Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aristokrat

Aristokrat
@Aristokrat
"Yaşayışınıza öyle düzen vermelisiniz ki, kendini kurtarmak ümidi yok olmasın!"
248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Geleneksel bir baba, ailesine hiçbir şey anlatmayan her şeyi kendine saklayan! Ama onlara kendince değer veren biri de. "Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır" Öyle değiller mi gerçekten? 'Seni uzaktan sevmek sevgilerin en güzeli' şiiri belki de babalara yazılmalıydı. Sevgimizi utangaçça, gizli yollarla göstermeye çalıştığımız tek aile üyesidir adeta! Elimize peçetemizi alalım ve bir oğulun, babası ne derse sebebini sormadan 'peki' dediği, unutulmuş bir saygıyı ve değeri hatırlatan, bu sıcacık, içimizden romanı okuyalım.
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
Reklam
365 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Orijinal bir kurgu. Kafka kadar karamsar. Bana ara ara Stefan Zweig'i çağrıştırdı. Tabi daha modern zamana uyarlanmış hali gibi. Okurken anlık depresyona soksa da gayet okunası, güzel bir kitaptı. Ayrıca daha fazla okunma oranına sahip olmayı hak ediyor. Konusuna kısaca değinmek gerekirse; Bir yayın şirketi, eğlence sektörünün kötüye gittiğini, artık sanata dayanan gerçek şeyler yerine, insanların önlerinde ne varsa, onu kabul ederek kalitesiz şeyleri popüler yaptığını esefle görür. Bunun üzerine eğlence sektörünün ve sanatın birbirine yaklaşması gerektiğini düşünür. Ve gerçek sanatın ancak gerçek acıya dayandığı tezine uyarak, bir takım çocukların hayatını manipüle etmeye çalışıp acı çekmesine böylece gerçek sanatın doğacağı savına inanır. Bu çerçevede de sanata yetenekleri olan dahi çocuklardan oluşmuş bir okul açmaya karar verir. Vincent Spinetti'de burada devreye girer. Çünkü bir şeyler üretip yazmada tam bir dahidir. Ayrıcada melankolik halleriyle, ailevi sorunlarıyla ve hastalıklı haliyle tam da şirketin istediği, acı çekmeye uygun bir adaydır. Vincent Akademiye kabul edilir. Onu manipüle edecek bir de menajer atanarak yeni kariyerine başlar...
Vincent Spinetti'nin Tuhaf Kariyeri
Vincent Spinetti'nin Tuhaf KariyeriJoey Goebel · İthaki Yayınları · 201157 okunma
270 syf.
7/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Yazarı Stephen King olunca haliyle beklentiniz de yükseliyor ve biraz dumura uğruyorsunuz. O yüzden okumak isteyenler kendinizi şimdiden hazırlayın! Benim gibi bir anda kitabı bitire bileceğinize inanıp da kendinizi kandırmayın! Kitabımız Yüzüklerin Efendisi gibi bir yolculuk hikayesi. Burada da bir kulemiz mevcut. Ama Sauro'nun kulesi değil, kitabın isminden de anlaşılacağı üzere Kara Kule. Ve oraya ulaşma sevdası. Yalnız sayılabilecek bir yolculuk ve alınması gereken zor kararlar! Başlardaki o alışma safhasını geçebilirseniz hem kitabın diline aşina olmaya başlıyorsunuz hem de kitap arada temposunu artırarak ilerliyor.
Silahşor
SilahşorStephen King · Altın Kitaplar · 20172,509 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
330 syf.
8/10 puan verdi
Zülfü Livaneli'nin okuduğum ilk kitabı. Gayet güzel ve akıcıydı. Yazarın kalemi sizi hemen kitabın içine çekiyor ve heyecanla sonuna kadar okumanızı sağlıyor. Baş kahramanımız da çok kendine özgü, gerçekçi kurgulanmış. Sanki kitap kahramanı değil de bir tanıdık ya da içimizden biriymişcesine özümsüyorsunuz onu. Veyahut da gazeteci kızımızın yerine koyuveriyorsunuz kendinizi. Binbir Gece Masalları'nın içine Agatha Christie kaçmış hali diyebiliriz belki de. En iyisi siz okuyun öyle konuşalım spoiler yemeyin!
