Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Besaa

"Kişi kendi gerçekliğini yaratır, diyorsunuz," dedi Veronika, "peki, gerçeklik nedir?" "Çoğunluk ne diyorsa odur. İlle de en iyisidir ya da en mantıklısıdır anlamına gelmez bu, toplumun bir bütün olarak isteklerini en yakından karşılayandır."
Reklam
"Tüm sevgisini bana veren birinden nasıl nefret ederim?" diye düşündü Veronika; kafası karışmıştı, duygularına gem vurmaya çalıştı. Ama geç kalmıştı, nefret taşmıştı bir kez, kendi özel cehenneminin kapılarını sonuna dek açmıştı. Kendisine sunulan sevgiden nefret ediyordu, çünkü hiç karşılık beklenmeyen bir sevgiydi bu, saçma, gerçekdışı, doğa yasalarına aykırıydı.
Tüm tanıdıkları onu gıpta edilecek bir kadın gibi görürlerdi, ama bu görüntüyü sağlamak, kendisi için yarattığı bu imaja uygun davranmaya çalışmak hemen hemen tüm enerjisini tüketmişti. Bu yüzden, kendi kendisi olmak için gereken enerji hep eksik kalmıştı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrede olup biten her şeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan, dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun."
"Deli olmak ne demek, bilmiyorum." diye fısıldadı. "Ama deli olmadığımı biliyorum. Başarısız bir intihar girişimi benimkisi, hepsi bu." "Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar."
Reklam
"Burası hapishane mi?" diye sordu kız. "Hayır, akıl hastanesi." "Ben deli değilim ki. " Kadın güldü. "Hepsi öyle der."
Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyorlarmış gibi söz ederlerdi, ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı.
Zaten hayalleri unutup yaşamı olduğu gibi kabul etmek daha iyi, daha kolay.
Niyet ile hareket arasında her zaman bir kopukluk vardır.
Kimse beni tanımasın, ben kimseyi tanımayayım, bu yeterdi.
Reklam
Başına bela sarıp düşmeye başlayan birine dibe vardığını anlama şansı verilmez. Düşer, düşer, düşer, ama düştüğünü anlayamaz. Tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara veremediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur. Veya çevrelerinin onlara sağlayamadığı şeyleri arayan insanlar için. Onlar da, aramaktan vazgeçerler.
Bazı şeyler olduğu gibi kalmalı. Elinizde olsa da, onları büyük cam vitrinlere koyup oldukları gibi kalmalarını sağlayabilseniz. Biliyorum, olanaksız bir şey bu, ama yine de pek fena olmazdı.
"Hayat, tabii ki bir oyundur evladım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur." "Evet efendim. Öyledir, biliyorum." Oyunmuş, kıçımın kenarı. Oyun öyle mi? Tüm asların bulunduğu takımdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya öteki takımdaysan, as oyuncu filan yoksa, oyunla ilgisi kalır mı bunun? Hiç yani. Yok oyun moyun.
Alnımıza ya tahammül ya sefer yazılmış. Bize sefer düştü.
Dünyada tek bir insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı.
42 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.