Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Damla
Damla
@1yagmurtanesi_
Kitaplarla Yaşıyorum
İnstagram ~ 1yagmurtanesi_
804 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Sahilde Kafka
Herkese Merhaba
Sonunda Murakami’nin Sahilde Kafka’sının yorumuyla geldim.
Konusundan kısaca bahsedecek olursam;
Kafka Tamura babasının dile getirdiği bir kehanet yüzünden 15 yaşına girdiği gün evden kaçar. Amacı babasından uzaklaşıp kehanetin gerçekleşmesini engellemektir.
Kitap bölümlere ayrılıyor. Bir bölüm Kafka’nın başından geçenleri okuyorsak diğer bölüm Nakata amcanın yolculuğunu okuyoruz. (Bendeniz Nakata en sevdiğim karakter oldu) <3
Nakata Amca, çocukken başına gelmiş gizemi çözülemeyen bir olay yüzünden akılsız ve silik gölgeli bir insan olmuş. Ama o kadar tatlı bir amca ki yol arkadaşı Hoşino’nun yerinde olup onunla sohbet etmek istiyorsunuz :) Nakata amcanın aynı zamanda kedilerle konuşmak, bir yatınca üç gün aralıksız uyumak gibi gözümden kalpler çıkartan yetenekleri de var <3
Kafka karakterine çok ısınamamış olsamda onun yolculuğunda tanıdığım Oşima karakteride çok ilgi çekiciydi. Kafka’yla onun sohbetleri gerçekten çok güzeldi. Okumak istediğim bazı kitapları başından sonuna anlatıp beni spoi fırtınasına tutmuş olsada tanıştığıma memnun olduğum bir karakter oldu yürüyen ansiklopedi Oşima <3
Konusu ve özellikle bazı karakterleri yüzünden severek okuduğum Murakami eseri oldu. Başından sonuna kafa karışıklığınızın asla geçmeyeceği bu kitabı okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Siyah Lale
Herkese Merhaba <3
Bugün çok severek okuduğum bir kitapla geldim. Bu yıl artık Monte Cristo Kontu’nu okumak istiyorum ama ondan önce daha ince bir kitabı olan Siyah Lale’yi tercih ederek Dumas’ın kalemiyle tanışmak istedim.
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Kitap eski başbakan Johan Witt ve kardeşi Cornelis Witt’in Willem yandaşları tarafından katledilmesiyle başlar. Siyasetin çalkantılı bu zamanlarında, çiçek üreticileri derneği tarafından ilk siyah lale yetiştiren kişiye büyük bir ödül verileceği duyurulur.
Cornelis Witt’in vaftiz oğlu olan kahramanımız Cornelis van Baerle özenle, sabırla, inançla ilk siyah lale soğanını elde eder. Fakat kıskanç laleci komşusu İsaac Boxtel onun vatana ihanet suçundan yargılanmasını sağlar.
Kıskanç komşu Boxtel, Cornelis yargılandıktan sonra da peşini bırakmaz. Artık tüm çabası Cornelis’in ürettiği siyah lale soğanlarını çalmak üzerinedir.
Cornelis tutuklandıktan sonra çiçeklerinden ayrı düşmüştür fakat hayatına Rosa adında taze, naif, ve güzel bir yeni çiçek girmiştir. O zamana kadar çiçeklerinden başka kimseyi sevmemiş olan Cornelis Rosa’ya büyük bir aşkla bağlanır.
Bu aşkın sonu ne olacak?
Siyah laleyi ilk kim yetiştirecek?
Cornelis Baerle, o kadar güzel, o kadar naif bir karakterdiki bayıldım, bayıldım. <3 (Kelimelerle ifade edemiyorum)
Kitaptaki aşkın, (aşıkların) tutkusuna rağmen aşırı naifliği o kadar güzel hissettirilmişki mest olmamak elde değildi
Klasiklere yeni başlayanlar dahil olmak üzere herkese kesinlikle öneriyorum bu kitabı
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Madam Bovary
Herkese Merhaba <3
2024 yılı için kitaplığımdaki cüsseli kitapları azaltmak gibi bir hedef koydum. Umarım başarılı olabilirim.
