Osmanlı döneminde ilk heykel, 1914’te başlanıp 1918’de bitirilen Osman Gazi’nin büstüdür. Bu heykel, Hafik-Zara (Sivas) yolu üzerinde, 10 metrelik bir sütun üzerine dikilmişti.
Okurken hikayenin içinde gibi hissettim kendimi. Kâh Zara oldum kâh Selim oldum. Çok güzeldi sıkılmadan okudum. Emeğinize, kaleminize sağlık Sayın Pala
Akat'da Abum-Rabum, Abrabam, Abraham, Abi-Ram veya Abram, Avram... Hepsi Yüce Baba demek, yani İbrahim, tıpkı eşi Sare'nin Tevrat'ta Saray şeklinde anılıp sonra Sarai, Sarah, Sara, Zara şeklinde evrilmesi gibi..
Sizi annelerinizin karnında üç karanlık içinde türlü yaratılış safhalarından geçirerek yaratmaktadır.
İşte bu yaratıcı, rabbiniz Allah’tır.
Hükümranlık O’nundur; O'ndan başka tanrı yoktur.
Buna rağmen nasıl olup da hakikatten uzaklaşabiliyorsunuz?"
Zümer/6
(Müfessirler, “üç karanlık” tabirini, annenin karın duvarı, rahim duvarı ve cenini kuşatan zar (amnion zarı) içindeki karanlık tabakalar olarak açıklarlar.
Bu karanlık tabakaları, rahim içinde birbirini kuşatan üç zarın teşkil ettiği tabakalar olarak anlamak da mümkündür.
Bunların ilki, cenini koruyan, içi sıvı dolu amnion zarı, ikincisi amnionu dıştan kuşatan ve daha çok ceninin besin ve oksijen almasını sağlayan korion zarıdır.
Rahim içini astar gibi kaplayan ve hamileliğin sonuna doğru gittikçe kalınlaşan üçüncü zar, üzerindeki kan damarlarıyla çocuk için besin deposudur.
Hamilelikten sonra düştüğü için buna “düşen zar” (zara decidua) denilmektedir.
Âyette bu tabakaların karanlık oluşuna bilhassa dikkat çekilmekle, bu karanlık ortamlarda olup bitenlerin dahi Allah’ın bilgisi ve kudreti sayesinde gerçekleştiğine; dışarıdan farkına bile varılmayan bu ortamda yaratılış harikalarının gerçekleştirildiğine işaret edilmiştir.)
Bu yürek
Seni seveceğini biliyordu herhalde
Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir
Bire bin veren buğday
Elmadaki mayhoşluk
Hukuki beşer
Çınçınlı hamam
Çizmedeki kedi
SOYTARI
Kulağını aç, amca:
Varını yoğunu herkese dağıtma,
Bildiğinin hepsini dökme ortaya,
Sahip olduğunun tümünü kaptırma,
Bir ata sahipsen yaya yürüyüp yorulma,
Sana her söylenene inanma,
Kazandığın parayı tek zara yatırma,
İçkiyle kadına kulak asma,
Kendi evinde kal, avare olma dışarıda,
Böylece bire yirmi alırsın,
Sonunda sen kazanırsın.
Ne güzel diyordu Zara, "Doksan dokuz yarem var sen açtırdın yüz yara, " diye. Yanımda oturan adamın bende açtığı yaralarla kan kaybediyordum. Ben zar zor ayaktaydım, zar zor nefes alıyordum. Ölmüştüm ben, daha ötesi var mıydı ? Nefesim kesilmiş, bu hayattan kopup gitmiştim.