Hangi gerekçelerle olursa olsun, genel aklın sömürgeleştirildiği, sömürgeleştirilebildiği toplumlarda, kitleler, akıllarıyla değil, bedenleriy- le düşünmeye başlıyor. Bu tür toplumlarda, kitleler gerçeklerle değil, bilinçle değil, propaganda yoluyla ayakta tutuluyor. Müslümanlar olarak, bugün karşı karşıya bulunduğumuz ağır sorunlar karşısında,
Toplumlarımızda, Türkiye'de de muhafazakâr ideoloji, bugün, zenginlik ideolojisine dönüştü. Bu nedenledir ki, İslami önceliklerin yerini gündelik öncelikler, gündelik tercihler, gündelik temsiller alıyor. Bilinç mücadelesine yabancılaşan, yabancılaştırılan bir toplum, gündelik özgürlüklere, gündelik önceliklerin özgürlüğüne ikna edildiği için, varoluşsal özgürlüğü hiçbir biçimde gündemine alamıyor. Varoluşsal özgürlüklerinden feragat eden, vazgeçen toplumların/halkların/bireylerin arzularını, ihtiyaç ve beklentilerini kapitalist sistem belirliyor. Bireyler sisteme itaat ederek özgürleşiyor. Bu durum, her toplumda, araçsal hesaplara, haksız çıkarlara dayalı ilişkiler oluşturuyor.