Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih G.

İstemeyi Bilmek
Sultan Mahmut Üsküdar sırtlarında dolaşmaya çıkmıştır. Kalabalığın arasında bir çocuğu çağırır, kesesinden çıkardığı bir altını uzatır. Çocuk almak istemez. Padişah sebebini sorar. Çocuk der ki: - Ailem bu altını nereden bulduğumu sorarlar, hırsızlık yaptım zannederek döverler beni. Şaşırır Padişah: - Evladım, benim verdiğimi söylersin sen de. - O hiç olmaz sultanım. Padişah verdi mi bir tek altın vermeyeceğini onlar da bilirler... Dedik ya üslup önemli, istemeyi bilmek zor iş. Çocuk mu? Kesenin tamamını almış tabii ki...
Sayfa 120 - EşikKitabı okudu
Reklam
Dostla Aldanan Aldanmaz
Hz.Ömer, Allah ondan razı olsun, bir kölesinin namaz kıldığını görürse onu Allah için azat ederdi. Onun bu huyunu bilen köleleri azat edilmek için namaz kılarlar, cemaate katılırlar, Hz. Ömer onları salıverdiğinde ise namazı terk ederlerdi. O adalet sultanı bu hali bile bile adetinden asla vazgeçmezdi. Bir gün dostları kendisine: - Ya Ömer, bu köleler seni aldatıyorlar. Azat olunacaklarını bildikleri için namaz kılıyorlar, dediler. Hz.Ömer tebessüm ederek: - Varsın aldatsınlar, dedi; aldanırsam Allah ile aldanayım, beni aldatacaklarsa Allah ile aldatsınlar. Dostla aldanan aldanmaz.
Sayfa 57 - EşikKitabı okudu
ÜÇ SÖZ...
- Kaderde ne varsa o olur... - Gönül neyi severse güzel odur... - Her şeyin bir vakti vardır, hiçbir şey aceleye gelmez...
Sayfa 18 - EşikKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Vezir olmak adam olmaya yetmez...
Belki mizansen biraz değişikti, dekor farklı, kişiler başka... Ama biz hep hikayeler okuduk uzun kış geceleri, hikayeler dinledik büyüklerimizden mısırların çıtırtısı eşliğinde. Vezir olmanın adam olmaya yetmediğini o hikayelerden öğrendik, kimsenin yaptığının yanına kâr kalmayacağını, bir böceğin bile sebepsiz yaratılmadığını, her işte bir hayır olduğunu, sevmeyi, sevilmeyi, cömertliği, kahramanlığı, saygıyı, adam olmayı, incitmemeyi, hatta kulluğu o hikayelerden öğrendik.
Sayfa 7 - EşikKitabı okudu
Kalbim ne kadar kurşundan olsa da ağlamamı durduramıyorum
Mutlu Prens'in gözleri yaşlıydı ve gözyaşları, altın yanaklarından aşağı düşüyordu. Yüzü ay ışığının altında o kadar güzel görünüyordu ki küçük kırlangıcın kalbi acımayla doldu. "Sen kimsin?" diye sordu. "Ben Mutlu Prens'im." "O zaman niye ağlıyorsun?" diye sordu Kırlangıç, "Beni burada sırılsıklam ettin." "Ben hayattayken ve bir insan kalbi taşırken," diye cevap verdi heykel, "gözyaşı ne bilmezdim. Çünkü acının, kederin yasak olduğu Sans-Souci Sarayı'nda yaşardım. Gündüz vakti arkadaşlarımla bahçede oynardım, akşam da büyük salonda dans ederdim. Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı, ama etrafımdaki her şey çok güzeldi ki hiç duvarın arkasında ne var diye sormayı akıl etmedim. Arkadaşlarım bana Mutlu Prens derlerdi ve gerçekten mutluydum, eğer keyif mutluluksa. İşte öyle yaşadım, sonra öldüm. Ben öldüm ve beni böyle yüksek bir yere diktiler ki şehrin bütün çirkinliğini ve sefaletini görebileyim. KALBİM NE KADAR KURŞUNDAN OLSA DA AĞLAMAMI DURDURAMIYORUM."
