Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Pes eden küçük kız yeniden sahneye çıkıyor. Büyük Hannah tokmağı ona uzatıyor: "On iki kez vurmak sana düşer, değil mi?" Çocuk karnına ağrılar girdiğini hissediyor. Büyük Hannah ona cesaret veriyor: "Bu dünyaya gelme nedenin, yalnızca bedenin yaşamı değil. Aynı zamanda..." "Zihnin yaşamı!" diye tamamlıyor, büyük Hannah'nın yazmakta olduğu kitabı anımsayan küçük kız. "Düşünmek, istemek, yargılamak ... Ve sahneye çıkmak için geldik bu dünyaya!"
Sayfa 17 - Üçüncü Basım: Ağustos 2018 - Metis Yayınları
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine
Seneca
Seneca
“Mutlu yaşamak ile doğaya uygun yaşamak aynı şeydir. (…) O hâlde kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka hiçbir yolla evde edilemeyen yaşam mutludur:Öncelikle zihnimiz sağlıklı olmalı ve kendi sağlığını kalıcı bir şekilde elde etmiş olmalı, sonra cesur ve dinç olmalı,
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı ÜzerineSeneca · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20217,4bin okunma
Reklam
Bedensel ve ruhsal olanın ötesinde, insan hayatı zihinsel olarak da dokunmaya ve dokunulmaya ihtiyaç duyar. Düşüncelerin, düş imgelerinin, sezilerin, fikir ve fantezilerin dokunuşları bedene ve ruha etkide bulunur, keza bedenselliği tanımayan dijital uzamlardaki dokunuşlar da. Tıpkı ruhsal olan gibi zihinsel olan da, sonluluğa tâbi olmayan enerjilerin yoğunlaşması olarak anlaşılabilir, böylece zihnin ölümün ilişmediği bir yaşamı olabilir. Aksi takdirde, çoktan ölüp gitmiş olan Sokrates, Platon, Aristoteles, Epikür, Seneca ve sayısız başkalarının düşüncelerinin sonsuz uzunluktaki zamanlardan sonra hâlâ insanlara dokunabilmesini nasıl açıklardık? İşte, mekâna ve zamana uzanışının öngörülmez akışı içinde idrak ederiz zihnin menzilini.
"Endişeler bir tane değil ki Ma. İnsan baştan aşağı endişe yumağı, öyle çok konu var ki..." "Hayır, yanılıyorsun. Hepi topu sadece iki endise var." "İki mi?" diye hayretle soruyorum. "Tabii ki. Bak, insanın her endişesi şu iki seçenekten biri: Ya istediğim olmazsa? Ya istemediğim olursa? Her endişene bak, bu
Sayfa 341Kitabı okudu
Parçalanmış Bir Zihnin Haritası; Fernando Pessoa Rehberi
Fernando Pessoa
Fernando Pessoa
, 20. yüzyılın en etkileyici şairlerinden biri olarak kabul edilir ve eserleriyle modernizmin önde gelen figürlerinden biri olarak tanınır. Ancak, Pessoa'nın en dikkat çeken özelliği, farklı takma adlar altında yarattığı çoklu kimlikleridir. Fernando Pessoa'nın Önemli Eserleri ve Kullanılan Kimlikleri Rehberi; Kimlik: Alberto
Hele de geceleri...
Zihni kelimelerle öylesine dolup taşıyordu ki gözlerini kapatmaya gücü yetmiyordu.
Reklam
204 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Deliliğin Delili Yoktur
Herkesin içinde bir Raci vardır. Varoluşu, yaşamı, hayatı ve evreni sorgulayan. İçilen bir kahvenin seni zihnin derinliklerine götürebileceği ne büyük bir nimetti. Tabi sen evreni ve varoluşu sorguladıkça meczup yerine konuluyorsun, orası da ayrı bir cabası. Raci'ye hak veriyorum, bu dünya zeki yani sorgulayan insanların tımarhanesidir. Varoluşun uğruna içilen kahve vücuda esrar gibi tesir ediyor seni hayalin derinliklerine götürüyordu. Bağımlılık yapıyordu... Yine de siz sadece kahve için ama düşünmekten kaçınmayın.
A’mâk-ı Hayal
A’mâk-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202116,7bin okunma
Aristoteles ilk hareket ettiriciyi, yani tanrıyı sadece kendi kendini düşünen bir zihin olarak değil, aynı zamanda ebedi bir canlı olarak tanımlıyor: O elbette yaşama da sahip, çünkü zihnin edimselliği yaşam, bu edimsellik ise tanrı demek. Tanrının kendiliğinden en iyi ve ebedi olan yaşamı edimsellik demek. Öyleyse tanrının en iyi ve ebedi canlı olduğunu söylüyoruz, öyle ki yaşam ve sürekli ebedi zaman tanrıya ait, tanrı zaten bu.
