Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Hayatı anlamak zorunda değilsin. Yaşaman yeterli."
632 syf.
9/10 puan verdi
·
32 günde okudu
Kitaba yazarımız Frank Herbert'in oğlu Brian Herbert'in hazırlamış olduğu bir önsöz ile başlıyoruz. Neden beşinci kitaba kadar Brian tarafından yazılan bir önsöz yoktu da şimdi tam da bu kitapta bir önsöz var diye düşünürken anlıyoruz ki kitabın seyri için bize ipucu vermek istemiş. Frank Herbert, aslında Tiran'dan sonraki dünyayı
Dune Sapkınları
Dune SapkınlarıFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20211,831 okunma
Reklam
“Bence dünyanın en güzel şeyi kendini açıklamak zorunda bırakmayacak kadar seni iyi tanıyan. Seni yargılamayıp, neyi hangi niyetle yaptığını bilen, insanlara denk gelmektir.”
408 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Yaşadıklarımız bizi güçsüz kılmaz, bilakis üstesinden geldiklerimizle güçleniriz." "Savaş onunjs , mücadele et. Artık kurban olmak zorunda değilsin." Herkese Merhaba Gerçek hikayelerden yola çıkılarak yazılmış bir kitapla sizlerleyim. Kitabın dili akıcı olsa da içeriğindeki olaylar yüzünden sinirlerimi bozmamak için ara vererek okumaya çalıştım. Kitaptaki Tareq karakteri kurgudan ibaret ama tüm toplumlarda böyle iğrenç , aşağılık erkekler mevcut maalesef. Desteği olanlar boylelerinden kurtuluyor ama desteği olmayanlar tüm acılara katlanmak zorunda kalıyor. Kadına dayatılan roller sabır et, itaat et, alttan al , duymazdan gel olduğu sürece maalesef kaçıncı yüzyılda yaşarsak yaşayalım devam edecek. Mariam; ailesinin zorlamasıyla evlenmiş eşi tarafından şiddete, sürekli tecavuze uğramış bir kadındır. Şiddete uğradığı bir gün hastaneye kaldırılır ve hamile olduğunu öğrenir. Yıllardır dayandığı eziyetten bebeğini öğrendiği gün kurtulmaya karar verir. Zor olsa da kaçmayı planlar. Mariam kuzeninin destegiyle kaçarken 1990 yılındaki Irak isgalinde kampa sığınır. Geçen 25 yıl tedirginlik ve korkuyla yaşamaktdn yorulunca hayatını düzene sokmaya karar verir. Kitapta olaylar 1990 ve 2015 yılları arasında dönüşümlü anlatılmış. Yazar iki zamanı da birbirine çok iyi bağlamayı başarmış. Mariam, hayatını düzene sokabilecek mi? Tareq'e ne oldu? Geçmişten kurtulmak mümkün mü ? Sorularının cevabı ve daha fazlası için kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Kızım İçin
Kızım İçinPuja Guha · Arkadya Yayınları · 202386 okunma
İletişim kitabında da anlatılabiliyor.
'' Büyük insanlar, şahsi başarılarından bahsederek vakit kaybetmeyecek kadar büyüktürler. Asırlarca devam eden düşmanlıktan sonra, Türkler düşmanlarını yurtlarından çıkarmak istediler. Mustafa Kemal, askerlerine hitaben "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" dedi ve bugünkü tarihin en müthiş savaşlarından birisi gerçekleşti. Türkler savaşı kazanmış ve yunan generalleri Trikopis ile Dionis teslim olmak zorunda kalmışlardı. Bütün halk onları nefretle karşılarken Mustafa Kemal, düşmanlarına mağlubiyetlerini hatırlatmayacak şekilde karşıladı. - Buyurun! Yorgun olmalısınız! demiş ve savaş hakkında konuştuktan sonra onlara: "Savaş, öyle bir oyundur ki, bazen en kudretli insanları bile yıkar." demişti. Mustafa Kemal, zaferin en zevkli dakikasında düşmanlarının gururunu koruyarak zaferini kutlamıştı. ''
“Ne zaman ay ışığında yürüsem, hep sevdiğim ve ayrılmak zorunda kaldığım kişiler gelir aklıma. …”
Reklam
Sürekli güçlü olmak zorunda değilsin, unutma ki sende sıradan bir insansın.
...öyle durumlar var ki insan ağlamamak zorunda kalıyor...
