Spinoza’nın kötülük problemine getirdiği çözüm şudur:Hiç bir şey kendi kendisinde kötü değildir. Bir şeye içsel olan bir kötü söz konusu değildir. Olsa olsa kendimize yönelen dışsal bir etkinin bizim bedenimiz- zihnimizdeki idea da buna dahil- üzerinde ‘olumsuz etkisi’ söz konusudur. Örneğin zehirli akrep zehir içermesinden dolayı kötü değildir, onun zehri, kendi conatusunu sürdürme çabasına ve onun var oluşuna denk gelir. Akrebin zehri insana zarar verdiğinde bu insan için kötü bir durumdur. Çünkü zehir, insanın bedeni üzerinde olumsuz etkide bulunur. Zehire alışmış insan için zehir kötü olamaz; bu da gösterir ki zehirin kendisi kendi içerisinde kötü olarak addedilemez. İnsan eylemlerine gelirsek, bizim üzerimizde yıkıcı etki doğuran olumsuzluklar bizde olumsuz fikre tekabül ederek biz de şeyin kendisine dair kötü bir imge oluşur. Kötülük, bir durum halinin şey üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisidir. Bunun dışında kötü veya iyi diye bir şey söz konusu olamaz. Tanrı Adem’e elmadan yememesini söyler, çünkü elma Adem’in beden yapısı üzerinde bozucu bir etkiye sahiptir. Adem bunu bir emir olarak alsa dahi. Peynir bazı bedenler üzerinde olumlu etkide bulunurken bazıları ondan haz etmez ve ona dair imgesinde kötü bir izlenim söz konusudur. Demek ki şeyler kendi içerisinde ne iyidir ne kötüdür. İnsan da ne iyidir ne kötüdür, çıkarların bizatihi onun üzerindeki etkilerin değerlendirilmesi ve bu etkilerin olumlu ve olumsuz durumları söz konusudur.