O halde beni en köklü biçimde tartışma konusu eden kimdir? Sonlu olan benle veya ölümlü ya da ölüm için varlık olmanın bilincindeki benle ilişkim değil, ölerek uzaklaşan öteki önündeki mevcudiyetimdir. Ölerek kesin olarak uzaklaşan ötekinin yanında mevcut durmam, ötekinin ölümünü beni ilgilendiren tek ölümmüş gibi üstlenmem; işte beni kendi dışıma bırakan ve imkansız olmasına rağmen beni bir cemaatin açıklığına açabilecek tek ayrılık. Georges Bataille: "Bir canlı benzerinin öldüğünü görürse varlığını artık ancak kendi dışında sürdürebilir." "Ölen öteki"ne elini uzatan "ben"im onunla sürdürdüğüm sessiz söyleşiyi sadece ölmesine yardım etmek için sürdürmem, öleni kökten bir şekilde mülksüzleştirdiği oranda paylaşılmaz olan mülkü ve en kendine özgü imkanı gibi gözüken olayın yalnızlığını paylaşmak için sürdürürüm. "Evet, doğru (hangi hakikatin doğrusu?), ölüyorsun. Ne var ki, ölürken, uzaklaşmakla kalmıyorsun, hala mevcutsun, çünkü bana bu ölmeyi her zahmeti aşan uzlaşma olarak sunuyorsun ve bu uzlaşmada ben, seninle birlikte sözü de kaybederek, sensiz seninle birlikte ölerek, beni senin yerine ölmeye bırakmanla, bu bağışı senin ve benim ötemde kabul ederek yürek parçalayan şeyin içinde yavaş yavaş titriyorum." Bunun cevabı şudur: "Ben ölürken seni yaşatan yanılsamada." Buna da şu cevap verilir: "Sen ölürken seni öldüren yanılsamada."
Monptit, hayat budur işte. Hep giden birileri olur. Ne yürek unutur ne özlemler ölür. Bunlar sevgimizde yaşamaya devam eder. Ama birileri, zamanı geldiğinde gitmek zorundadır.
Reklam
Dil ve Üslup Dil, Atsız'ın dilidir. Açık, duru, anlaşılır ve akıcı. Su gibi akar cümleler. Hiçbir cümle, hiçbir paragraf, anlaşılmazlığından ötürü sizi durdurmaz. Eğer duruyorsanız ve bir cümleyi, bir paragrafı yeniden okuyorsanız bu anlamadığınızdan değildir. Tam tersine çok iyi anladığınızdandır. Cümleler sizi can evinizden vurmuştur. Bir
Hayat budur işte. Hep giden birileri olur. Ne yürek unutur ne özlemler ölür.
"Yaşıyordu işte, sonra da öldü."
Sayfa 57 - E Yayınları
Bilirsiniz;
Mesut aileler ilk fırsatta tabiat parklarına akın eder, Kaz Dağları'nda evlenenler var, Uludağ'a, Erciyes'e kayağa gidenler, Ilgaz Dağları'na geziye gidenler, kamp kuranlar var. Bir de yanında yoldaşı olmayanlar, gidecek yeri, engebeli arazide elinden tutacak kimsesi olmayanlar var, benim gibi. Onlar işte kendi yürek yaralarında gezerler. Herkesten uzak bir dağ başında yaşamak kimilerinin emeklilik hayaliyken; bir ömür boyunca kalbinin ortasında koca bir dağ taşımak nasıldır sadece onlar bilirler.
Reklam
Hayat budur işte. Hep giden birileri olur. Ne yürek unutur ne özlemler ölür. Bunlar sevgimizde yaşamaya devam eder. Ama birileri, zamanı geldiğinde gitmek zorundadır.
Adamda yürek var, akıl var, insanlık var. Onda bu insanlık var da, işte bu sebepten ağaların da hükumetin de ondan ödü kopuyor.
"Hayat budur işte. Hep giden birileri olur. Ne yürek unutur ne özlemler ölür. Bunlar sevgimizde yaşamaya devam eder. Ama birileri, zamanı geldiğinde gitmek zorundadır."
Sayfa 255 - Can Yayınları
"Yüreğin ölümü en son olur Ufuk. Bir ağacın yapraklannı dökmesi gibi umutlarını bir bir kaybeder. Sonunda yaşamak için hiç umudu kalmaz, işte o anda yürek de ölür. Ama sen benim hayatıma yüreğimin ölmesine son bir umut kalmışken geldin. O anda o son yaprak kopmamak için ağacına sıkı sıkı tutundu. Belki başka yapraklar da açacak. Yine de tüm olanları düşündüğümde bizim hiç şansımız olmadığını biliyorum."
Sayfa 204Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.