Sayfa 308Kitabı okudu
Ey insan! Ölümden korkma. Olması gereken, günü geldiğinde elbette olur. Musibetler karşısında telaşa kapılma. Allah tarafından vazifelendirildiği için gelir, görevi bittiği saniyede yok olup gitmek zorunda kalır.
Ahahahha Tr'de hiçbir şey değişmiyor
İki Rus yazarının komünist düzeni yeren yazılarından ötürü mahkûm edilmesi Batı dünyasının sağcısını, ortacısını, sosyalistini, hatta komünistini bile öfkelendirdi. Eski bir komünist olan ünlü İtalyan romancısı İgnazio Silone: "Duruşma, şereften yoksun ve gülünçtür," derken, Fransız Komünist Partisi üyesi ve Marksist edebiyatçılarımızın baş tacı Aragon da vicdanının sesini susturamadı. Kararın doğru olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Yalnız sayın sosyalistlerimizin, o pek kahraman hürriyet âşıklarının hiç sesi çıkmadı. Yine üstte kalmanın yollarını aradılar ve kendilerine sorarsanız, buldular! Fikir özgürlüğünden yoksun bir ülkenin insanları imişiz. Diğer ülkelerin durumu bizi ilgilendirmezmiş. Önce kendi halimize bakmalı imişiz. İftira ettiğimi sanmayın, aynen böyle yazdılar. Okuyucularını aptal yerine koyarak, geçmişin hatırlanmayacağını sanarak... Önce kendi halimize bakmak... Yerinde bir söz. İyi ama, daha önceleri neredeydiniz? Aklınız yeni mi başınıza geldi? Kosigin Rusya'sında hürriyetlerin çiğnenmesi sizi ilgilendirmiyor da, Franco'nun İspanyası niçin ilgilendiriyor? Komünist İspanyol yazarları tevkif edildiği vakit neden feryat ediyordunuz? Lorca'ya hâlâ acıklı ağıtlar yazmanızın sebebi ne ola? Salazar'ın Portekiz'inden size ne? Mozambik'le niçin uğraşıyorsunuz?
Reklam
«Kendi başlangıcını izlemek zorunda değildi… Bu ona acı mı verdi, neşelendirdi mi? Yine de laneti olan bu tuhaf özgürlüğün, onu hiçbir şeye, kendine bile bağlamayan bu özgürlüğün maddesini aydınlatan şey olduğunu hissediyordu. Ve biliyordu ki hayatı ve zafer anları ondan geliyor ve her gelecek ânın yaratılışı ondan geliyor.»
Sayfa 167
Anlamak zorunda da değilsin, değil mi? Sanat böyle bir şey değil mi? Her eser herkes için değildir ve her eser de herkesçe anlaşılmak zorunda değildir .
Mobbing Bank Diyor ki;
Türkler, negatif enerji yüklü bir zulüm karşısında acımasız pozitif bir enerjiye dönüştükleri zaman kimseyi tanımaz. Çünkü dünyada pozitif enerjiyi zulüm karşısında en doğru şekilde Türkler kullandığı için yaşam bu hakkı sürekli Türklere verir. Türklere karşı maddi güç üstünlüğüne rağmen kaybetmeye alışkın batının negatif gücü bu sefer sonsuza kadar bir daha belini doğrultamayacak şekilde şaşkına dönerek kendi içine çekilerek yok edilecekler. Mustafa Kemal Atatürk yüzünden bir asır önce plan ve projelerini ertelemek zorunda kaldık diyen emperyalizmin sözcüleri bu sefer tokadı Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümsüz fikri liderliğinde onun tüm askerlerinden yiyecek bir daha plan ve proje yapamaz duruma gelerek hevesleri kursaklarında bizden hileler ile çaldıkları gibi kalacak. Önder Karaçay
Aslında şansa çok inanmıyorum. Şans denilen şey benzerliklerin birbirini çekmesidir. Başka bir deyişle herkes layığını bulur. Kendi ne ise onun gibisini yanına çekiyor ya da arayıp buluyor. O halde baştan birbirini çeken ve bulan insanlar hayatlarının bir noktasında nasıl oluyor da hangi sebeplerle bir araya geldiklerini unutabiliyorlar? Çünkü insanlar değişiyor, dönüşüyor. Hayatın kendisi zaten sonsuz dönüşümler içeriyor. Bireyler buna uyum sağlamak için, kendisi bunu dilemese bile, buna bilinç üstünde karar vermese bile, eninde sonunda değişmek zorunda kalıyor. Değişmeyen ayakta ve hayatta kalamıyor.
bu ülkede konu neden evliliğe gelmek zorunda onu merak ediyorum
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.