Gerçekte hiç doğmadığın, böylece hiç ölmeyeceğin başka bir zamana, çağrışımsız bir alana sıçramayı diliyordun belki. Asırlık bir uzaklık vardı aramızda. Yeryüzünün aynı köşesinde farklı zamanlarda duruyorduk ikimiz. Yüzünde Bir Yer Sema Kaygusuz
Peşine düşülen kadın, bir melek görünür erkeğin gözüne; Elde edilmeye görsün, her şey biter. Asıl zevk bir şeyin peşine düşmekte. Bunu bilmeyen kadın, hiçbir şey bilmiyor demektir: Erkek, elde edemediğini, olduğundan güzel görür. Aşkın en tatlı demi, arzunun tutuştuğu demdir. Yer yüzünde hiçbir kadın bunun aksini söyleyemez. Böylece, aşktan aldığım öğüt şudur benim; Ele geçtin mi kölesin, geçmedikçe sultan. İçimdeki aşk ne kadar taşkın da olsa, Gözümde damlasını görene aşk olsun!
Reklam
Günlerden bir gün hala genç olmasına rağmen, herkesin şeyh Ahmed diye çağırdığı bir adam onlarin yanına yaklaşınce akşam namazı kıldığı mescitten geliyordu. Ne zaman onların yanından geçerse mutlaka selam verirdi. Ama bu sefer onlara doğru gitti ve yanlarına oturdu. Oyunlarını bölen hareketi garip karşıladıkları her hallerinden belli oluyordu.
Sayfa 100 - Ekin yayınları.1.baskı.Nisan 2024 İstanbulKitabı okuyor
Onun (Platon) gerçekten hayati önem taşıdığını düşündüğü şey, hiçbir zaman filozof olamayacak insanların, insan meselelerine kayıtsız olmayan bir tanrıya ve yer yüzünde yapılan iyilik ve kötülüklerden etkilenen bir ahiretin varlığına inanmaya ikna edilmeleridir.
Yer yüzünde bugüne kadar keşfettiğimiz tüm canlılar, doğal yaşam ortamlarına tam olarak uyum sağlamış, hayat­ta kalmak için doğuştan getirdikleri özellikler dışında ilave bir teknoloji yahut donanıma ihtiyaç duymayan varlıklardır. Temel düzeyde birçok canlı alet kullanır ve etraflarındaki dünyayı çe­şitli biçimlerde değiştirirler. Mesela maymunların karınca yaka­lamak için kullandığı ağaç dalları veya kuşların ağaç dallarına yaptıkları yuvalar, belirli düzeylerde tabiatın değiştirilmesi ola­rak düşünülebilir. Fakat bu örneklerden hiçbirisi, insanın tabiata kökten uyumsuz zayıflığına rağmen hayatta kalması için elzem olan değiştirme ihtiyacı ile boy ölçüşemez. Her canlı, kendi özel yaşam alanı anlamına gelen özel bir "habitat"ta yaşar. Çünkü tüm bedensel ve zihinsel donanımları o habitatın gereksinimleri ile en uyumlu olacak şekilde ayarlanmıştır. İnsan ise var olan neredey­se tüm doğal koşullarla uyumsuz bir bedene sahip olduğundan, hayatta kalmak için muhakkak çevresinde ve kendinde dikkate değer değişiklikler yapmak zorundadır.
Şems, “Ya Rabbi! Yarattıklarının arasında benim dostluguma dayanacak biri yok mu?” derken Mevlâna'nın kalbinde Şems'ten boşalan yere bir kez Çelebi Hüsameddin'in bir kez de Kuyumcu Selâhaddin'in dolması içini acıtıyor. Acıtmasın! Yer Şems'in bile değil ki! Bilmez misin, bu dünya âlemin yüzünde Vedüd isminin tecellisine talip olana binbir belâ, binbir kaza gerekli. Efendim tecellim bu'ysa, kınanmak var horlanmak var bu kitapta. Lütuf da kahır da, Cemal de Celâl de var. Bu bir rıza lokması, boğaza dizilmesi var. Abdesti kişinin öz kanıyla alınan hepi topu iki rekatlık aşk namazında, sevgiliden değil aşk'tan haber var. Aşka talip olanın feryad ettiği o ince hesap var. Sen istiyorsun ki yara bere almadan heveskâr olasın, âşıklık taslayasın. Yüksek bir tepeden şehri seyrederken şiirler yazasın, acını kalbine gömüp gözyaşlarını sızdırasın. Alacaklılığında haklı, tadı uykulara dalasın. Yok öyle şey! Aşk bu, vurduğu yerden kan sesi geliyor.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.