Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
6.cilt
1387. Yine Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır." Tirmizî, Zühd 14. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 3. ... Allah'ı zikir, yani daima O'nu anmak, kalbinde ve gönlünde bulundurmak, O'nun murakabesi altında olduğunu bilmek, kişiyi Cenâb-ı Hakk'a yaklaştıracak ibadet ve tâatleri yapmak  iyi bir kul olmanın gereğidir. Bu niteliklere sahip bir mü'min aynı zamanda zâhid yani dünyaya ve dünyalığa esir olmamış iyi bir insandır. İşte bu özellikler değerli ve kıymetlidir. Değerli ve kıymetli bir başka nitelik de ilim ve bilgi sahibi bir öğretici veya ilim öğrenmeye arzulu ve istekli bir öğrenici olmaktır. İlmin ve bilginin üstünlüğü tartışılamaz. Dolayısıyla âlimler üstün vasıflı insanlardır. Çünkü onlar Allah'ı en iyi bilen, O'na gereken saygıyı gösteren, bilmeyenleri öğreten ve eğiten seçkin insanlardır. Bu özellikler en büyük hayır ve en üstün fazilettir. İlim yolundaki öğrenciler de aynı durumdadır; onlar da ileride âlim olacak ve insanlara fayda sağlayacak, İslâm'ın öğretim ve eğitimini devam ettirecek kimselerdir.
“Ben uyurken rahat yatağımda, gecenin karanlığında güvecinler ötüyor soğuk bir dalda. Dürüst değilim sözlerimde. Zira ibadet ve sevaba düşkün olsam, Kabe’ye ant olsun ki güvercinler zikir ve tesbih ederken ben uykuda gaflet içinde bulunmazdım! Hiçbir mükellefiyeti olmayan hayvanlar bile ağlarken ben göz yaşı bile dökmüyorum.
Reklam
Allah'ı zikir, O'nun azabından kurtuluşun yoludur. Allah'ın rahmetine ulaşmanın gazabına ulaşmaktan çok daha kolay olması da Allah'ın bir lütfudur. Nitekim şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: Bir Ademoğlu kendisini Allah'ın azabından, zikrullahtan daha güzel şekilde kurtaracak başka bir ibadet yapmış Olamaz. Abdülaziz at tarifi
Allahu Teala’ya karşı ihlasla ibadet etmeden ve O’nu çokça zikir ve tesbih etmeden tüm ağır yüküyle bu büyük daveti taşıyabileceklerini zanneden kişiler hata etmektedirler. Onlar birkaç adım ileri gitseler bile azıksız dosdoğru yolu takip etmeyi sürdüremeyeceklerdir. Çünkü kuşkusuz azığın en hayırlısı takvadır.
İbrahim-i Millet Nedir?...
İbrahim Milleti şudur: İbadeti, kapsamış olduğu tüm anlamları ile birlikte yalnızca Allah (Subhanehu ve Tealâ)’ya yapmak(3) ve şirkten ve şirk ehlinden -beraat- uzak olmak. **************************************************** (3) Kul, Allahu Teala’ya gerektiği gibi ibadet etmedikçe hiçbir şekilde şirk ve müşriklere karşı koyamaz ve onlardan uzak
Sayfa 12 - Beyaz Minare Kitap
Üzerinde durup düşünülmesi gereken cümleler
"Ben uyurken rahat yatağımda, gecenin karanlığında güvercinler ötüyor soğuk bir dalda. Dürüst değilim sözlerimde. Zira ibadet ve sevaba düşkün olsam, Kâbe'ye ant olsun ki güvercinler zikir ve tesbih ederken ben uykuda gaflet içinde bulunmazdım! Hiçbir mükellefiyeti olmayan hayvanlar bile ağlarken ben gözyaşı bile dökmüyorum. Sonra da Rabbime aşırı sevgi ve bağlılık duygusuyla aklımın başımdan gittiğini mi iddia ediyorum?"
Sayfa 29 - Abdürrezzâk es-San'ânî, el-Musannef, 19539; Beyhai, Şuabü'l-İman, 5306. Bk. Hatîb Tebrîzî, Şerhu Dîvâni'l-Hamâse, s.97.Kitabı okudu
Reklam
Evladım! Edep çok önemlidir hem de çok. Çok çok önemlidir. Niçin? Çünkü kul dilediği kadar zikir çeksin, ibadet etsin, edebi yoksa bütün yaptıkları boşa gider. Nefsini önce edebe alıştır oğul.
Sayfa 60 - Destek Yayınları
muhasebeni yap
Kardeşim Sen kendi iç hallerini bir defa gözden geçirmelisin Eğer zikir meclislerinden ibadet kağıttan yüz çevirmeyi Daha doğrusu kaçıyorsan bunun yanında şehvet ve gaflete doğru yönelmek istiyorsan senin vasfın cehil ve gaflettir.
