Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Ardıç Ağacı
Ardıç Ağacı
@Ardicagaci
İstanbul
İstanbul
51 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Merhabalar. Rezonans Kanunu kitabı için son dönemin en popüler alanı olan Kişisel Gelişim türü içinde çok okunanlardan biri denilebilir.Yada okunmaya değer! Malumunuz Kişisel Gelişim kitapları yada konusu Kuantum Fizik ile farklı bir tarz kazanmaya başladı. Kuantum Fizik ile birlikte zaman,mekan,madde gibi temel kavramlarda dramatik bir anlayış değişikliği yaşandı ki bu da insanın kendisi,duygu ve düşünce dünyası bağlamında radikal değişikliklere sebebiyet verdi. Örneğin düşüncelerin ve duyguların maddeyi dönüştürebildiği dolayısıyla 'kaderinizin,geleceğinizin' elinizde olduğu noktasında çokça şey yazılıp çizilmeye başlandı. İşte Rezonans Kanunu 'madde dahil her şey titreşimler bütünüdür dolayısıyla doğru titreşimi,frekansı yakalarsanız geleceğinizi şekillendirebilirsiniz' bağlamında yazılmış bir çırpıda okunabilecek ve bu alanda hiç bir şey okumadıysanız size bir başlangıç olabilecek bir kitap. 'Olumlama' her şey demek olmasa da önemli. Selamlar
George Orwell’ın ilk kez 1949 yılında yayınlanan 1984 adlı kitabında çizilen gelecek dünyası şu şekildedir: Totaliter ve baskıcı bir rejimin hüküm sürdüğü bir ülkede insanların düşünmesinin, okumasının, sevmesinin, aşık olmasının, hayattan zevk almasının kısacası insan olmanın yasaklandığı ve bunun devlet tarafından sürekli denetim ve ölüm tehditli bir sistemle sürdürüldüğü bir dünyadır yazarın tasviri. Düşünen insan, akleden insan korkunç bir şeydir, ana karakterin proleterlerden yola çıkarak hayal ettiği insan kavramından daha farklı bir insan yaratma eğilimindedir rejim ve parti. Kitapta gerçeklerin ve tarihin sürekli değiştirilmesi, kitap okumanın, ki okunan kitaplar bile partiye uygun hale getirilmişti, kısacası insanları düşünmeye itecek her şeyin tehlikeli ve yasak olduğu bu yerde Winston adındaki sıradan birinin sistemi sorgulaması ve bunu yaparken yaşadıkları gözler önüne serilmektedir. Bazı eleştirel kuramcılar güvenliğin özgürleşmek olduğunu vurgulamıştır. Okyanusya’da ise düşünmüyor ve partinin her şeyine koşulsuz itaat halindeyseniz güvendesinizdir. Size bahşedilmiş olan özgürlük her an devlet tehdidi oluşturabilir, partinin güvenliğini tehlikeye atabilirsiniz sebebiyle daima izlendiğiniz,Büyük Birader’in gözlerinin sizin üzerinizde olduğu bir özgürlüktür. Kendi halkı olan proleterleri bombalayan, insani ve toplumsal güvenlik olgusunun bulunmadığı bu dünyada mühim olan sadece devletin daha doğrusu partinin bekasıdır. Konusu itibariyle neredeyse evrensel olan 1984 tüm çağlara ve ülkelere hitap eden bir özelliği var.Mutlaka okunmalı!
Kitap,kendi alanında önemli bir yeri hak ediyor diyerek başlayayım.Zira Parapsikoloji ile alakalı konuları inceleyen bir çok kitap piyasada var olsa da Parapsikoloji tarihini ve tarihi süreçte öne çıkan bazı isim ve müşahhas olayları incelemesi bakımından çok bulunamayan türden önemli ve hatta başucu olacak kitaplardan biri.Bunun yanı sıra malumunuz ki spiritüel konularla ilgili kitaplarda yazarın madde ve manaya bakış açısı,'Tanrı'ya olan imanı' yada tam tersi, kitabı bilimsellikten uzak bir yere konumlandırabiliyor ki yazar bu konuda da dikkate değer objektif bir duruş sergiliyor.Dolayısıyla ister 'Maddeden önce mana vardı.Ruh da var psikolojinin ötesinde başka bir şeyler de var' diyenlerden olun, ister 'Mana ve mana alemi yok,ruh yok,cin yok,psikoloji var ama parapsikoloji yok' diyenlerden olun rahatlıkla bu kitabı okuyabilirsiniz...'Psikolojinin bile önüne parayı koymuşlar kardeşim' espirisi yapmamak için kendimi zor tutuyor, selamlarımı sunuyorum! Sağlıcakla...
