Bir yerde hata, aksaklık, eksiklik gördüğünde onu düzeltmek yerine önce, "Bu benim sorumluluğum mu? Benden talep eden var mı? " diye sor. Bazen "Bana ne!" demek en güzel arınma yoludur.
Daha nereye kadar öfkeyi, intikamı, hesaplaşmayı taşıyacaksın?
Daha nereye kadar affetmemenin getirdiği acı duygulara dört elle sarılacaksın?
Daha nereye kadar "keşke "lerle yaşayacaksın?
Daha nereye kadar "belki"lerle "ya olursa"larla yaşayacaksın?
Yaşamı kaçırıyorsun.
Yaşamı zihnine sıkıştırıyorsun.
Hataların tekrarına düşüyorsun.
Kendini ihmal ediyorsun.
Bugüne kadar düşündün de ne oldu?
Düşünmek çözüm değil ki...
Onun için değil, kendin için affetmelisin.
Öfkeden, hesaptan, intikamdan, onun için değil, kendin için arınmalısın.
Affedersen özgürleşirsin.
Geleceğin önünü açar, zamana uygun duyguları yaşarsın.
Affetmezsen belki onun umurunda bile olmayacak.
Belki bilmeyecek... Kendi kendini yiyeceksin.
Başını yastığa koyduğunda, arınmadığın her şey önüne gelecek.
Hayat geçiyor.
Yaşamını kaygıyla, kalbini öfkeyle, bedenini yorgunlukla doldurma.
Kim anlayabilir
Çiçekleri erken dökülen
Bir nar ağacının
Üzüntüsünü
Kim anlayabilir
Başaklar büyürken
Sapları kuruyan
Bir buğday tanesinin
Susuzluğunu
Kim anlayabilir
Gani kadar
Parmakları yiten
Bir kemancı çocuğun
Acısını
Kim anlayabilir
İdeallerinizi, davranışlarınızdan aldığınız en büyük zevki bulacağınız zirveye doğru özenle yukarı, daha yukarı eğitin ki bu hem sizi memnun edip hem de komşularınıza ve topluma yarar sağlasın.
Yaradılışını söküp atamazsın ya da ciddiye almamazlık edemezsin. Yapabileceğin tek şey, ona baskı uygulayarak dipte sessiz sakin kalmasını sağlamaktır.