Okunmayı bekliyordu masadaki kitaplar,okunmak istiyorlardı belki de. Rastgele sırayla dizilmişlerdi masanın üzerine. Hangisine sıra geleceği belli değildi. Belki de hiçbirine gelmeyecekti.Yeni kitaplar kondukça masaya solardı yaprakları. Kitaplar için bir hapishaneye düşmek gibiydi okunmadan beklemek. Belki de o yüzden her yeni kitap geldiğinde bu hapishaneye üzülürdü kitaplar hep bir yandan okunmama korkusuyla.
Belki de ta en baştan görmüştü sonunu Martin. Tabloyu çok sevmişti çünkü kendi hayatını yansıtan izler vardı. Gittiği lüks ev ise çok yabancı gelmişti ona zaten. Bu tür yerlerde yaşayamazdı da. Tabloya bakınca olmak istediği yerin orası olduğu geçti kalbinden. İster geminin güvertesi ister denizin dibi.
Sanki ölmemiş de tüm o denizin kokusuyla ve taptaze bir bilinçle geri dönmüştü Martin. Ve her kim bu kitaba başlarsa her defasında geri dönecek ve hayatın anlamını sorgulayanlara cevap niteliğindeki hikayesini anlatacaktı defalarca...
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,5bin okunma
Ölümünden az önce bir hikaye taslağı kaleme almıştı, şuydu konu: Annesi "salgı salamaz ol" diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider. Hidayet 'in hayat hikayesi miydi bu?