Bugün yılın ilk kitabı olan Gustave Flaubert’in Madam Bovary’si ile geldim <3
Konusundan kısaca bahsedecek olursam;
Doktor Charles Bovary, ilk eşini kaybettikten sonra Emma ile evlenir. Emma Bovary evlendikten sonra hiçbir şeyin hayal ettiği gibi olmadığını düşünür. Kitaplarda okuduğu aşkı eşi Charles’de bulamayan Emma kendini başka rüzgarlara teslim eder. Aslında kendi eliyle sonunu hazırladığının farkında değildir.
Her ne kadar aşk kitabı kategorisinde yer alsada kitap kesinlikle aşk kitabı değildi. Yani kitapta bahsedilen aşk; naif, temiz, duru olan bildiğimiz ‘aşk’ değildi.
Ne istediğini, ne aradığını bilemeyen memnuniyetsiz bir kadının kendini arayışını okuyoruz aslında kitapta…
Kitap ‘realizm’ akımının ilk örnekleri arasında yer alıyor. Betimlemeler çoğunlukta olsada akıcı, merak uyandırıcı bir eserdi. Ben severek okudum, herkese tavsiye ediyorum.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Okur Takip Önerileri
Tehlikeli Oyunlar
Alıntı
“Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım,
Zifiriyet Fabrikası
Herkese Merhaba <3
Bugün yeni tanıştığım bir yazar ve “kara mizah” türünde olan kitabıyla geldim.
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
İzmir’de ikamet eden isimsiz baş karakterimiz evli ve iki çocuk babasıdır. Alkol problemi yüzünden ailesine acı çektirdiğini düşündüğü için onları terketme kararı alır.
(Tabi aslında madalyonun iki yüzü
Mezarımdan Yazıyorum
Herkese Merhaba <3
Bugün Latin Amerika edebiyatının önemli eserlerinden biri olan ve hem konusu hemde anlatım biçimiyle dikkat çeken bir kitapla geldim.
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Herkesin yaşıyorken kaleme aldığı hayatını, bizim kahramanımız Bras Cubas mezarından yazmaya karar vermiş ve bu kitabı da etini kemiren ilk kurda ithaf etmiş!
Kulağa çok çılgınca geliyor öyle değil mi? Kesinlikle.
Bu kitapta ne ararsanız var; aşk, ihanet, ahlak, ölüm, siyaset, felsefe… tüm bu konuları mizahi bir anlatım biçimiyle sunmuş okuyucusuna yazar. Ara ara okuruyla karşılıklı sohbet eder gibi nasihatler vermeyi, bazı yerlerde sinirlenip kızmayı bile ihmal etmemiş.
Kimi yerde güldüren, kimi yerde düşündüren ve bolca ironi içeren bu kitabı hem konusu hemde anlatım tarzından dolayı herkese tavsiye edemiyorum ama “farklı bir şeyler arıyorum” diyorsanız bir dakika bile düşünmeyin kesinlikle okuyun derim…
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Cömert Şarap
Herkese Merhaba <3
Uzun zamandır Svevo’nun kalemiyle tanışmak istiyordum sonunda başardım ve “Cömert Şarap” isimli kısacık ama aslında dopdolu eseriyle tanıdım onu <3
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Karısının yeğeninin evliliği için düzenlenen yemeğe ailesiyle birlikte katılan isimsiz anlatıcı, yemekte doktorunun yalnızca tek seferlik vermiş olduğu izinle özgürce yer ve bol bol içer.
Bir süre sonra tabiki şarap şişede durduğu gibi durmaz ve isimsiz anlatıcı masadakilerle tartışmaya başlar.