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105,2bin okunma
500 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir kere kitapta mükemmel, romantik bir aşk bulacağınızı sanıyorsanız çok yanılırsınız. Çünkü bulacağınız tek şey huzur bozan insanlar ve gerisinde getirdiği şeyler olacaktır. Aşk, nefret, intikam... Ki intikam ve nefret zaten kitabın ana konusu. Aşksa bunlara yolan açan aracı oluyor. Heathcliff yaratılıştan mı yoksa yaşadığı olaylardan ötürü mü kötü bilemiyorum ama gerçekten de gözünü intikam hırsı bürümüş bir adam. Yazarın böyle acımasız nefret dolu bir karaktere bile öldükten sonra huzur buldurtması çok tuhaf bir durum. Ama belki de kitabı ve bu kötü aşık karakteri ancak şu beyit bu kadar güzel özetleyebilir; Ne kendi etti rahat, ne âlem buldu huzur, Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli kubur (mezardaki ölüler).
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Martı Yayınları · 201242,1bin okunma
Reklam
576 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bir kadın karakter düşünün! Her şeyi ile sizi büyüleyen, her yaptığını düşünüp taşınarak yapan, hem kendine hem de dış etkenlere elinden geldiğince karşı koyma gücü bulan, yalnız, kimsesiz. Yalnızsınız, sığınacak kimseniz, derdinizi anlatacak, sizi anlayacak kimseniz yok ve bir de görünüşünüz ve kişiliğiniz yüzünden size ön yargı ile yaklaşıldığını, eleştirildiğinizi, kimsenin sizi beğenmediğini düşünün! Nasıl yaşardınız, ne yapardınız? Jane Eyre, bir kitaptan daha fazlası. Eşi benzeri bulunmayan gerçek bir karakter. Onun gibi kişiliği daha başka yerde bulunmayan iki karakter daha var ki; Mr. Rochester ve St. John! Bir kitapta ki benzersiz üç karakter! Üçü de birbirinden müthiş tasvir ediliyor hayalinize. Mr. Rochester ve Jane Eyre kadar birbirini tamamlayan iki eş daha okumadım. Jane Eyre'ın belki buruk ama tebessüm ettiren, düşündüren, hırslandıran hikayesi...
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Martı Yayınları · 201331,2bin okunma
·
Puan vermedi
Yayınevi kitabı okumamış sanırım. Kapağının ve konusunun alakası yok. Kitap Victoria döneminde geçiyor. Elizabeth Gaskell'in Kuzey ve Güney kitabını da okumuştum ve favorilerimin arasında yerini almıştı. BBC'nin yaptığı dizisini izledim ve kitabı da en kısa zamanda bulur bulmaz okumak istiyorum.
Eşler ve Kızlar
Eşler ve KızlarElizabeth Gaskell · Altın Bilek · 20068 okunma
464 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Kaçırılan bir kız, onun kaçırıldıktan sonraki ve bulunduktan sonraki durumu... Gayet akıcı bir dille yazılmış olmasına rağmen kitabın kapak tasarımı ve ismi size bir takım ipuçlar veriyor ne yazık ki! O yüzden ne olacak diye meraklanmadım ama meraklanmadığım halde bile sürüklenerek okudum. Çok bir şey beklemezseniz hoşunuza gidecek bir kitap olabilir. Bir okur Lucy Christopher'ın "Keşke senden nefret edebilseydim" kitabına benzetmiş. Benim de okurken sık sık aklıma geldi. Kitabın sonundaysa, zorba ebeveynlere bir öğüt mü, yoksa itaatsiz evlatlara bir ceza mı olup olmadığına karar vermekte okuyucuların yargısına kalıyor.
İyi Kız
İyi KızMary Kubica · Martı Yayınları · 20161,608 okunma
584 syf.
6/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitabı görür görmez kapağına ve özellikle ismine vuruldum. Beğeneceğime çok emindim. Ama belki beklentim fazla olduğundan sayfalar geçtikçe -üzülerek söylüyorum ki- sıkılmaya başladım. Niye bir şey olmuyor niye bir türlü içine çekilemiyorum dedim kaç defa. Merak uyandırmıyordu, gizem yoktu, karakterler ilgi çekici değildi ve en önemlisi -sanırım benim için- yavaş ilerliyordu. Son yüz sayfa da heyecan artmış olsa da devam kitabını okumayı düşünmüyorum.