Sayfa 12 - KızılpandaKitabı okuyor
Reklam
İnsan Olmak Bu Kadar mı Zorlaştı
İNSAN OLMAK BU KADAR MI ZORLAŞTI ? Varmaz oldu, vermeye hiç elimiz, Dönmez oldu, bir özüre dilimiz, Teşekküre çoktan bitti pilimiz; En küçük damlada, sabrımız taştı, İnsan olmak, bu kadar mı zorlaştı?
A'raf Suresi 43.Ayet
Onlar şöyle derler: Lütfedip hidayetiyle bizi bu nimetlere kavuşturan Allah'a hamdolsun. Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik.
Her şeyde onun işaretlerini gör
Bu durum, uyanık ve dikkatli bir Müslüman'in bu dünyadaki durumuna benzer. Bu Müslüman, korkunç bir ses duyduğu an sur'a üflenmesini hatırlar. Karanlıkta kaldığında aklı kabrin karanlığına gider. Kavurucu bir sıcaklık hissettiğinde cehennem ateşinin dehşetini hatırlar. Güzellik gördüğünde veya herhangi bir sevinç yaşadığında zihni anında cennetin azametine doğru gidiverir.
Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir: Avâlim sende pinhandır, cihanlar sende matvîdir: Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî, Olur kalbin tecellîzâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî. Musaggar cirmin amma gâye-i sun’-i İlâhîsin; Bu haysiyyetle pâyânın bulunmaz, bîtenâhîsin!
Sayfa 126 - Mehmet Akif ErsoyKitabı okudu
Allah sonsuz merhamet sahibidir, O bağışlayanların en hayırlısıdır. Allah'tan korkmak, "Ben bunu yaparsam Rabb'ime layık bir kul olamam, O bana güvenmiş, ben bu güveni sarsarım" demektir. Asıl korku budur. Kendi vicdanından korkmaktır. Allah karşısına hayâ edecek bir amelle çıkmaktan korkmaktır...
Reklam
"Her şeyin müsebbibü'l-esbâbıdır, yani madem ki Allah, irade-i külliyesiyle seni ve beni, bu gül fidanlarını istediği gibi yaratır, büyütür, sevindirir, mükemmel bir sıhhat içinde pembeleştirir, ihya eder yahut kederlendirir, illetler içinde sarartıp soldurur, ağlatır, bunaltır; madem ki, ne fırtınayı avcumuzla durdurabiliyoruz, ne eceli geriye itebiliyoruz; madem ki, onun irade-i külliyesi içinde, biz, bir rüzgâr önünde uçan tüy gibiyiz, keder etmek nafile, üzülmek nafile, cismi telef etmek nafiledir. Yavrum, kızım, evlâdım... Sana 'kısâs-ı enbiyâ'ya vereyim de oku. Peygamberlerin başına gelen felâketler seni teselli edecektir, bunların içinde öyleleri vardır ki insan, tüylerinin ateşten çivi gibi kızarıp dikildiğini hissetmeden, felâketlerini göz önüne getiremez."
Vatanına milletine sadakatle hizmet et, üstlerine itaat et, zevk, sefa arama, görevden kaçma. Şu sözü de unutma: " CEKETİNİ YENİYKEN, ŞEREFİNİ GENÇKEN KORU."
Tek isteğim, olduğum gibi sevilmekti!
Benim de herkes gibi bir karım olsun, onu pazar günleri dışarı çıkartayım istiyorum. Sokakta, insanlar kafalarını çevirip bana bakmayacaklar bile. Dünyanın en mutlu kadını olacaksın. Zevkten kendimizden geçene kadar, baş başa şarkı söyleyeceğiz. Ağlıyorsun! Benden korkuyorsun! Üstelik ben gerçekten kötü kalpli biri bile değilim. Beni seversen, anlayacaksın! Tek isteğim, olduğum gibi sevilmekti! Beni sevseydin, sana karşı kuzu gibi olurdum. Benimle birlikte istediğin her şeyi yapabilirdin.