Svevo düğün yemeği çerçevesinde aslında özgürlük, aile ve sadakat kavramlarını kendine has mizahi diliyle eleştiriyor.
Kitabın sunuş kısmını ve çevirisini gerçekten çok beğendim. Anlaşılır ve akıcı bir kitaptı. Sunuş kısmında Svevo’nun hayatı ve eserleri hakkında bol bol bilgi verilmesi de ayrıca güzeldi.
Bu kitabın Zeno’nun Bilinci’nden izler taşıdığınıda sunuş kısmında görüyoruz mecbur yakın zamanda alıp onu da okuyacağım.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
DANSA DAVET
“Umudunu kaybeden bir halkın hikayesi bu!”
Herkese Merhaba <3
Bugün yeni tanıştığım bir yazar ve konusu itibariyle çok ilginç olan kitabıyla geldim.
Konusundan kısaca bahsedecek olursam;
Açlık, kuraklık ve sefaletin hüküm sürdüğü Strasbourg şehrinde 1518 yılında bir kadın artık besleyemediği minik bebeğini nehire attıktan sonra dans etmeye başlar ve bir dans salgını başlatır.
Devlet yöneticileri duruma el atar ve önemli hekimlerin tavsiyeleri dinlenir fakat bu dans vebasının önüne bir türlü geçilemez. Hergün sayısız insan yemeden, içmeden, uyumadan dans ederek hayatını kaybetmeye devam eder.
Halkın, çocuklarını yemeye kadar varan sefaleti, yönetenlerin çaresizliği, din adamlarının aç gözlülüğü…
Benim için ilginç bir kitap oldu. Özellikle geçmişte gerçekten yaşanmış bir dans salgını olması şaşırtıcı geldi. Yinede konu ve yazarın anlatım tarzından dolayı herkese önerebileceğim bir kitap değil ne yazıkki!
Değişik tarzda okuma yapmak isteyenlere ve “ben mideme güveniyorum” diyenlere tabiki öneriyorum :)
Yazarın “İntihar Dükkanı” adlı diğer kitabınada kesinlikle şans vereceğim.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Algernon’a Çiçekler
Herkese Merhaba <3
Bugün dün bitirdiğim ama etkisinden henüz çıkamadığım çok etkileyici bir kitapla geldim. <3
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Doğuştan düşük IQ sahip Charlie Gordon, bilim insanlarının ‘zeka seviyesi yükseltecek’ deneysel projesinde denek olarak kullanılır. Bu deney daha önce sadece fareler üzerinde denenmiş ve Algernon adında bir farenin zeka seviyesinin arttığı gözlemlenmiştir.
Bir süre sonra Algernon’da bir takım gerilemeler meydana gelir. Peki Algernon’un başına gelenler Charlie’nin de başına gelecek midir?
Kitap Charlie Gordon’un ameliyat öncesi ve sonrası tuttuğu ilerleme raporlarından oluşuyor. Onun hayatının içine girdikçe o duygudan bu duyguya sürükleneceksiniz. Charlie’nin annesi Rose’a ve özellikle profesör Nemur’a da bayağı bir söveceksiniz.
Çok duygusal, çok çarpıcı, çok akıcı bir eserdi kesinlikle herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Dost
Herkese Merhaba <3
Bugün tanıştığım yeni bir yazar, ve ulusal kitap ödülü kazanmış eseriyle geldim.
Kitabın konusuna gelecek olursam;
İsmini bilmediğimiz kadın anlatıcı, çok sevdiği yakın arkadaşının intihar etmesiyle zor bir süreçten geçer.
Adamın ölümünden sonra üçüncü eşi, anlatıcımızı evine çağırır. Ve adamın Danua cinsi yaşlı köpeğine bakamadığını onu sahiplenmesi gerektiğini söyler.
