Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aytül Duman

“İnsanların neler yapıp yapmayacağı önceden hiç belli olmaz, beklemek, zamana zaman tanımak gerekir, her şeye egemen olan zamandır, zaman, kumar masasında karşımızda oturan öteki kumarbazdır ve bütün kartlar onun elindedir, bizler ancak yaşam karşılığında o masadan bir şeyler kazanırız, kendi yaşamımız karşılığında”
Reklam
“Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı” “Düşüncelerinin çevresinde duvarlar vardı ve sürekli onların arkasında gizlendiği halde varlıklarından tümüyle habersiz görünüyordu” “Yasalar yaptık, geleneksel davranış yasaları, tüm çevremize duvarlar ördük ve bunları göremiyoruz, çünkü düşüncemizin bir parçası onlar.”
“Yaşları ilerledikçe insanları dine yönelten şeyin ölüm ve ölümden sonraki şeylerin korkusu olduğunu söylerler. Fakat kendi deneyimim beni şu inanca yöneltti: böyle korku ve düşüncelerden apayrı olarak, dini duygular biz yaşlandıkça gelişme eğilimi gösterirler, çünkü ihtiraslarımız ateşini yitirdikçe, hayal güçlerimiz ve duygularımız köreldikçe aklımız daha rahat işler hale gelir, bir zamanlar aklımızı çelen imgeler, arzular ve heveslerden arındıkça Tanrı, gizlendiği bulutların arkasından görünür, ruhumuz bütün aydınlıkların kaynağı olan bu varlığı hisseder, görür ve ona yönelir, bu yöneliş doğal ve kaçınılmazdır; duygular dünyasına canlılığını ve cazibesini veren her şeyi artık yitirmekte olduğumuz için, o muazzam varoluş artık içsel ya da dışsal etkilerle desteklenmediği için, kalıcı bir şeye, bizi asla yanıltmayacak bir şeye tutunma ihtiyacı hissederiz –bir gerçekliğe, mutlak ve ebedi bir gerçeğe tutunmak isteriz. Evet, kaçınılmaz bir biçimde Tanrı’ya yöneliriz; bu dini duygu, doğası gereği öyle saftır ve bunu yaşayan ruha öyle bir mutluluk verir ki, diğer bütün yitirdiklerimizi telafi eder.” Excerpt From Cesur Yeni Dünya Aldous Huxley This material may be protected by copyright.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Geçen zamanı düşünün. Adi bir kiraz çekirdeği gibi annenizden fırlayarak doğuyorsunuz. Binlerce çok renkli yemek tıkınıyorsunuz, aynı anda birkaç ton bitki ve hayvanı dışkıya dönüştürüyorsunuz. Pat, ölüyorsunuz. Hayatta ne yaptınız? Yeteri kadar şey değil elbette. Harekete geçin! Bir şey yapın. Belki küçücük bir şey ama kıvanç duyacağınız bir şey! Ölmeden önce hayatınızda bir şey yapın. Boşuna doğmadınız. Ne için doğduğunuzu keşfedin. Küçücük göreviniz ne? Rastlantı sonucu doğmadınız! Dikkat edin”