Sayfa 304Kitabı okudu
Kafasını kaldırdığında, genç yanaklarından gözyaşları akıyordu. Bunlar gerçek gözyaşlarıydı. Kıskanç çocukların döktükleri kederli gözyaşları gibi; kaprisle alakası olmayan, hüzünle akan gözyaşları. Bunlar, yeryüzündeki tüm aşıklar için alışıldık gözyaşlarıydı.
Sayfa 141Kitabı okudu
"Beni dinleme lütfunu gösterir mi Neşelendirecek bir tebessüm bahşeder mi..." "Seni küçük civelek" diye homurdandı Kont. Kızın ne istediğini merak ediyordu. Ne umuyordu ki? İffetli bir kızdı. Ne bir arkadaşı ne bir hâmisi olduğu söyleniyordu.
Sayfa 111Kitabı okudu
Kendi deyiminizle ben dört ayak üzerinde sürünürken burada oturup sakin sakin dinlemenize izin verildi diye kendinizi imtiyaz gören biri sanıyorsanız şu eski sözü hatırlatmak isterim size: KUŞKU ALTINDAKİ BİRİNİN TEMBELLİK ETMEK YERİNE HAREKET HALİNDE OLMASI ÇOK DAHA İYİDİR ÇÜNKÜ TEMBELLİK YAPAN KİŞİ FARKINDA OLMAKSIZIN KENDİNİ TERAZİNİN BİR KEFESİNDE GÜNAHLARIYLA TARTILIRKEN BULABİLİR.
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
Dayakçı
"Biraz mantıklı ol," dedi K. "Bu ikisini cezalandırmak isteseydim şimdi özgürlükleri için fidye ödemeyi teklif etmezdim. Kapıyı arkamdan çekerek, hiçbir şeyi görmek ya da duymak zorunda kalmadan dosdoğru evime giderdim. Görüyorsun ki bunu yapamıyorum, aksine onları kurtarmak benim için çok önemli ve cezalandırılacaklarını düşünmüş ya da böyle bir ihtimali sezmiş olsaydım asla adlarını ağzıma almazdım çünkü onları suçlu bulmuyorum. SUÇLU OLAN ÖRGÜTTÜR, rütbeli olan memurlardır." ... "Burada yargıçlardan birine sopa atıyor olsaydın," dedi K., ..."samimiyetimle söylüyorum ki işini yapmanı engellemezdim, tam tersine, layığıyla yapıp gücünü toplaman için sana para verirdim." "Söylediklerin oldukça mantıklı ve inandırıcı şeyler," dedi dayakçı, "ANCAK BEN RÜŞVET YEMEM. Bana verilen görev dayak atmaksa dayak atarım."
Sayfa 119Kitabı okudu
Sevgi
Taçlı, denizin kokusuyla karışan akşamın kızıllığı içinde bana gülümsemiş ve bana sormuştu: "Cennet nedir Kamber Can!" "Sevginin hüküm sürdüğü kalptir efendim!.." "Peki, cehennem nedir?" "Sevgisiz bir kalp cehennemin ta kendisidir!.." "Hmm!.. Sevgiye dair bir sır da ben sana söyleyeyim mi?" "Elbette!.. Çok isterim!..." "SEVGİ, EZELDEN KANAT ÇIRPAN BİR KUŞTUR; BURAYA GELMİŞTİR VE EBEDE UÇMAKTADIR.'