Okur Takip Önerileri
Uzun bir aradan sonra yeniden merhabalar! Size bugün anlatmak istediğim kitap sadece meraklılarına hitap ediyor.O nedenle bu inceleme yazısından sonra bu kitabı çok az kişi okuma programına ekleyecek.Başlıyoruz ;
Kitabımız dünyanın en kadim plan ve siyasi/dini hedefini konu alıyor.Haddizatında bu plan, 3 dinin de dünyanın sonu ile öngörüler ve işaretlerinin kesişim kümesi içinde.Arz-ı Mev'ud'dan bahsediyorum. 'Ya kardeşim bıkmadınız bu komplolardan' denildiğini duyar gibiyim ama yazar Kur'an ve Risale-i Nurlar ile sıkı ilişkisi nedeniyle meseleyi 'komplolardan' kurtarıp tarihi-siyasi ve daha ötesinde Kur'ani işaretlere dayandırmış.İsra suresinin ilk ayetlerini 'işari' anlamda inceleyen yazar kendilerini Tanrı'nın halkı olarak seçkin gören Siyonist odağın Allah'ın tokadını yiyeceğini işaret ediyor. 'E bu zaten bizzat ayette söylüyor' diyorsanız bu kitap dikkatinizi çeksin. 'Kitabın ve yazarın hiç eksik yanı yok mu?' diyecek olursanız bendeniz bir kaç hususta farklı görüş taşıyorum.Fakat tali konuları kenara bıraksak da bence de fazla sürmez çarşı karışır! Saygılar
Kitabın adından anlaşıldığı üzere hikmet ehli delilerin söz ve tavırları kitaplaştırılmış.Özellikle bazıları 'Bu cümleyi bir deli kurmuşsa akıllı hangimiz?' diyeceğiniz türden. Zaten deli olmadan veli olunmuyor...Olay,hadise ve etrafınıza farklı bir bakış açısı katacak bu kitabı okuyun derim
Edgar Allan Poe ile ilk tanışmamız üniversite yıllarında olmuş daha sonra muvakkaten ayrılmıştık.Kendisiyle tekrarda yolumuzun kesişmesi bir gerilim filminde olmuş,filmin,yazarın bir kitabından ilham alınarak senarize edildiğini öğrenince kendisine karşı 'Bu elemanı okusam sanırım iyi olacak' şeklinde bir duygu beslemiştim...Kuyu ve Sarkaç adlı bu kitabı da kısa hikayelerden oluşan bir kitap.Kitabı okurken kitaba, 'beyaz perdede bir gerilim filmi izliyorum' şeklinde bakmaktan kendimi alamadım.Ki zaten hikayelerinin çoğu da bu minvaldedir.Eğer bu tarzı,'hafiften bulmaca da çözmüş olurum' gibi bir şeyi arzu ediyorsanız okumanızı tavsiye ederim.Bir de bu kitabı okuduktan sonra 'Kuzgun' filmini seyretmeyi...
Güneş Ülkesi kendi alanında söz sahibi bir kitap olarak nitelendirilmekte.Thomas Moore'un Ütopya'sından sonra 'Ütopik' bir dünyayı tarif ve idealize eden en önemli ikinci kitap dense yeridir.Bu ütopik dünyayı anlamak için yazarın hayatına bakmak da elzem sayılabilir.Çünkü böyle bir konuda bugün bile hala başucu sayılabilecek bir vasfa sahip böyle bir kitabın neşet ettiği duygu ve düşünce dünyasını incelemekte muhakkak fayda var.Şahsen okurken iki şey dikkatimi çekti ; 1 Yazarın çok çileli hapishane,tecrid,işkence sürecinden geçmiş olması (Ki örneğin Dostoyevski gibi hemen hemen dev isimlerin hepsi hep fırtınalı bir ortam/süreç içinde ortaya çıkmış.Kuş tüyü yatağında adaçayı içerken tarihe geçmek diye bir şey yok) 2 Güneş Ülkesi Kominist düşünce dünyasına ciddi derecede etki etmiş
Zülkarneyn kelimesi 2 farklı anlama gelir ; 1.İki boynuz sahibi 2.İki zaman sahibi...Birincisi itibariyle Hz.Zülkarneyn'in, başında Oğuz Kağan'ın çift uzantılı miğferi şeklinde bir miğfer takan tarihi bir şahsiyet olduğu -en çok Oğuz Kağan ve İskender üzerinde durulur ki ikisi de pek isabetli değildir- ikincisi itibariyle de geçmiş devirlerde yaşamış hikmet sahibi bir komutan/devlet adamı olmasının yanısıra ahirzamanda da misyonunun tekrarlanacağı şeklinde yorumlar mevcuttur. 'Uzaya çıktığı nerden çıktı?' diye düşünülüyorsa bu ilgili ayetlerin Arapça grameri çerçevesinde işari olarak mevcuttur...Kitap bu iki noktayı özellikle de ikincisini mantıklı izahlarla açıklamakta...'Bunların aslı astarı yok kardeşim' diye düşünseniz dahi okumayı -kendi içerisindeki tutarlılığı ele aldığınızda- hak eden bir kitap diye düşünmekteyim.Yok bu konulara ilgi duyuyorsanız zaten gayet seveceğinize şüphem yoktur.
