Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Betül Tanriverdi Aydın
Betül Tanriverdi Aydın
@Betultnrvrd
26 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Grange hayranlığım eskiye dayanıyor. Neredeyse 20 yıldan fazla süredir yazarı takip ediyorum ve tüm kitaplarını okudum. Dolayısıyla yeni kitap haberi geldiğinde müthiş bir hevesle Türkçe çevirisini bekledim. Fakat son yıllarda çıkan tüm Grange kitaplarında olduğu gibi ne yazık ki hevesim kursağımda kalarak kitabı bitirdim.
.
Okuyacak olanların
Beni Asla Bırakma çok uzun bir roman değil. Ancak üzerine günlerce düşünülebilir,saatlerce konuşulabilir nitelikte bir distopya. Bununla birlikte yorumlamak bıçak sırtı gibi; zira kitapla ilgili verilebilecek her bilgi spoiler(bu kelimeye kısa zamanda Türkçe karşılık bulunmalı) özelliği taşıyabilir.Bu sebeple elimden geldiğince yüzeysel bilgiler
·
Puan vermedi
.
Maalesef en büyük toplumsal hastalıklarımızdan birisi ön yargı.Herhalde ülkemizde bu hastalıktan en muzdarip sanatçılardan birisidir Zülfü Livaneli. Buna rağmen seneler içerisinde üretme ve paylaşma azmini yitirmeden, çok yönlü sanatçı kimliğiyle sanat dünyamıza değer katmış ;gelecek nesillere aktarılacak kültür mirasımız için çok kıymetli eserler üretmiştir.
.
Benim Zülfü Livaneli sanatının en sevdiğim özelliği kesinlikle çok yönlü olması. Ürettiği her bir eserde kurduğu disiplinlerarası bağ, dinleyicide,okuyucuda yada izleyicide tatmin hissini üst düzeye taşır.Bunun eser kalıcılığı açısından en etkili yol olduğunu düşünüyorum.
.
İlk defa yazarla ilgili bu şekilde bir girizgah yapıyorum. Çünkü Zülfü Livaneli’nin kısmen otobiyografik romanı diyebiliriz Rüzgarlar Hep Gençtir için. Çok derin ayrıntıya girmediği,hayatının her dönemini ve yönünü ele almadığı için kısmen diyorum. Yoksa okuduğunuzda muhakkak yaşamı,bakış açısı ve yönelimleriyle ilgili fikir sahibi olacaksınız.
.
Rüzgarlar Hep Gençtir,Livaneli’nin anılarını içeren Sevdalım Hayat isimli kitaptan uyarlanmış . Yine anılarının bazılarını, şiirlerini ,şarkı sözlerini içeriyor. Ayrıca sayfalar bu dolu hayatı resmeden illüstrasyonlarla süslenmiş. Kitabın en etkileyici yanlarındandı zannediyorum.
.
Zülfü Livaneli, dönemini yaşamaktan son derece mutlu olduğum, çağın ötesine aşacak sanat anlayışıyla gelecek kuşaklara referans olacağına inandığım nadir sanatçılarımızdan. Dolu dolu geçmiş bir hayatın yalın hikayesini merak ediyorsanız Rüzgarlar Hep Gençtir’i mutlaka okuyun derim.
Okur Takip Önerileri
Kitaba ismini veren Empedokles, Sokrates öncesi bir doğa düşünürü. Kendisinden önceki doğa düşünürlerinin temel öge olarak belirlediği su,ateş ve havaya toprak öğesini ekleyen ilk düşünür olmuş.
.
Anlayacağınız gibi Maalouf karakterleri isimlendirirken mitolojiden yararlanmış yine. Fakat bu defa geçmişin gizemine yolculuk yapmak yerine gelecekte olası bir dünya düzeni üzerine yazmış. Evet hikaye için distopik bir kurgu diyebiliriz. Bununla birlikte günümüz dünyasından kopmadan,mevcut düzeni de eleştirel bir bakış açısıyla ele almış.
.
Daha sağlıklı ve genç olabilmek yaşadığımız yüzyılda insanların odak noktası durumunda. Bilhassa pandemi döneminde sağlığın ne denli önemli olduğunu tekrar farkeden insanoğlunun çare için neredeyse yapamayacağı şey yok. Aslında Maalouf romanında bu gerçeğe ışık tutuyor. Geleceğin kaotik kurgusuyla yaşananları günümüz dünya düzeni için eleştirel bir dille anlatıyor.
.
Maalouf’un tarzı malum,oldukça anlaşılır bir dille yazılmış kitap. Sürükleyici,zaten çok uzun da değil. Fakat öğretisi yüksek ve üzerine oldukça düşünülecek bir kitap. Sözün özü bilhassa bu dönemde okuyun derim. Pişman olmayacaksınız.
Brezilya’nın yoksul ve çorak bir bölgesinde geçiyor hikaye. Tarım işçisi olan bir ailenin çalıştıkları çiftlikten kovulması,sarsıcı bir yolculuk öyküsüne dönüşüyor. Göç yolunda yaşanan sefalet,açlık,hastalıklar ve çaresizlik ailenin her bireyini farklı şekilde etkiliyor. Umut dolu bir arayışla çıkılan yolculukta yol, acıyla kavrulan bir coğrafyanın gerçeklerine gidiyor.
.
Jorge Amado 1920’lerin Brezilya’sında toprak sahipleri,işçiler,kilise,asker ve siyasiler arasındaki dinamiği iredelediği Kızıl Tarlalar’da, dönemin sosyo-ekonomik ve politik yapısını da gözler önüne seriyor.
