DÖNEM DÖNEM DÜNYA
''' KEŞİF DÖNEMİ Dünyada iki tip insan vardı. Zenginler ve güçlüler. Yoksul ve zayıflar da vardı ama onlar pek insandan sayılmıyorlardı. Zengin ve güçlüler kendilerine Zö adını verdiler ve tek insan kendileri olduğun- dan ve dünya doğal olarak kendileri için var olduğundan etraflarına baktılar. O sıra Yo adını verdikleri yoksul
Okumakta Fayda VarKitabı okudu
Okumadığım her kitap yenidir benim için, yazılışı üzerinden 3000 yıl da geçmiş olsa... Okumak istediğim kitapları ölmeden okuyabileceğimi sanmıyorum ya, durmadan yeni kitaplar alıyorum, dayanamıyorum onlara; okuyorum ama, isteğimce okumak için günümün altı saatini, gözüm kapalı, bu işe verebilmem gerek. Olmuyor. Art arda okumak istediğim kitapların arasına yıllar girdiği de oluyor. Yılların girmesi iyi, insan o yazarı birkaç yıl önce tanıdığından başka türlü görebiliyor zaman geçince. Eskiden okuduğu kitaplarına bir daha dönebiliyor.
Reklam
Ya zaman ile yaşayıp onunla ölmek ya da daha büyük bir yaşam için ondan çekilmek gerek.
Diyelim ki, insanların üç ideali vardır. Birincisi, doğruluk ideali. Bilim, bununla meşgul olur; hakikatı arar. İkincisi, iyilik ideali. Ahlâk bununla meşgul olur. Üçüncüsü, güzellik ideali. Sanat bununla meşgul olur. İşte bütün bu ideallerimizi gerçekleştirdiğimiz zaman, bir toplum olarak, ortaya, gerek gözle görülür, gerek gözle görülmez eserler koyduğumuz zaman, ona bakan biri, ilim gözüyle bakan biri, gerçek bir gözle bakan biri, bizim medeniyet dediğimizi görür, işte bu toplum medenî bir toplumdur veya değildir der. Demek ki, gerek bir insanın, gerek insanlardan meydana gelen toplumun tüm yönelişleri, her tarafa doğru yönelişi, yani ruhunun, aklının, duygularının ve hareketlerinin, iradesinin yöneldiği bütün yönler, medeniyetin kapsamına giriyor. İşte, bunun için, biz, onun üzerinde durmak zorundayız. Yani, bir toplum, bir medeniyet meydana getirebilmişse, artık o, kendisini bir nevi ebedileştirmiş demektir. Tarih boyunca, zaten ne kazanıyorsa bir toplum, eğer onu, bir medeniyet eseri olarak ortaya koymamışsa, medeniyet açısından zikre değer bir eser ortaya koyamazsa tarihe giremez. Tarih, onu görmez, ve unutulur gider.
Allah muhafaza etsin.
(…) küfür kelimesini söyleyen kişi, eğer kerhen veya hatâen değil de kendi ihtiyarıyla söyledi ise mürted olur, yani dinden çıkmış, dönmüş olur, o zaman hanımı talâk-ı bâîn ile boş olur. Mahkemeye veya boşamaya lüzum kalmaz, otomatik olarak boş olur. Bununla beraber tecdîd-i îmân ve tecdîd-i nikâh lazım gelir. Fakat tecdîd-i îmânda yalnız kelime-i
Sayfa 115
Karşımıza çıkan mutluluk anlarını hemen yakalamak gerek! Uzun uzun hazırlanıp beklemek her şeyi bozuyor çok zaman.
Reklam
"Anlaşılmak mı istiyorsun? Bize de tek bu gerek zaten! Kendini anla, o zaman yeterince anlaşılmış olursun. O iş seni yeterince oyalar."
Çünkü hoşnutsuzluk -ki aslında edilgin bir durumdur- dövüşken olabilmek, kendini eyleme dönüştürebilmek için her zaman bir insan figürüne gerek duyar ve bu figür, bir fikrin sancağını taşıyan biri de olabilir; biriktirilmiş nefretin yöneltilebileceği bir nişan tahtası da: İncil'deki günah keçisi. "Halk" denen o esrarengiz varlığa verilmiş tek olanak, yalnızca insandan yola çıkarak, antropomorf düşünmektir; onun anlama ve kavrama yetisinde bütünüyle berraklaşan şey hiçbir zaman kavramlar olmaz, yalnızca kişiler olur; bu nedenle her zaman, ortada bir suç olduğunu hissettiği zaman, suçluyu görmek ister.
“insan en nihayetinde bir ada değil midir? bir ada tek başına, bir ada kadar kimsesiz. öte yandan tek başına ve kimsesiz olmanın aslında tamamıyla kötü olmadığı fikri kuşatıyor beni. zira tek başına olmak beraberinde özgürlüğü getirdiği gibi, kimsesiz olmak derinlere inmemize olanak sağlar. karakterlerin bir ada gibi işlendiği ve bir ada misali yaşamış farklı bireylerin birbirini bulduğu romanlardan keyif alıyorum. ‘a, sen burada mıydın?’, ‘evet, ben hep buradaydım’ diyen romanlardan bahsediyorum. ‘doğrusu bunca zaman tek başımaydım ama artık o kadar ıssız kalmama gerek kalmadı, senin sayende’ diyebilmek kalbimizde bir umudun doğmasını mümkün kılar. bu kitap bana tam da bu umudu tattırdı.”
Sayfa 15
Manzara değişecek; bindiğiniz otobüsler, uçaklar değişecek; gittiğiniz yerler ve tanıştığınız insanlar değişecek. Konuştuğunuz konular değişecek, gözlemleriniz değişecek ama yoldaşlık baki kalacak. Kişinin ilişkisinde yolculuk ve yoldaşlık önemli olursa hayatı hiçbir zaman tekdüze olmaz. Bu yüzden ilişkilere “ne alırım ne veririm”den ziyade birbirinize iyi bir ekip arkadaşı, iyi bir yoldaş olabilir misiniz gözüyle bakmak gerek.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.