüncelerimin yanlışlığı yüzünden . Dünyayı aydınlık ve sıcak , merhametli bir yer gibi düşünmem yüzünden . Bütün köpekler saftır zaten.
Oysa şimdi bir kediyim ben: Uzak , denetimli , soğukkanlı ve güçlü bir kedi. Eski Mısır’da , Beni Hassan’da yapılmış üç yüz bin kedi mumyasından biriyim : Onlar kadar soğuk ,onlar kadar güçlü ve mağrur...
“Asra andolsun ki insan hüsrandadır...”
Böyle başlardı Asr suresi
Ancak ‘iman edenler’in... İmanını ‘salih ameller’le işaret edip , ‘sabredenler’in ve ‘birbirlerine de hakkı ve sabrı tavsiye edenler’in hüsrandan kurtulacağını söylerdi bu ayetler...