Anlatıcımız ilk başta bunun imkansız olduğunu söylesede Apollo’yu küçük evine getirir. Tabiki bu küçük evde hayvan bakmak yasaktır. Anlatıcımız evsiz kalma pahasına Apollo’dan vazgeçmez.
Bu kitabı Amazon indirimlerinden çok uygun fiyata almıştım. Kapağına, kapağın üzerindeki yazıya bakınca dümdüz insan-köpek ilişkisi okuyacağımı düşünüyordum. Tabiki kadın ve Apollo arasındaki iletişimi de okuyoruz fakat bu kitap bundan daha fazlası.
Edebiyat-yazar camiasına da büyük göndermeler var. Özellikle yazmaya meraklı olan okurlar kesinlikle bir şans vermeli.
İçinde birden çok yazara, kitaba dair alıntılar var. Hatta yakın bir zamanda okumak istediğim Coetzee’nin ‘utanç’ kitabından bayağı spoi yedim tabii bu üzdü.
Uzun lafın kısası edebiyata, yazmaya, hayvanlara ilgisi olan tüm okurlara tavsiye ediyorum.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Vejetaryen
Herkese Merhaba <3
Bugün konu olarak sarsıcı, ürkütücü, rahatsız edici olmasına rağmen çok severek okuduğum bir kitapla geldim.
Sorunlu karakterler beni hep kendine çekmiştir. Yonghe’yle de bu yüzden iyi anlaştık sanırım.
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Yonghe, gördüğü kanlı bir rüya sonucu hayatından et, süt ürünlerini çıkarır ve vejetaryen olmaya karar verir. Bu kararı bir süre sonra evlilik ve aile hayatında sıkıntılara yol açar.
Kitap 3 bölümden oluşuyor;
İlk bölümde yaşananları Yonghe’nin kocasının gözünden, ikinci bölümde eniştesinin gözünden son bölümde ise Yonghe’nin ablasının gözünden okuyoruz.
Yonghe’nin duygu ve düşüncelerini net olarak ondan öğrenemediğimiz için aklımızda hep bir soru işareti kalıyor.
Yonghe’yi anlayabilmek, onunla empati kurabilmek bir hayli zor olduğu için herkese gözü kapalı okuyun diye önerebileceğim bir kitap değil maalesef…
Bir kadının, vejetaryen olmasıyla başlayıp özünü aramaya başlamasındaki ürkütücü, sarsıcı, yürek burkan bu tuhaf yolculuğu okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Herkese Merhaba <3
Bugün Zweig’ın çok etkileyici bir eseriyle geldim <3
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Hikayemiz, pansiyona yakışıklı genç bir Fransız’ın gelmesi ve pansiyondaki herkesi ince davranışlarıyla kendine bağlamasıyla başlar.
Bir süre sonra yakışıklı Fransız işleri sebebiyle otelden bir kaç günlüğüne ayrılmak üzere gider. Onun ayrıldığı günün gecesi her akşamki gibi yürüyüşe çıkan Madam Henriette yürüyüşten dönmez. Herkesi bir telaş alır. Daha sonra kocasını ve iki çocuğunu terkedip yakışıklı Fransız ile kaçtığına dair yazdığı bir mektup bulunur.
Pansiyonda kalanların kimi kadını, kimi kocasını suçlu bulur. Tek ortak nefret ise yakışıklı Fransız’adır.
Anlatıcımız kadını savunan az kişiden biridir. Pansiyonda kalan yaşlı bir hanım olan Mrs. C. ona güvenerek hiç kimseye anlatmadığı başından geçen 24 saatlik bir olayı ona anlatmak ve biraz olsun rahatlamak ister.
Herşeyini kumarda kaybetmiş bir gencin ölüme gittiğini anlayan Mrs. C. onu kurtarmak için gösterdiği çabayı anlatmaya başlar.
