“Bu ne biçim dünya yahu? Millet aya çıkıyor ve dünyanın çevresinde lamba görmüş tatarcık misali fırıl fırıl dönüyor, ama yeryüzünde artık kanuna ve nizama aldıran yok.”
“Şu meşhur eski deyişi biliyor musun? ‘Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar.’ Çoğu insan hep yanlış anlıyor. Bu, erkeğin parası bittiğinde kadının ondan ayrıldığı anlamına gelmez. Şu demek: Bir adamın parası bittiğinde...kalbini kaybeder, değersizdir. O kadar zayıflar ki gülemez bile, garip bir aşağılık kompleksine kapılır, çaresiz kalır ve kadını kendinden uzaklaştıran o adam olur. Bu noktada yarı delirir ve uzaklaşana kadar itmeye, itmeye ve itmeye başlar. Üzücü, değil mi? Ne yazık ki bu duyguyu çok iyi biliyorum.”
Serinin bu kitabında da Arsen Lüpenin bir başka düşmanı ile mücadelesini okuduk. Güzel bir şekilde başladı ve yine o şekilde devam etti. Arsen'in üstün zekası yazar tarafından çok güzel bir şekilde aktarılmış. Ama serinin diğer iki kitabının aksine son 50 sayfada hızlandırılmış bir anlatım vardı. Sanki yazar kitabı bitirmek için acele etmiş gibiydi. Kitabı bitirdiğimde biraz kavramaya çalıştım çünkü beni biraz hâyal kırıklığına uğrattı gibi oldu. Güzel bir zevkle başlamıştım keşke bitirirkende aynı zevkle bitirseydim. Neyse güzel kitaptı yine de. Yılı Arsen Lüpenle kapatmakta güzel hissettiriyor.