.
Okurken canımın çok yandığını hissettiğim sayfalar oldu. Bilhassa çocukların yaşadıklarını anlatan kısımlarda.Hangi devirde,dünyanın neresinde olursa olsun açlık,yokluk,çaresizlik benzer şekillerde acıtıyor çocukları.
.
Neredeyse 100 yıl öncesinde,binlerce kilometre uzakta bir hikaye Kızıl Tarlalar. Ama sanki buradaydı. Sanki dündü ve yanıbaşımdaydı.
.
Kızıl Tarlalar’ı ,Latin edebiyatını ve toplumcu gerçekçi tarzda yazılmış romanları seven herkese tavsiye ediyorum.
.
Kasım ayı okumalarımda zirveyi zorladı Damızlık Kızın Öyküsü. Pek çok kişinin okuduğunu biliyorum. Muhakkak ki bunda bir diziye uyarlanmış olmasının etkisi büyük. Ancak sebep ne olursa olsun daha büyük bir kitleye hitap etmesi sevindirici.
.
Geçtiğimiz yıl tavsiye üzerine satın aldığım bu kitabı bu yıl okumak nasip oldu. Bittiğinde çok
Aralık ayının ilk kitap incelemesiyle herkese merhaba
.
Kasım okumalarım arasında kalp rekoru kıran, gönlümü fetheden Esir Kuşun Şarkısı’nı vakit kaybetmeden sizlerle paylaşmak istiyorum.
.
Pek çok kitapseverin beğeniyle incelediği ve takip ettiği,İran edebiyatının dünyaca ünlü şairi Furuğ Ferruhzad’ın hayat hikayesini konu alan Esir Kuşun Şarkısı, geçtiğimiz Ekim ayının son gününde ilk baskısıyla bizlerle buluştu.
.
Çok yönlü bir sanatçı olması yanında mücadele dolu hayatı uzun zaman önce dikkatimi çekmiş, hatta İran edebiyatıyla tanışmama vesile olmuştu.
.
Yaşadığı dönemin İran’ında, çocukluk yıllarından itibaren sahip olduğu tüm kimlikleriyle bir var oluş mücadelesi veren Furuğ Ferruhzad’ın kısa yaşamı, pek çok yönüyle adeta ders niteliğinde.
.
Kitap devrim öncesi İran’da siyasi,sosyal ve kültürel yapılanma çerçevesinde bir kadının evlat,eş,anne ve şair rollerinin,toplum baskısıyla evriliş öyküsünü anlatıyor.
.
Yazar,kahramanının dilinden aktardığı bu biyografiyi sade ve akıcı bir dille kaleme almış. Yer yer Furuğ’nun şiirlerine ve bu şiirlere konu olan hikayelere yer verdiği kitapta, aktarım gücü oldukça baskın.
.
Furuğ Ferruhzad’ı tanıyanlar için farklı bir bakış açısı, tanımayanlar içinse sağlam bir başlangıç olacağını düşündüğüm Esir Kuşun Şarkısı’nı şiddetle öneriyorum.
19.yy son çeyreğindeki Osmanlı Devleti’ne farklı bir bakış açısı getiren Her Yerde Kan Var, Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle başlayan ve sonrasında olayların peşi sıra geliştiği 15 günlük süreyi ele alıyor.
.
Hanedan ve saray mensuplarının dilinden anlatılan olaylar; yaşananlara karakterlerin gözünden,farklı açılardan bakmamızı sağlıyor.
.
Anlatım akıcı ve sade. Çok fazla karakter olması bile hiçbir şekilde sıkmıyor,romandan koparmıyor.
.
Roman aynı zamanda Osmanlı tarihi malumatınızı sorgulamanıza ve çoğaltmanıza yardımcı nitelikte. Bu konuda özellikle eser sonunda bulununan yardımcı kaynaklar listesinin ve sözlüğün, fazlasıyla faydalı olduğunu düşünüyorum.
.
Dönem kitaplarını beğenen,özellikle Osmanlı dönemi, merak uyandırıcı ve öğretici yazım tarzından hoşlanan herkesin seveceğini düşündüğüm bu romanı #okudumöneriyorum .
.
Kalemine sağlık Ayşe Kulin
Keyifli ve bol okumalı bir hafta sonu diliyorum
Northup Kuzey Amerika’da özgür bir zenci olarak yaşarken bir anda kendisini 12 yıl sürecek bir esaretin içerisinde buluyor. Romanında 19.yy ortalarında Güney Amerika’daki kölelik sistemini (sonralarda iç savaşın ana sebebini oluşturacak) ve özgürlüğüne kavuşmak için verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Okurken kalbinizi acıtacak satırlar ırkçılığın ne büyük bir hastalık olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor. Buna rağmen konusuna göre kitaptaki duygu yoğunluğunu yetersiz buldum diyebilirim. Kölelik gibi bir konuda üstelik yazarın kendi hikayesini daha sarsıcı anlatmasını beklerdim. Sanırım yazarın aslında ‘yazar’ olmayışı buna sebep olabilir. Anlatımı ise oldukça yalın.
Kitaptan aynı isimle uyarlanmış 2013 yapımı film ise 3 dalda Oscar ödüllü. Kitaba göre çok daha hisli olduğunu söyleyebilirim. Okumadan önce filmi izlerseniz kitabı daha yoğun hissedebilirsiniz.