Kahvenizi yudumlarken Mrs. C’nin tutkusunda kendinizi kaybedip duygu seline kapılıp gideceksiniz.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,7bin okunma
Bir Kuzey Macerası
Herkese Merhaba <3
Bugün çok sevdiğim bir yazar olan Jack London’la geldim <3
Kitabın konusundan bahsetmem gerekirse;
Aleut Adalarındaki Akatan’da yaşayan bir kabile reisi Naass’ın hikayesini okuyoruz.
Naass, düşman kabile’nin kızı Unga ile evlenerek iki aile arasındaki düşmanlığa son vermek ister. Bunun için Unga’nın kapısına diğer taliplerden daha çok hediye (çeyiz) gönderir. Ve Unga’yla evlenmeye hak kazanır.
Düğün gecesi, denizden gelen sarı saçlı beyaz adam köyü talan edip Unga’yı kaçırır. Naass, bu beyaz adamdan hem intikamını hemde kaçırılan karısı Ugna’yı geri almak için uzun bir maceraya atılır.
Birkaç saatlik kahve keyfi esnasında okuyabileceğiniz kısacık, keyifli bir eser.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Vanya Dayı
Herkese Merhaba <3
Bugün çok sevdiğim yazarlar arasında olan Çehov’un bir oyunuyla geldim. <3
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Vanya dayı, yeğeni Sonya ile sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışır. Elde ettikleri tüm kazancıda bir bilim insanı olan Sonya’nın babası profesör Serebryakov’a yollarlar. Bu yıllarca böyle devam eder.
Bir gün Serebryakov, genç eşi Yelena ile çiftliğe temelli dönüş yapar. Ve herşey tepetaklak olur. Vanya dayı; 40 yılını adadığı eniştesiyle böylece gerçekten tanışır.
Serebryakov’un yalan hayatı, Yelena’nın gençliğinin getirdiği arzular, Sonya’nın karşılıksız aşkı, Vanya’nın hayal kırıklığı…
Gün içinde yapacağınız kahve keyfi esnasında kısa sürede okuyabileceğiniz keyifli bir eser.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
Dünya Ağrısı
Herkese Merhaba <3
Bugün çok sevdiğim bir yazarla geldim <3 Ayfer Tunç benim için artık ne yazarsa yazsın okurum dediğim bir yazar.
Ayfer Tunç’un benim için yeri ayrı olan karakterlerine Aziz Bey, Şebnem ve Osman’dan sonra Dünya Ağrısı’yla iki yeni isim daha eklendi. Medenci Uzay ve Mürşit…
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Hayalleri ve umutları olan Mürşit, babasının rahatsızlanması sonucu kendini hiç istemediği yerde, babasının otelinin başında bulur. Ve istemediği hayatı üstünde bir elbise gibi yıllarca sürükler.
Bir müddet sonra otele müşteri olarak gelen Madenci ve Mürşit arasında bir dostluk kurulur. Bu iki dünya ağrısı çeken ve ne yaparlarsa yapsınlar hayata bir köşesinden dahi “tutunamamış” iki insan birbirlerinin yaralarını görür ağrılarını duyarlar. Ve bu ağrıyı biraz olsun dindirebilmek için birbirlerine hikayelerini anlatırlar.
Mutsuz, umutsuz, tükenmiş karakterleri okumayı sevdiğim için kitap beni yormadı. Yazarla ilk kez tanışacaksanız eğer Aziz Bey Hadisesi veya Kapak kızı üçlemesini önerebilirim.
Dünya Ağrısı yazarın diğer kitaplarının bir tık gerisinde kalmış olsada okunmayı kesinlikle hakeden bir eser.
Uzun lafın kısası;
Soba ve sigara dumanının birbirine karışıp ciğerinizi yaktığı Mürşit’in otelinin lobisine bir uğrayın; Mürşit’i, Uzay’ı, Özgür’ü, emektar Kibar’ı ve birbirinden farklı hikayeleri olan otel müşterilerini bir tanıyın derim
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
