Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Anna Karenina
Anna Karenina
@AnnaKarenina1
28 Temmuz
134 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Akıcı ve anlaşılır bir dil kullanarak yazılmış olmasının yanı sıra içeriği ve araştırma verilerinin zengin olması göze çarpan ilk unsurlardan biri. Güzel yazılmış ve okunaklı bir dil. Bu kitabı yazmış olduğu için İlhami Durmuş'a teşekkürlerimi sunuyorum ve tarihe ilgisi olan her okuyucu arkadaşıma gönülden gelen bir içtenlikle, altını çizerek tavsiye ediyorum. Böylesine şahane bir kitabı okuduğum içinse kendimi tebrik ediyorum.
Türk ve Dünya tarihini okuyup öğrenmeye bir yerlerden başlamak istiyorum fakat hangi kaynakla başlamam gerektiğini bilmiyorum ve zamanım kısıtlı diyorsanız bu kitap tam da size göre. Geçmişe ışık tutan bir el kitabı. Alın ve kitaplığınızın baş köşesine koyun.
Tarih; okuyana kendi gözünün görme derecesine göre yol gösteren bir kılavuzdur. J. J. Rousseau
Orhan Azizoğlu çevirisini hiç beğenmedim çünkü okurken bakıyorum Türk Klasiğimi acaba diye ama hayır, isteseydim Türk edebiyatından okurdum. Günümüzde kullanılmayan eski sözcüklerle yapılmış çeviri. Tolstoy, Dostoyevski ya da Stendhal okurken görmediğim sözcüklerle karşı karşıyayım. Şaşırıyorum çünkü elle tutulabilecek edebi özellikleri içinde barındıran aman aman bir konusuda yok kitabın.
Yazım Hataları: rüzgârıyle, iştiha, âbi, tabiî, pastım, ayağiyle, apulet, kıravat, elörmesi, yalpalıya, kafalariyle, reddedemiyeceğim, cesurâne, sallıyarak, unutmıyalım...
Uzayıp gidiyor liste böyle böyle. Türkçe öğretmeni veya bilirkişi değilim ama iki gözüm var ve bunları görmememin olanağı sıfır. Çok düzgün Türkçe konuşup telaffuz ediyorum da demiyorum ama gelgelelim kitap okuyarak daha iyi bir Türkçe öğrenmek ve konuşmak istiyorum.
Severek başlayacağımı düşündüm ama sırf çeviri yüzünden bir türlü tat alamadan devam ettim. Yine de iyi bir kaç cümle kuracak olursam bu yazarla ilgili olur. O cümlelerde; olay örgüsü sabit bir konu üzerinde takılı kalmamış ve karakterlerin her an hareket halinde yerlerinde duramıyor olması John Steinbeck'in alışılmışın dışında bir cümle kurma yeteneği olduğunu ve güçlü bir kaleme sahip olduğu gibi güçlü de bir gözlemci olduğunu gösterir. Kısacası John Steinbeck üzerinde çokca kafa yorulmuş bir esere imza atmış ama çevirinin başarısızlığı yüzünden elden ele hakettiği derecede dolaşmamış diyebilirim ve dedim. Üzgünüm.
Stefan Zweig mi ? Kelimenin tam anlamıyla o bir betimleme üstadı. Uzun cümleler kurabilen yazarlara bayılıyorum, yazdıklarını okutabilen ve edebi zevki iliklerime kadar hissettirebilen. Eğer sizde benim gibi betimleme ve uzun cümleler okumaktan hoşlanıyorsanız bir oturuşta okuyup bitirebileceginiz bir kitap diyebilirim Kızıl için. Bir kitap mı dedim, çok pardon. Üstelik 54 sayfa. İnanılmaz. Kendi başına en az iki kitabı karşılayacak bir eser.
Kitapta şöyle bir cümle geçer; "Anlatışında çok canlı bir samimiyet,biraz yüksek sesli bir keyif ve bilinçli,kibirli sayılabilecek bir deneyimkilik vardı."
...
On sekiz yaşındaki bir gencin akranlarından küçük gösterdiği,sigara ve alkol kullanmadığı gerekçesiyle "çocuk" diye hitap edilerek ötelendiği bir girişle karşı karşıya kalıyoruz ilk etapta. Gençliğini yaşamak isteyen Berger'in içinde bulunduğu durum, oraya toplum tarafından itildiği yalnızlık göz alıcı bir şekilde işleniyor her paragrafta ve en sonunda karakterimiz boşluğa düştüğü anda hikaye sonun başlangıcına bağlanıyor.
Kişisel gelişim açısından herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Okur Takip Önerileri
Devam edemeyeceğim daha fazla. Okuduğum ilk distopya kitabı olsun istedim fakat olacak gibi değil, zaman geçiyor ve doğal olarak verimli geçmiyor, çünkü kitap akmıyor ve beni fazlasıyla yoruyor.
Konusu itibariyle yaratıcı olması o kitabı okumam gerektiğine beni ikna edemez, sizleri de etmemeli. Yarıda bırakmış olmam ise tamamen kendi kişisel sorunum. Okumak için okunmamali hiç bir kitap ve okumaya başlamadan önce küçük bir araştırma yapılmalı. Benimde yarıda bıraktığım son kitap olsun bu.
Jack London, bilmiyorum neden bu kadar aşığım kalemine,o güzel yorumlarına. Okurken bitmesin istedim, bittiğinde üzüldüm. Ne kadar hissettirilebilirse sevgi o kadar hissettim, oysa ki sadece bir kalemin bir kağıda yazdıklarını okuyordum fakat o cümleleri kuran sendin ve benim de beğenmemem mümkün değildi.
Demir Ökce kitabında anlattığın kapitalist dünyadaki faşistler mi daha vahşi yoksa Beyaz Diş mi vahşi doğanın ayrılmaz bir parçası olan?
Ilkokuldayken okunması gereken bir kitap olduğuna inanmiyorum, öyleysede tek bir açıdan doğrudur, o da; "çocuklara hayvan sevgisini iş işten geçmeden aşılamak."
Her yaştan, her kesimden ve herkesin mutlaka okuması gereken, kitaplıkların olmazsa olmazıdır Beyaz Diş, aksini iddia eden gidip Sümeyye Koç ya da Levent falan okusun.