Sayfa 299Kitabı okudu
Ark kazarlar arkın arkın Felek çevirmekte çarkın Bu dünyanın mal ü mülkün Vardır diyen yalan söyler HATAİ
Sayfa 226Kitabı okudu
Sanma şahım Herkesi sen Sadıkane Yâr olur Herkesi sen dostmu sandın belkiol ağyârolur Sadıkane belki ol âlemde bir serdâr olur Yâr olur ağyar olur serdâr olur dildâr olur
Sayfa 168Kitabı okudu
Ta Kâlu Belâ'dan sevdik, seviştik, Ezelden bizimle yârdir mahabbet, Mahabbet eyleyip birliğe yettik, Bedenin içinde birdir mahabbet. HITAYİ
Sayfa 120Kitabı okudu
İnançların Temeli
"Bütün inançların temeli sevgidir. Her kim bir şey veya bir kimseyi severse ona inanmış, boyun eğmiş, kulluk etmiş olur. Kulluk, sevginin yedi derecesinden biridir ki ilk adımda dostluk başlatır. Bu dereceler ezeli 'ilgi'den doğar, ilgiyi 'sevgi' takip eder. Sonra 'tutku', 'aşk', 'şevk' ve 'kulluk' diye devam edip ebedi 'dostluk'ta nihayet bulur.
Reklam
HİÇTİR HİÇ
Bir hayran görmedim, cihan hiçtir hiç! Ömrüm bitecek, elde kalan hiçtir hiç! Ben meş'aleyim, sönünce: Şu'lem nerede ? Canım ki kırıldığım zaman hiçtir hiç!
Sayfa 263Kitabı okudu
İNSANIN BÖCEĞE DÖNÜŞMESİ !
Patronumun karşısına dikilir, fikirlerimi tüm kalbimle söylerdim. Kürsüsünden düşerdi herhalde! Zaten çalışanlara belli bir yüklesklikteki kürsüden hitap etmek oldukça garip bir durum. Hele ki ağır işittiği için patronuna iyice yaklaşmak zorunda oldukları düşünülürse.
Kağnı
Beni hakikaten birazcık anlayanların bana mutlak surette itimat etmelerine alışmıştım. Herkes bilirdi ki benim sözlerimin daima bir tek manası vardır ve her sözüm dinleyenin anlayabileceği kadar sarih söylenmiştir. Bende dalavere olmadığını ve olmayacağını bilmeyenler yalnız uzaktan bakıp hükümlerini veren kısa görüşlülerdi...
Sayfa 123Kitabı okudu
Subay'ın Yöntemi Bu Değil
'Bizde yargılama yöntemleri farklıdır' veya 'Bizde yargılanmadan önce sanığın ifadesi alınır' veya 'Bizde idam cezasından başka cezalar da vardır' veya 'Bizde sadece Orta Çağ'da işkence vardı' diyeceksiniz. BU DÜŞÜNCELERİN HEPSİ SİZE DOĞAL GELDİĞİ GİBİ DOĞRU DA; MASUM DÜŞÜNCELER, BENİM YÖNTEMİME DOKUNMUYORLAR.
Birkaç kelime farkı !
"Durmaksızın ölümden bahsediyorsun ama yine de ölmüyorsun." "Elbette öleceğim. Son şarkımı söylüyorum. Bazısının şarkısı uzun, bazısınki kısadır. Ancak aralarındaki fark sadece birkaç kelimedir."
Sayfa 392 - Kafka&MilenaKitabı okudu
Otomatik Portakal
Bazılarımız anadan doğma savaşçıyızdır. Özgürlüğümüzü korumamız gerek. Benim için siyasi partiler önemli değildir. Nerede bir kötülük görürsem ona karşı çıkarım...
Sayfa 146 - AlexKitabı okudu
Reklam
Kendini yığın haline getiren bir millet payidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz. Düşünceyi küçümsüyoruz. Kitaba harcadığımız parayı, atlar için harcadığımızla kıyaslarsak, yerin dibine girmemiz gerekmez mi? Kitap sevene, kitap delisi diyoruz. Kimseye at delisi dediğimiz yok. Kitap yüzünden sefalete düşen görülmemiş. At uğruna iflas eden edene.