Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...Bu yorgun yüreklinin durumu mutluluk bağının çimenlerinde virdi dallarının üzerinde terennüm eden, afiyet yoluyla üns ve hürriyet atmosferinde teşbih ve tehlil ile kanat çırpan, ibadet ünsiyeti ırmağında zikir incileri delip işleyen, her an ünsiyet atmosferinde kutsal kuşlarla zaman atmosferinde marifet yolunda yürüyen kuşa benzer...Böylesi binlerce farklı şekilde hoş sakıyan bir bülbül ansızın sınama avcısının ağına düştü, vuslat yeminine erişme umuduyla gül bahçesi yüzlü sevgilinin dikenliğinde, yalnızca onun dertleriyle dertlenme meclisinde kaldı."
"Ben sözlüm Gamze, arkadaşım Aysun, amcakızım Hülya ve annemi Uğur Hoca ile tanıştırarak ibadet yapmalarını sağladım. Aysun ve Gamze'nin Uğur Hoca ile oral seks ve cinsel ilişkiye girmeleri bizim tarikatımızda ibadettir. Bu ilişkiler zikir, tesbihat ve maneviyata göre isteğe bağlı olarak yapılır. "
Reklam
Dininin hidayetiyle şuurlanan müslüman kadın belirli vakitlerde hiç gecikmeden daimi bir şekilde ruhunu ibadet, zikir ve Kur’an tilavetiyle cilalamayı ihmal etmez. Bedenine ve aklına özen gösterdiği gibi ruhuna da itina ile davranır. İnsanın beden, akıl ve ruhtan meydana geldiğini, bu üç hususun da kişi üzerinde hakkı bulunduğunu idrak eder.
Sayfa 141Kitabı okudu
6.cilt
1387. Yine Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır." Tirmizî, Zühd 14. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 3. ... Allah'ı zikir, yani daima O'nu anmak, kalbinde ve gönlünde bulundurmak, O'nun murakabesi altında olduğunu bilmek, kişiyi Cenâb-ı Hakk'a yaklaştıracak ibadet ve tâatleri yapmak  iyi bir kul olmanın gereğidir. Bu niteliklere sahip bir mü'min aynı zamanda zâhid yani dünyaya ve dünyalığa esir olmamış iyi bir insandır. İşte bu özellikler değerli ve kıymetlidir. Değerli ve kıymetli bir başka nitelik de ilim ve bilgi sahibi bir öğretici veya ilim öğrenmeye arzulu ve istekli bir öğrenici olmaktır. İlmin ve bilginin üstünlüğü tartışılamaz. Dolayısıyla âlimler üstün vasıflı insanlardır. Çünkü onlar Allah'ı en iyi bilen, O'na gereken saygıyı gösteren, bilmeyenleri öğreten ve eğiten seçkin insanlardır. Bu özellikler en büyük hayır ve en üstün fazilettir. İlim yolundaki öğrenciler de aynı durumdadır; onlar da ileride âlim olacak ve insanlara fayda sağlayacak, İslâm'ın öğretim ve eğitimini devam ettirecek kimselerdir.
“Ben uyurken rahat yatağımda, gecenin karanlığında güvecinler ötüyor soğuk bir dalda. Dürüst değilim sözlerimde. Zira ibadet ve sevaba düşkün olsam, Kabe’ye ant olsun ki güvercinler zikir ve tesbih ederken ben uykuda gaflet içinde bulunmazdım! Hiçbir mükellefiyeti olmayan hayvanlar bile ağlarken ben göz yaşı bile dökmüyorum.
Allahu Teala’ya karşı ihlasla ibadet etmeden ve O’nu çokça zikir ve tesbih etmeden tüm ağır yüküyle bu büyük daveti taşıyabileceklerini zanneden kişiler hata etmektedirler. Onlar birkaç adım ileri gitseler bile azıksız dosdoğru yolu takip etmeyi sürdüremeyeceklerdir. Çünkü kuşkusuz azığın en hayırlısı takvadır.
Reklam
İbrahim-i Millet Nedir?...