Yüzbaşının Kızı için acizane şunu söyleyebilirim ; Eğer yabancı klasikleri okuma alışkanlığını henüz edinmemiş iseniz,özellikle de Budala gibi klasiklerde çokça var olan uzun betimleyici cümleler sizin için itici geliyor ise Yüzbaşının Kızı gibi bir kitapla 'ısınma turuna' çıkmak gayet makuldür.Aksi taktirde zihninde 3 cümleyi bir araya getirmekten zorlanan,hayatı facebookta milleti dürtmekten ibaret olan biri için klasik kitapların dünyasına adım atmak kolay olsa da devamını getirmek zordur.
Yazar için 'konunun uzmanı' derler ilk olarak bunu ifade edeyim...Bu kitap üzerine inceleme yapıp siteye eklediğimi gören arkadaşların 'Başka kitap kalmadı mı okuyacak' şeklinde tepki vermeleri mümkün.Fakat malumunuz kainat sadece insanoğlu ile dolu olmadığı gibi ki kitap dünyası da sadece Sebahatin Ali,Stefan Zweig ile dolu değil. Bu tür mevzulara karşı ilginiz varsa -ki Muhyiddin Arabi Hazretleri ''Ben cin alemine girip çıktım siz oraya girmeye çalışmayın'' der- başucu olarak nitelendirilebilecek bir kitap.Konuyu bir çok açıdan irdelediği için etraflıca bilgi sahibi olabilirsiniz.Gerçi cinler hakkındaki hakiki bilgiyi bir gece lavaboya doğru giderken karanlık koridorunuzun ortasında duran küçük boylu çirkin bir varlık gördükten sonra edinebiliyorsunuz.Bunun bir adım ötesi daha var ki o tür bilgiyi edinseniz de buraya inceleme yazmaya fırsatınız pek kalmıyor...Kısacası kitabı meraklılarına tavsiye ederim
Aynı yazarın Halifenin Rüyası adlı kitabını okumuştum.Eğer Rüya hakkında etraflıca bir merak sahibi iseniz şiddetle tavsiye ederim.Yazarın kendisi -okuyanlar vakıftır- ezoterik meselelerle birlikte tasavvufa ilgi duyan ve bu konuda ciddi alkış hak eden araştırmacı bir kişiliğe sahip. Sayıların Gizemi kitabı da aynı konuya vurgu yapmakta...Sayıların, kadim medeniyetlerin ezoterik uygulamalarından günlük hayatın pratiğine kadar girmiş her alanına kadar gizemli tarafına mercek tutmuş. Şahsen bu meselenin popüler kültüre kurban verilemeyecek kadar hakikate,meselelerin bamtelini ıskalayacak kadar da magazine sahip olduğunu düşünmekteyim...Yazarı okumak için ezoterik-batıni meselelere az da olsa vakıf olmak gereklidir.Acizane bu konuda çok şey okudum desem gurur saymayın.Merak edilen meseleler için kapımız açıktır :)
Satranç'ı diğer bir çok kitaptan farklı kılan ne biliyor musunuz? İnsanın içine döndüğünde keşfettiği dünya insanın insan içine çıktığında keşfettiği dünyadan sayısız kere büyüktür... Ve bunu her akıl kaldırmıyor işte! Yalnızlık... Kömürü elmasa döndüren azabın adı...
Okuduğum ilk Kemal Tahir kitabı. İlk dikkatimi çeken kullandığı dil ve betimlemelerinin doğallığı... Türk insanının okurken mutlaka kendine ait bir şeyler bulabileceği bir roman ve yazar.