Locke Lamora'nın Yalanları
Locke Lamora'nın YalanlarıScott Lynch · İthaki Yayınları · 20201,139 okunma
100 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
'Ölüm' söylerken ne kadar da kolay öyle değil mi? Oysa aslında ne kadar korkunç bir düşünce olduğunu o raddeye gelmeden bilemiyoruz. Ama düşünün, en ufak bir hastalık bile geçirdiğinizde nasılda korktuğunuzu, nasılsa elinizin ayağınızın birbirine girdiğini! Yarım kalan işler, tasarlanan gelecekler... İşte, Tolstoy' da bizim karşımıza böyle bir karakter çıkarıyor. Yaşarken ölümü hiç düşünmeyen, ölüm başkasına geldiğinde kendine gelmediği için şükreden biri. Ve ölüm ona çok trajik bir sebeple geldiğinde, yaşamının aslında nasıl da boş geçtiğini anlıyor. Anlıyor ama artık geride kalanlara ah etmek bir işe yarar mı? Aslında neredeyse hepimizin yaşayacaklarının bir başka versiyonu olabilir. Sadece bazılarımızın yanında sevdikleri olacak, elini tutan ve onu çekecek biri, bazılarımızınsa İvan İlyiç' in Ölümü gibi... Son olarak 'Olacak olanı olmadan olmuş bilin ' ölüm için söylenmiş en çarpıcı söz değilse, 'Ölüm' en çapıcı söz değil midir?
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,1bin okunma
Reklam
400 syf.
5/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Çok değil bir yıl önce bu seriyi elime aldığımda çok beğenmiştim. Ama şimdi bir yıl sonra sonuncu kitabı okurken ben bu işe yaramaz kitabı neden bu kadar sevmiştim demeden duramıyorum. Çeviriden mi yoksa yazar son kitapta mı batırdı da kötü? Ya da artık ben değiştim? Hangisi bilmiyorum ama o kadar sıkıcı, banel, saçma ve tekrarlardan oluşmuştu ki kendime, yazara, karakterlere kızmadan edemedim. Biraz aceleye gelmiş, zorla yazılmış gibiydi. Hatta her şey zorakiydi sanki. Adam okuyucunun gözünde zorla kötüleştirilmiş, Warner'aysa tam yüz sayfa kendini açıklatma ihtiyacı hissettirilmiş. Okuyacak olanlara, merak edenlere söylüyorum, ilk yüz sayfa içinde kendilerini şunlara hazırlasınlar; Juliette uyanıyor, ağlıyor, kızıyor, ağlıyor; Warner onu sakinleştiriyor, yanlış anlamaları düzeltiyor, ne kadar iyi, mükemmel olduğunu anlatıyor ve sonra yüzüncü sayfadasınız! Keşke gerçekçi görünmesi adına, yanlış anlaşılmalar kendiliğinden ortaya çıksaydı da Warner'ın açıklamaları bu kadar kasıntı durmasaydı. Son olarak kitabı beğenmediğimi söylememe gerek yoktur herhalde...
Beni Yakma
Beni YakmaTahereh Mafi · DEX Yayınları · 2015712 okunma
325 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Sophie Kinsella'nın bu sefer ergen çocuklarına ithaf ettiği çiklit türündeki bu roman çok sıcak... Kitabın baş kahramanı on dört yaşındaki Audreyimiz okulda yaşadığı olaylar neticesinde sosyal anksiyete bozukluğu yaşıyor. Bu yüzden de evde bile kimseyle göz teması kurmamak için güneş gözlüğü takıyor. Abisinin oyun takıntısı sayesinde Linus’la tanışıyor ve hikayemizde hiç tanımadığı bu çocuğun yardımlarıyla kendine gelmesini anlatıyor. Tabi ki on dört yaşındaki birinin aşık olmasının ne derece sağlıklı olduğunu düşünmezsek gayet tatlı bir roman.
