Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yıkım, boşluk, ağır aksak da olsa yeniden inşa çalışmaları sanki kendi ruhsal durumumu yansıtıyordu. Burada ne arıyorum? Benim gibi yıkıntılar arasında yaşamak zorunda olan, boş ellerle yeniden inşa etmeye başlamak zorunda olanlarla ortak yönler; beraberlik duygusu; kabullenmeye, hatta umuda doğru filizlenebilecek bir çile eşitliğinin farkında olmak..
Sayfa 418 - Alfa KitapKitabı okudu
Bir eylemin doğru olup olmadığına karar vermek için, daha önce de gördüğümüz üzere, onun olası etkileri üzerinde düşünmek gerekir. Genel olarak bakıldığında eğer bu eylemin olası etkileri aynı koşullar altında olası olan başka herhangi bir eylemden daha iyiyse, o zaman o eylem doğrudur. İyi olan şeyler, kendiliklerinden ve etkilerine dair herhangi bir düşünceden ayrı olarak görmeyi dilemek zorunda olduğumuz şeylerdir: Bunların, Yaratıcı'nın gözünde dünyayı yaratılmaya değer kılacak türde şeyler olduğunu da varsayabiliriz.
Reklam
İnsanların sıcaklığı,aydınlığı ve hafifliği keşfedinceye dek katlanmak zorunda kaldıkları soğuk,karanlık ve ağırlık gibidir...
Böyle işte, küçük bir evimiz, her birimiz için ayrı bir odamız olacak. Yusyuvarlak bir de küçük dökme sobamız; kışın onu yakacağız. Toprağımız çok olmayacağından, öyle fazla yorulmak zorunda kalmayacağız. Günde belki altı, yedi saat. Günde on bir saat arpa yüklemeyeceğiz. Bir şeyler ektiğimiz zaman ürünü de kendimiz toplayacağız. Ektiğimizin ne sonuç verdiğini gözümüzle göreceğiz."
"Kimse beni bilmez. Ne düşündüğümü, ne yapmayı planladığımı asla söylemem. Ama beklentilerimin yüksek olduğunu herkesin bilmesini sağlarım. En iyisinden aşağısına razı olmak zorunda değilim. Bu sayede de değerim göğe yükseliyor!"
Sayfa 236 - Alfa KitapKitabı okudu
İki Dakikalık Nefret'in en ürkütücü tarafı rol yapmak zorunda kalmak değildi; bilakis, insanın kendisini galeyana gelmekten alıkoyamamasıydı.
Sayfa 18 - Kapra YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bilseler, "çocuklar şeker de yiyebilsinler" diye gökyüzüne hasret çeken bizler, çayırlara yalnızca kuş kanadında uçmak zorunda kalmazdık belki.
Can YayınlarıKitabı okuyor
Mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: İnsanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek.
"Peki, bazı insanlar niçin onları destekliyorlar?" "Çünkü amaçlarına yarar; amaçları da seyrek olarak inançla ilgilidir; çoğu kez erki ele geçirmeye ilişkindir." "Bunun için mi Roma Kilisesi kendisine karşı olanların tümünü sapıklıkla suçluyor?" "Bunun için. Kendi denetimi aldığını alabildiği ya da gereğinden çok güçlendiği, bu nedenle de karşısına almak iyi olmayacağı için, kabul edilmek zorunda kaldığı bir sapkınlığı Ortodoksluk sayması da bunun için."
“ Hiçbir şeyi açıklamak zorunda olmadığı biriyle yan yana olmak huzur veriyordu. “
Sayfa 40
Reklam
Wondrak
Bu uğursuz varlığın diğer çocuklardan tek eksiği bir parça kemik ve kıkırdak, bir parmak uzunluğunda etti. Fakat doğa bizi yaşamlarındaki ahenge, uyuma öyle bir alıştırmıştır ki , onun görmeye alışık olduğumuz uyumundaki en ufak bir kayma bizi tiksindirir, korkutur; bu nedenle Yaradan'ın her hatası yanlış yaratılmış bu varlığa karşı -her ne kadar bir haksızlık ise de ne yazık ki çözümü yoktur- içimizde öfke uyandırır. Daha da kötüsü tiksintimizi onu özensiz yaratana değil, hiçbir suçu günahı olmayan eserine yöneltiriz : Sakat ve biçimsiz varlık yeterince sıkıntısı, derdi yokmuş gibi sağlıklı ve kusursuz varlıkların nahoş davranışlarına da katlanmak zorunda kalır. Bu nedenle şaşı bir göz, yamuk bir dudak, yarılmış bir ağız gibi doğanın bir kereliğine yaptığı bir hata, bir insanın gittikçe artan acısına, ruhunda onarılmayacak bir yaraya dönüşebilir ; etrafımızı saran , dünya dediğimiz ve inanmakta güçlük çektiğimiz gezegendeki anlam ve adalete olan inancımızı şeytani bir felakete dönüştürür.
İki Yalnız İnsan
" Hiç kimsenin hayatı benim hayatım kadar zor olamaz. Benim hiç annem olmadı, hiçbir insan bugüne kadar bana güzel bir şey söylemedi. Her genç kız sevgilisiyle gezmeye çıkarken , ben hep yalnızım ve bunun hep böyle devam edeceğini, böyle devam etmek zorunda olduğunu biliyorum , başkaları gibi hissetsem de bu durum değişmeyecek . Tanrım neden bu böyle? "
Sayfa 18 - JulaKitabı okudu
Mutlu olmadığı zaman yoğun bir suçluluk duygusu yaşayan, sürekli pozitif düşünmek zorunda hisseden ve bu gerçekleşmeyince kendilerini yarattıkları iç mahkemelerinde mahkûm eden kişiler için depresyon kaçınılmaz bir hal alıyor.
"Siz Zeyd Zeynep meselesinin Muhammed’in Zeynep’e aşkı olduğunu mu zannediyorsunuz? Muhammed’e kim yakınsa onu ondan uzaklaştırmaya çalıstılar. Damadı Ali ile arasını bozmaya çalıştılar. Ali uzun süre pasif pozisyonda kalmak zorunda kaldı. Ali ile Ayşe’nin arasının bozuk olması aslında gizli bir Ebu Bekir Ali rekabetidir. Araplar nezdinde evlatlık öz evlat gibiydi. Ona varis olabilirdi. Muhammed’in en büyük mirası risaleti idi. Tıpkı İbrahim’in oğulları Ismail ve İshak’a peygamberliğin geçmesi gibi Muhammed’den sonra da Zeyd’e peygamberlik geçebilir ve Muhammed’in postuna Zeyd oturabilirdi. Yemenli bir köle azatlısının Peygamberin postuna oturmasına hiçbir Arap razı olmazdı. İşte bu, Zeyd Zeynep meselesi ile Arapların örfüne aykırı olmasına rağmen, evlatlık müessesesinin lağvedilmesine ve bunun pekiştirilmesi için de Peygamberin Zeynep ile evlenmesine yol açtı."
Gülmek zorunda kalıyordu, ağlamayı tercih ettiği halde.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.