Kızılcık Şerbeti Pembe'nin o meşhur sözü ile başlıyorum; Dışardan gördüm yeşil türbe içine girdim estağfurullah tövbe.
Türk edebiyatı denilince akla gelen ilk isimlerden biri kuşkusuz Reşat Nuri Güntekin'dir. Ne yazmışsa okumaya çalıştığım bir yazardır kendisi. Bu eserinde de ön yargılarımız yüzünden her şeye geç kalabileceğimizi en acı örnekle anlatmış.Kitaba ilk başladığımda ben de Zehra gibi ön yargılarımın kurbanı oldum ve saçını başını yolmak istedim. Bitiminde ise boğazımda bir düğüm oldu , kalbim acıdı.
Bir adamın hayatını yanlış evlilik,çalışma hayatında yaptığı fazla fedakarlık ve manipülasyonun ne denli insanı değiştirdiğini bize anlattığı bu kitapta ,hislere hakim olamayıp Firdevs Yöroğlu edası ile bolca "Aptal" diyebilirsiniz.
En acı kısmı ise kitabın yazıldığı tarihten bu yana yıllar geçse de bazı şeylerin hiç değişmediğini görmek çok üzücü oldu. Bolca sorguladım.
Sevip sevmemek arasında kaldığım, yazarımızın ilk eseri olan,sizi Konstantiniye'ye ışınlayacak bir kitap ile karşınızdayım
Aslında bir dönem kitabı olmasının yanında buram buram coğrafya ve felsefe kokması çok güzeldi.Kitap yazarın ilk eseri olmasına rağmen kurgu yeteneğinin başarılı olması da takdire şayan ama gel gör ki bu iç içe geçmiş hikayeler ve kesişme anları benim için ara ara yorucu ve bunaltıcı oldu. Hele kitapta bir tane karakter var ki ona ne oldu,neden oldu,o niye bu hikayenin içinde anlamadım. Sonra o Bünyamin , yazık ayol o kadar üstüne gidilir mi bi karakterin? Elinsaf
Lafın kısası efenim, ilklerin günahı olmaz sevelim gitsin.
1899-1900 yılları arasında Hanımlara Mahsus Gazete'de yayımlanıp kitaplaşan bu eser ; üst sınıf eğitim görmüş hanımların kadın sorunları ,aşk, evlilik gibi konular üzerine yazışmalarını bizlere sunuyor.
Okurken numaralandırılmış kelimelerin anlamlarına bakmaktan kendimi alamadığım ve biraz zorluk yaşadığım bu kitap; konu bakımından dönemin şartları göz önüne alındığında bu kadınların yaşadıkları zorlukları dile getirebilmeleri ve birbirlerini desteklemeleri açısından çok cesur bulduğum bir eser oldu.
Ayrıca Fatma Aliye'yi tanıdığım ilk kitaptır efenim.
Not: Osmanlı Türkçesinin süslü kelimelerini okurken dilin ne kadar sadeleştiğini ve kolaylaştığını farkettim. Gelecek nesil de şu an konuştuğumuz dili ne kadar sadeleştirecekler merak ediyorum.