Sevip sevmemek arasında kaldığım, yazarımızın ilk eseri olan,sizi Konstantiniye'ye ışınlayacak bir kitap ile karşınızdayım
Aslında bir dönem kitabı olmasının yanında buram buram coğrafya ve felsefe kokması çok güzeldi.Kitap yazarın ilk eseri olmasına rağmen kurgu yeteneğinin başarılı olması da takdire şayan ama gel gör ki bu iç içe geçmiş hikayeler ve kesişme anları benim için ara ara yorucu ve bunaltıcı oldu. Hele kitapta bir tane karakter var ki ona ne oldu,neden oldu,o niye bu hikayenin içinde anlamadım. Sonra o Bünyamin , yazık ayol o kadar üstüne gidilir mi bi karakterin? Elinsaf
Lafın kısası efenim, ilklerin günahı olmaz sevelim gitsin.
1899-1900 yılları arasında Hanımlara Mahsus Gazete'de yayımlanıp kitaplaşan bu eser ; üst sınıf eğitim görmüş hanımların kadın sorunları ,aşk, evlilik gibi konular üzerine yazışmalarını bizlere sunuyor.
Okurken numaralandırılmış kelimelerin anlamlarına bakmaktan kendimi alamadığım ve biraz zorluk yaşadığım bu kitap; konu bakımından dönemin şartları göz önüne alındığında bu kadınların yaşadıkları zorlukları dile getirebilmeleri ve birbirlerini desteklemeleri açısından çok cesur bulduğum bir eser oldu.
Ayrıca Fatma Aliye'yi tanıdığım ilk kitaptır efenim.
Not: Osmanlı Türkçesinin süslü kelimelerini okurken dilin ne kadar sadeleştiğini ve kolaylaştığını farkettim. Gelecek nesil de şu an konuştuğumuz dili ne kadar sadeleştirecekler merak ediyorum.
1953 yılında yayımlanan distopik bilim kurgu temalı olan bu roman; itfaiyecilerin kitapları yaktığı ve televizyonların beyin yıkama aracı olarak kullanıldığı baskıcı dönemde ,karakterimiz Guy Montag'ın yeni komşusu ile tanıştıktan sonra hayatının değişimlerini konu almaktadır.
Kitap teması bakımından ilginç ve güzel, anlatımı bakımından yalın olmasına karşın içimde bir yerde yarım kalmışlık, eksiklik hissi uyandırdı.İkinci kitap gelecekmiş gibi bir sonla yazar, romanı noktalamış. Ben de kardeşimin bana dediği gibi;" her zaman bir son beklenmemeli bazen böyle olması gerekir." diyerek eleştirimi noktalıyorum.
Ufuk açıcı olması, öz eleştirimizi yapmamız açısından fırsat tanıması ve çoğunluğun yaptığı şeylerin de her zaman doğru olmadığını göstermesinden dolayı kesinlikle önerebileceğim bir kitap oldu.
Not: Kitabın 1966 ve 2018 yıllarına ait filmleri vardır.
Brezilyalı yazar Paulo Coelho' nun bir çok dile çevrilmiş ve Türkiye'de de oldukça hayranı bulunan bu kitap; Endülüslü Santiago'nun masal gibi geçen hayatını anlatıyor.
Anlatımın sadeliği, nasihatların okuyucuya aktarılış tarzı, Santiago'nun azmi ve Mısır'da hissettirme duygusu ile insanı adeta bu masalın içine çekiyor.
Kısaca okuduğumda kendi içimde başarma azmimi artıran, uzakta bir yerdeki olduğunu bildiğim umut tohumunu filizlendiren favori kitaplarımdan birisi oldu.
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,9bin okunma
Ah Çalıkuşu;
Sayfalarını ne çok eskittim ne çok yıprattım senin.Dönüp dolaşıp yine senin kollarında buldum kendimi. Feride'nin hayalleri,hayal kırıkları ve affedişleri ile ne anılar yaşadık. Keşke dediğim anların, Feride'ye bu zamandan çokça seslenişlerim hiç bitmedi.Dizilerin,filmlerin çıktı da ille de sen dedim.
Okumayan kaldı mı bilmem ama yazarın benim için en güzel kitabı ve başucunda bulunması gereken bir eser.
İyi okumalar.