Tecrübe ve Beyin
Eğer tecrübenizde olup bitenler beyninizde olup bitenlerin içinde olmadığı bir şekilde zihninizin içindeyse, bu durumda tecrübelerinizin ve başka zihinsel hallerinizin beyninizdeki fiziksel haller olamayacağı açıkça ortadadır. Sinir sistemiyle çalışan bedeninizden daha fazla bir şeye sahip olmalısınızdır.
Sayfa 35
Yaşamın kutsal olduğu inancına varmamız rastlantı değildir. Uygarlığımız, yaratıcı biçimde kullanılan insan enerjilerinin bir toplamıdır. Edebiyat, müzik, mimarlık, tıp ve felsefenin tümünü, enerjilerini yaratıcı biçimde yönlendiren bireylere borçluyuz. Bu tür yaratıcı faaliyetler yaşamı korunmaya değer kılar. Ancak yarattığımız güzelliğe dayanarak, insanlık harikalarından, insanın zenginliğinden ve insan dehasından söz edebiliriz. Kendimize düzdüğümüz methiye, yarattığımız bu “güzelliğe” dayanır. Güzellik görece bile olsa, yaratma eylemi, zihnin ve duyuların geniş boyutlara ulaşması, insanın erişebileceği en yüksek düzeydir. Tarih boyunca yaratıcılığımızın böyle nice örnekleri olduğu içindir ki, yaşamı korumaya değer buluyoruz.
Reklam
Hata, hakikat için ödediğimiz bedeldir.
Dü­şüncelerin, düş imgelerinin, sezilerin, fikir ve fantezilerin dokunuşları bedene ve ruha etkide bulunur, keza bedensel­liği tanımayan dijital uzamlardaki dokunuşlar da. Tıpkı ruh­sal olan gibi zihinsel olan da, sonluluğa tabi olmayan ener­jilerin yoğunlaşması olarak anlaşılabilir, böylece zihnin ölü­mün ilişmediği bir yaşamı olabilir. Aksi takdirde, çoktan ölüp gitmiş olan Sokrates, Platon, Aristoteles, Epikür, Sene­ca ve sayısız başkalarının düşüncelerinin sonsuz uzunlukta­ki zamanlardan sonra hala insanlara dokunabilmesini nasıl açıklardık?
Anlama -anlayış- meditasyonun bir yan ürünüdür. Yanlış anlayış ise zihnin gölgesidir. İnsan yaşamı için iki yol vardır. Birincisi bir zihin gibi yaşamak, ikincisi meditasyon gibi yaşamak.
. Yurttaşlar olarak yanlışları önlemeliyiz çünkü hepimizin içinde yaşadığı, yanlış yapanın, mağdur olanın ve seyircinin olduğu dünya tehlikede. . . .
Yıkıcı eylemler ancak eser yaratmayı sürdürerek aşılabilir
Yaşamın kutsal olduğu inancına varmamız rastlantı değildir. Uygarlığımız, yaratıcı biçimde kullanılan insan enerjilerinin bir toplamıdır. Edebiyat, müzik, mimarlık, tıp ve felsefenin tümünü, enerjilerini yaratıcı biçimde yönlendiren bireylere borçluyuz. Bu tür yaratıcı faaliyetler yaşamı korunmaya değer kılar. Ancak yarattığımız güzelliğe dayanarak, insanlık harikalarından, insanın zenginliğinden ve insan dehasından söz edebiliriz. Kendimize düzdüğümüz methiye, yarattığımız bu “güzelliğe” dayanır. Güzellik görece bile olsa, yaratma eylemi, zihnin ve duyuların geniş boyutlara ulaşması, insanın erişebileceği en yüksek düzeydir. Tarih boyunca yaratıcılığımızın böyle nice örnekleri olduğu içindir ki, yaşamı korumaya değer buluyoruz. İdam cezası, savaş ya da başka türlerin soykırımı gibi yıkıcı eylemler muhalefet aracılığıyla ortadan kaldırılamaz. Bunlar ancak, daha da çok eser yaratmayı sürdürerek, bugüne kadar yaratılmış şeyleri tatma ve değerlendirme fırsatını daha çok insana vererek, ve nihayet, yaratma eylemine katılma cesaretini herkese aşılayarak yok edilebilir. Yaratıcılık, yaşamın doğrulanmasıdır. Çoğunluk tarafından paylaşılan böyle bir doğrulama, insanın insanı öldürmesi gibi düşüncelerin bir yana bırakılması için yeterlidir. O zaman olumsuzluğumuz zaman zaman ortaya çıkmayı sürdürse bile, bu toplu eylemle olmayacak, biyolojideki bir mutasyon gibi kaza sonucu olacaktır.
1.174 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.