Audrey'yi Bulmak
Audrey'yi BulmakSophie Kinsella · Artemis Yayınları · 2015501 okunma
496 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
İnanamayacaksınız belki ama -çünkü ben bile kendime inanamıyorum- sevgili Yüzüklerin Efendisi kitabım tam beş senedir bende ve ne zaman elime alıp okumaya çalışsam hep bir engelle karşılaşıyordum. Sonunda tüm engelleri aşıp okudum. Biraz geç oldu ama geç olsun da güç olmasın demi. Ama şu anda tek dileğim serinin ikinci kitabını okumamın da bir beş sene sonra olmaması.... Evet gelelim kitap yorumuma; İlk sayfalar biraz yavaş ve yorucu geçti. Ama filminde geçmeyen birkaç bilgi öğrenmedim değil! Mesela Frodo'yu daha yüzük eline geçer geçmez yolculuğa çıkacak gencecik bir delikanlı sanıyordum ama meğersem bizim Frodo elli yaşındaymış -gerçi hobbitlere göre gene gencecik sayılıyor- ve yüzük eline geçtikten yirmi sene sonra falan yola koyuluyor. Hepimizin bildiği bir hikaye -nereden biliyoruz tabi ki filminden- yüzük aslında kötüdür. Dünya ikiye ayrılmıştır. İyilik ve kötülük. Ying ve yang ...falan filan. Tarafını seç! Güç içinde.. dur yaw olay Star Wars'a doğru gidiyor sanki. Neyse efendim filmi elbetteki daha görkemliydi çünkü muazzam görsellerle süslüydü. Yalnız insan gerek filmi gerekse kitabında Tolkien'in nasıl bir hayal gücüne sahip olduğunu merak etmeden duramıyor. Kafanın içinde neler var Tolkien! Bize sunamadığın daha nice dünyalar kurgulanmadan yitti! Yoksa sadece 'Yüzükle' mi ilgiliydi bütün dünyan!
Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği
Yüzüklerin Efendisi - Yüzük KardeşliğiJ. R. R. Tolkien · Metis Yayıncılık · 202318,6bin okunma
672 syf.
5/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitabın konusu kısaca şöyle efendim; Diana çok güçlü ve prestijli bir cadı soyundan gelmektedir. Ancak yedi yaşında annesi ve babası Afrika'da öldürülür. Bu olaydan sonra cadılığı ve cadı gücünü reddeden Diana kendi imkanlarıyla ve büyü gücü kullanmadan ilerlemek ister. Böylece yirmi yedi yaşında birkaç kitap çıkarmış, ünlü bir tarih profesörü ve araştırmacısı olur. Oxford Bodleian Kütüphanesi'nde eline, büyülü ve yıllar boyu aranan bir eser geçer. Bu eserin büyüsünü bilmeden bozmuştur lakin eseri aldığı yere geri verir. Bunun üzerine Oxford'da vampir, cadı ve iblis topluluğu dadanır. Topluluk dünyada bulunma amaçlarını öğrenmek istiyordur ve bu amaçta sadece kitapta yazılıdır. Kitabı ortaya çıkaran tek kişiyse Diana'dır... Konusu merak uyandırıyor değil mi? Ama endişelenmeyin kitapta zerre bir şey olmuyor. Kitabın konusunda fantastik olduğu anlaşılsa da, ki doğrudur da, kitap aşk kitabıdır. Yedi yüz sayfa olmasına rağmen merak uyandırıcı bir nokta dahi yok! Bomboş geçen yedi yüz sayfaya mı yoksa o yedi yüz sayfayı okurken yanan zamanıma mı yanayım bilemedim. Diyeceksiniz şimdi niye okudun öyleyse? Kitabın işe yaramaz olduğunu üç yüzüncü sayfada fark ettim. Sonrada o kadar gelmişim niye bitirmeyim ki diye aptal bir düşünceye kandım. Hala umut var, hala bir şeyler olabilir dedim. Ama sonu bile ikinci kitabı okumam için merak uyandırmadı gerisini siz düşünün!
Cadıların Keşfi
Cadıların KeşfiDeborah Harkness · Pegasus Yayınları · 2019791 okunma
440 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sanırım beni çeken kitabın karakterlerinin değişik karakterleriydi. Ta ki yarısına gelinceye kadar! Yazar kendince değişik bir şeyler yapıyım demiş ama çok saçma ve gereksiz bir kitap olmuş. Hele o değişik karakterdeki karakterler zamanla sıradanlaştı gözümde. Kadın polisiye roman yazarları sonunu neden hep aşka bağlıyorlar hiç anlamıyorum zaten! Bence bu kitap; 'bir kadın ve bir erkek arkadaş olamaz!' mesajları gönderiyordu. Bir de gerilim yazıyordu türünde... Hiç gerilmedim. Evet, kısaca okumayın, değmez diyerek sonlandırıyorum yazımı. Not: Yorumu okuyunca biraz fazla kötülemişim gibi geldi ama takdir edersiniz ki beklentiler yüksek olunca ve bu beklentiler karşılanamayınca tepkilerde büyük oluyor.
Yolcu
YolcuEmily Barr · Pena Yayınları · 201443 okunma
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.