İbrahim Milleti şudur: İbadeti, kapsamış olduğu tüm anlamları ile birlikte yalnızca Allah (Subhanehu ve Tealâ)’ya yapmak(3) ve şirkten ve şirk ehlinden -beraat- uzak olmak. **************************************************** (3) Kul, Allahu Teala’ya gerektiği gibi ibadet etmedikçe hiçbir şekilde şirk ve müşriklere karşı koyamaz ve onlardan uzak
Sayfa 12 - Beyaz Minare Kitap
Üzerinde durup düşünülmesi gereken cümleler
"Ben uyurken rahat yatağımda, gecenin karanlığında güvercinler ötüyor soğuk bir dalda. Dürüst değilim sözlerimde. Zira ibadet ve sevaba düşkün olsam, Kâbe'ye ant olsun ki güvercinler zikir ve tesbih ederken ben uykuda gaflet içinde bulunmazdım! Hiçbir mükellefiyeti olmayan hayvanlar bile ağlarken ben gözyaşı bile dökmüyorum. Sonra da Rabbime aşırı sevgi ve bağlılık duygusuyla aklımın başımdan gittiğini mi iddia ediyorum?"
Sayfa 29 - Abdürrezzâk es-San'ânî, el-Musannef, 19539; Beyhai, Şuabü'l-İman, 5306. Bk. Hatîb Tebrîzî, Şerhu Dîvâni'l-Hamâse, s.97.Kitabı okudu
Evladım! Edep çok önemlidir hem de çok. Çok çok önemlidir. Niçin? Çünkü kul dilediği kadar zikir çeksin, ibadet etsin, edebi yoksa bütün yaptıkları boşa gider. Nefsini önce edebe alıştır oğul.
Sayfa 60 - Destek Yayınları
muhasebeni yap
Kardeşim Sen kendi iç hallerini bir defa gözden geçirmelisin Eğer zikir meclislerinden ibadet kağıttan yüz çevirmeyi Daha doğrusu kaçıyorsan bunun yanında şehvet ve gaflete doğru yönelmek istiyorsan senin vasfın cehil ve gaflettir.
Reklam
5.cilt
1052.Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah’ın huzuruna çıkarlar.
Zekat, sadaka, zikir, ilim,ibadet bizim yol işaretlerimizdir.
Allah (c.c.) ile kul arasında gözle görülmez perdeler vardır. Kalbinde uyanan ve sana emânet edilen muhabbeti, zikir, fikir, ibâdet, tâât ile büyütür isen bu muhabbet aşka dönüşür. Allah'ın(c.c.) izni ile bu aşk ateşi aradaki perde ve hicapları birer birer yakar, kül eder.
Yahya bin Muaz er-Razî buyurdu: "Doğru bir zâhidin ye- meği, var olandır. Elbisesi, avretini örtendir. Meskeni, nerede bulunursa orasıdır. Dünya onun hapishanesi, kabir yatakhanesi halvethane meclisi, ibret almak düşüncesi, Kur'an hadîsi, Rab onun enîsi, zikir onun arkadaşı, zühd yakını, üzüntü şanı hayâ onun alâmet-i farikası, açlık katığı, hikmet kelâmı, top- rak yatağı, takvâ aşığı, sükût etmek ganimeti, sabır yaslan- dığı nokta, tevekkül soyu, akıl delili, ibadet sanatı ve cen- net varacağı yerdir, eğer Allah dilerse..."
Zikr'in kelime anlamı "hatırlama" yani Allah'ı hatırlamak demektir. Bunun için önceleri Kur'ân ayetleri okunuyordu. Daha sonraları bildiğimiz tarikat ayinlerine dönüştü. Zikir ve vird kelimeleri, bundan böyle esmau'l-hüsna'dan çeşitli isimlerin ya da duaların belli sayıda tekrarlanmasını ifade eder oldu. Hatta bu ayinlere müzikler, rakslar dâhil oldu, ah-u figanlar ile ortalık panayıra döndü. Tarikatçılar Hz. Peygamber'in hiç yapmadığı zikirler icat etmişlerdir. Güya peygamberimiz bu zikirleri gizlice, mağarada öğretmiştir. Ya da kapıları kilitletmiş, sonra güzide sahabesine ta'lim ettirmiştir vs. gibi palavraları dizerler. Bugün görüyoruz ki; değişik zikir meclislerinde defler, kudümler, dümbelekler çalınmakta, şişler batırılmakta, bağıra çağıra hiç bir sahabenin yapmadığı, tâbiün'un bilmediği zikir adı altında şaklabanlıklar yapılmaktadır. Acayip rakslar, sema meclisleri kurulmakta, naralar atılmaktadır. Üstelik bunlara zikir ibadeti derler. Peygamberin yapmadığı bir şey nasıl ibadet olur? Nasıl olur da bunlardan sevap umulur? Yeni ibadetler icat etmek, yeni din vazetmek demek değil midir?
Sayfa 199 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
712 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.