Ne kötü bir his unutulmak ve belki de anımsanmak için bağırmak. Bağırmak yerine ölmek evladır belki de… Osman’ın avucundan kurtulup düşmek daha iyi olabilir belki de… Bilemedim.
Hayatın gökten akışını,
Penceresi önünde yağmur gibi seyr'edenlere...
Bazı sağanak bazı aheste,
Pervazına düşen her damlayı ayırmadan ikram bilenlere...
Hayal edenlere!
Gerçeklerin devranında,
Gözlerini kapatıp,
Bir türkü miktarınca âlem değiştirenlere...
Garip bir yalnızlık ile öylece oturmuş
içinden iç çekenlere...
Hep size bu yangınlarım... Hep size!
Çıplak bir kahkahanın ortasına türkülerim düşmesin ne olur.
Asil bir hüzün içinizde gizlice gezerken,
Geleyim.
Açın pencerenizi bana, Yağıyorum...
Buradan uzak bahçeye,
Kimsenin bilmediği bir yeşile, içimde dönen el değmemiş hayale, Tutun düş’üyorum...
Murat Mutmain, inanmış demek. Umarım son söyledikleriniz sadece burada kalan edebi yelpazeden gelen hafif aforizma esintisidir. Umarım bu sözlerinize inanarak devam etmezsiniz. Yoksa içinde bulunduğunuz hüsran sadece sizin eseriniz olur.