Sevmek Zamanı'nda en etkilendiğim sahne hiç şüphesiz final sahnesindeki o ince nüanstı. Halil ile Meral'in ölmesine sevinmedim elbette ama diğer Yeşilçam fimlerinde aşina olduğumuz gibi Halil ile Meral evlenseydi ve gökten üç elma düşseydi şayet yönetmenin filmin başından beri ortaya koyup yürüttüğü o fikir çürümüş olacaktı. Aşk dediğimiz mefhumda; nefis yoktur, karşılık yoktur, terk yoktur, aşkın bu dünyada vuslatı da yoktur çünkü gerçek aşkta âşıklar kavuşmaz ve gökten hiç üç elma düşmez. Bana bir tane aşk hikayesi bulup getirin ki âşıklar sonunda kavuşmuş olsunlar.
Ya Kerem olur yanar
Ya Ferhat olur başına gürz düşer ve ölür
Ya da Mecnun olur çöllerde biter hayatı...
Leylâ ile Mecnun kavuşmuş olsaydı bugün konuşacak Leylâ ile Mecnun'umuz olmazdı. Keza Kerem ile Aslı'mız, Ferhat ile Şirin'imiz, Tahir ile Zühre'miz, Meral ile Halil'imiz olmazdı. Türkiye'den biraz uzaklaşalım; Romeo ve Juliet'imiz de olmazdı.
Hülasa; aşkın bu dünyada vuslatı yoktur.
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da..
Hakeza sevda uğruna ölmek de..
Mevzu “To be or not to be” değil..
Bütün mevzu Tahir’le Zühre olabilmekte; yani yürekte..
Kitabımızın içinde yer alan alan nazım Hikmet şiiri kitabın özünü çok çok iyi anlatmakta..
Okunmaya değer..
Okuyunuz efendim..
(Dünyada tam dört çeşit insan vardır
Birincisi kendi kendinin efendisi olmak ister
İkincisi başkasının efendisi olmak ister
Üçüncüsü kendi kendinin kölesi olmak ister
Dördüncüsü başkasının kölesi olmak ister
Kendi kendinin efendisi olan
Başkasının efendisi olmak istemez
Başkasının efendisi olmak isteyen
Kendinin efendisi olmak istemez
Kendi kendinin kölesi olanla
Başkasının kölesi olan çok benzer birbirihe
Kendi kendinin kölesi olan neyse ne
Başkasının kölesi olmak isteyen
İnsanın da hayvanın da en kötüsüdür)
Radyo tiyatrosu daha güzeldi.
Dili akıcı,hatta kelime hazinesi geniş Arapça sözcükleri Türkçeleştirmeleri daha doğrusu o dönemde dilde kullanımını bize göstermeleri açısından güzel bir eser.
Örnek Hafazanallah.(Allah korusun)
Haza min fazlı Rabbi (İşte bu Rabbimin bana ihsanıdır )
Alıntı:137
Aman Yarabbi! Bizim ihtiyar yine sevgilisine ne diller döküyor, ne diller! Sözlerini işiten bu zavallıyı yirmisinde ateşli bir delikanlı zanneder. Bunlar karı koca değil, Tahir ile Zühre. Baksamza deminden beri genç kadına "Seni seviyorum" dedirtmek için lafı nerelerden dolaştırıp duruyor. Boşuna üzülme, demeyecek işte. Demiş olsa bile öyle yalancıktan, yarım ağızina"Seni seviyorum" demekten ne çıkar? Şahende'nin gönlünde şimdi kim bilir kaç aslan yatar? Damadı
buna "Hazan Bülbülü" diyor, şairlik ediyor. Zavallı
akbaba, dertli dertli ne kadar ötsen, etrafında bahar yapamazsın. Genç bir karga, sözüm ona böyle mevsimsiz bir bülbülden daha fazla insana neşe verir.
***
Hazan BülbülüHüseyin Rahmi Gürpınar · İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,564 okunma
Adam vardır yoktan kurar güzeli
Adam vardır güzeli yok eder
Dostlar açık söyleyelim söyleyeceğimizi
Adam vardır ardında is bırakır
Adam vardır ardında iz bırakır
Birincilere söyleyecek sözümüz yok
Varolsun ikinciler
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
-Nazım Hikmet ,Tahir ile Zühre Meselesi