5.cilt
1052.Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah’ın huzuruna çıkarlar.
Zekat, sadaka, zikir, ilim,ibadet bizim yol işaretlerimizdir.
Reklam
Allah (c.c.) ile kul arasında gözle görülmez perdeler vardır. Kalbinde uyanan ve sana emânet edilen muhabbeti, zikir, fikir, ibâdet, tâât ile büyütür isen bu muhabbet aşka dönüşür. Allah'ın(c.c.) izni ile bu aşk ateşi aradaki perde ve hicapları birer birer yakar, kül eder.
Yahya bin Muaz er-Razî buyurdu: "Doğru bir zâhidin ye- meği, var olandır. Elbisesi, avretini örtendir. Meskeni, nerede bulunursa orasıdır. Dünya onun hapishanesi, kabir yatakhanesi halvethane meclisi, ibret almak düşüncesi, Kur'an hadîsi, Rab onun enîsi, zikir onun arkadaşı, zühd yakını, üzüntü şanı hayâ onun alâmet-i farikası, açlık katığı, hikmet kelâmı, top- rak yatağı, takvâ aşığı, sükût etmek ganimeti, sabır yaslan- dığı nokta, tevekkül soyu, akıl delili, ibadet sanatı ve cen- net varacağı yerdir, eğer Allah dilerse..."
Zikr'in kelime anlamı "hatırlama" yani Allah'ı hatırlamak demektir. Bunun için önceleri Kur'ân ayetleri okunuyordu. Daha sonraları bildiğimiz tarikat ayinlerine dönüştü. Zikir ve vird kelimeleri, bundan böyle esmau'l-hüsna'dan çeşitli isimlerin ya da duaların belli sayıda tekrarlanmasını ifade eder oldu. Hatta bu ayinlere müzikler, rakslar dâhil oldu, ah-u figanlar ile ortalık panayıra döndü. Tarikatçılar Hz. Peygamber'in hiç yapmadığı zikirler icat etmişlerdir. Güya peygamberimiz bu zikirleri gizlice, mağarada öğretmiştir. Ya da kapıları kilitletmiş, sonra güzide sahabesine ta'lim ettirmiştir vs. gibi palavraları dizerler. Bugün görüyoruz ki; değişik zikir meclislerinde defler, kudümler, dümbelekler çalınmakta, şişler batırılmakta, bağıra çağıra hiç bir sahabenin yapmadığı, tâbiün'un bilmediği zikir adı altında şaklabanlıklar yapılmaktadır. Acayip rakslar, sema meclisleri kurulmakta, naralar atılmaktadır. Üstelik bunlara zikir ibadeti derler. Peygamberin yapmadığı bir şey nasıl ibadet olur? Nasıl olur da bunlardan sevap umulur? Yeni ibadetler icat etmek, yeni din vazetmek demek değil midir?
Sayfa 199 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
"Artık zikir esnasında tamamen kendimi kaybetmeye ve düşünme yeteneğimi yitirmeye başladım. Cezbelenme olayı tek başına ibadet, tesbihat ve zikir esnasında da yaşanabiliyor. Uğur Hoca bu olaylarla ilgili yaşananların bir sır olduğunu, kesinlikle paylaşılmaması gerektiğini, paylaşıldığı takdirde kişinin Allah'ın gazabından kurtulamayacağını söylüyordu. Bu sırrı ne kadar çok tutarsak Allah katında maneviyatımızın arttığını söylüyordu. Yaklaşık 2 yıl önce dergâhta tek başıma zikir esnasında cezbelendim, hocanın sır odasına girdim. Uğur Hoca sır odasında çekyatın üzerinde oturur vaziyette iken kemerini açtım, cinsel organını ağzıma alarak yaladım ve bade olarak adlandırdığı meniyi içtim. Bunu yaptıktan sonra artık benim de sırlara erdiğimi, ente mut olduğumu, bunu ne kadar sık yaparsam mertebemin artacağını söyledi. Badeden içtikçe nurumun sürekli artacağını söyledi ve beni buna inandırdı. Zaten badeyi içtikten sonra Hoca'ya sevgim daha da arttı. Ente mut olan diğer talebeler de badelendikten sonra Hoca'ya sevgilerinin arttığını söylüyordu. Birebir görüşmelerimizde Kuran-ı Kerim'den ayetler, kitaplardan yazılar göstererek beni inandırdı. Bayanların da bu şekilde badeden içip tabi olması gerektiğini anlatıyordu. Bayanların zikir günleri Cuma günüydü. O gün erkeklerden kimse dergâha gitmezdi."
Sayfa 107 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
1.443 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.