Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Büşra
Büşra
@Bsradnz
Gıda Mühendisi
Hacettepe Üniversitesi
Konya
30 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Hemen hemen her satır arasında hasretle yoğrulmuş öfkeyi, hayal kırıklığını, heyecanı, sevinci ve daha bir çok duyguyu hissedebiliyorsunuz. Tarihlere dikkat ederseniz bunca şeyin yaşanması hepi topu birkaç yıl. Keşke Aliye Hanım'ın da satırlarını bulup karşılıklı olarak yayınlayabilselerdi. İdealleri hayatını ve ailesini yaşamasına mani olmuş bir eş ve baba. İçim buruk kaldı.
İnsanın Beş Sevgi Dili
Kitabın odak noktası evli çiftlerin diyaloglarını iyileştirmek için beş sevgi dili ama temelde bu dillerin bütün insanların birbirleriyle iletişimlerini güzelleştirmeleri için öğrenilmesi gerekiyor. Günümüzde evliliklerin çok çabuk bittiğini göze alırsak bu tarz kitapların daha çok okutulması taraftarıyım. Modern kültürün, hızlı tüketime, çabuk sıkılıp yenisiyle değiştirmeye odaklandığı bir zamanda kıymet bilmek ve onarmak, dilinden anlamak, fedakarlık göstermek, zor da sıkıcı da yorucu da olsa elini taşın altına koymak üstünde durulması gereken en önemli konu. Ayrıca "mutlu et mutlu ol ve karşılık beklemeden yap" kitapta değinilmiş en önemli kısım. İçinde yaşadığımız toplumda herkes kendi hazlarının ve kendi nefsi tatminlerinin peşinde kendi dilini konuşuyor. Mutluluğa giden yol birbirimizin dilini öğrenmekte gizli. İşte bu kitap bunu temel almış. Keyifli. Bir çırpıda bitti. Sonundaki testlerle kendi sevgi dilinizi öğrenebilirsiniz.
Şimdiden iyi okumalar!
Hem Kadın Hem Erkek Psikolojisi
Kitabın adı kadın psikolojisi olmasına rağmen cinsiyeti tek başına ele almamış Nevzat hoca, bilhassa erkeklerin de okuması gerektiğini düşünüyorum. Cinsiyetleri biyolojik ve sosyokültürel olarak kronolojik sırada toplumlara göre ele almış ve yaklaşımlarını referanslara dayandırarak ortaya koymuş. Toplum içinde kadın ve erkeğin farklı konumlarda birbirleri arasında oluşabilecek iletişim bozukluklarının önüne geçebilecek bir kitap. Boşanma ve aldatma kısımlarını oldukça gerçekçi ve derinlemesine ele almış, okurken insana tesiri çok fazla oluyor bu kısımları okurken objektif bir bakış açısıyla yaklaşmalarını tavsiye ederim.
Okur Takip Önerileri
Herkesin Teselliye İhtiyacı Vardır
Bir çırpıda okunabilen ama bir çırpıda bitmesini istemediğiniz şahane bir kitap. Kitabın başında yazarın yararlandığı önemli kişilerin (yazarlar, alimler, filozoflar...) listesi mevcut. Sadece bu listeden bile dolu dolu bir eser olduğunu anlayabilirsiniz.
Dünyaya daldığım bir anda okuduğumda beni sarsıp kendime getirdiğini söyleyebilirim. Biz çoğu zaman amaçla aracı birbirine karıştırıyoruz. Araçlarımız amaç olduğunda gün geçtikçe daralan ruhumuza bir teselli arıyoruz. İşte bu kitap başuçluk!
Ufak bir önerim olursa aile içinde de keyifle okumaya dair, tefeül yapabilirsiniz. Haydi akşam oturun televizyonu, telefonları bir kenara koyun ve herkese bir teselli açın. Birbirinizle tefeül yapın.
Kitabın ikincisini de almıştım büyük bir heyecanla ikincisine başlayacağım.
Alın, okuyun, sevdiklerinize hediye edin! :)
Az yiyin, az sevmeyin. Mutlu olmak, haklı olmaya yeğdir.
Evliliğe dair, Doğan Cüceloğlu'nun "Evlenmeden Önce" isimli kitabından sonra okuduğum 2.kitaptı. Fazlasıyla kapsamlı bir kitap olmuş. Kadın/Erkek kişilik, karakter, yaratılış özelliklerinden evlilik nedir, ne için olur, nasıl sürdürülür, sürdürülürken başımıza gelebilecek iyi ve kötü şeyler nelerdir, bunlarla nasıl başedebişiriz hepsi dahil evlilik kurumunu kişiler, sosyal çevre, ekonomi, kültür, din ve tüm bağlamlarda incelemiş.
Katıldığım noktalar fazlasıyla mevcut bu yola girecek kadın erkek herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum illa ki herkesin kendine pay çıkaracağı bir yer vardır. Özellikle erkeklerin okuması taraftarıyım.
Katılmadığım noktalar da fazlasıyla mevcut. Bu doğrultuda feminist olarak yargılanmak istemem zira öyle değilim ama sanırım kadınların biraz üstüne gitmiş yazar. Olsun! Toplumda kadın şöyle olsun böyle olsun diye söylenen o kadar çok erkek var ki! Sürekli erkekler tarafından yargılandığımız için hemcinsimden bir şeyleri dinlemek beni rahatsız etmedi. Farklı düşünebiliriz ama günün sonunda hepimiz mutlu ve huzurlu bir hayatta Allah rızasını gözeten insanlarla hemhal olmak istiyoruz. Bence erkekler de biraz erkeklere nasihat etseler, şöyle basiretli ferasetli erkekler böyle güzel eserleri birbirlerine okutsalar ne güzel olur.
Konudan uzaklaşmayayım okunmaya değer bir kitap olmuş. Yazarın eline sağlık.
"Konfor ruhun bataklığıdır." -Ali Şeriati
Hayata, insana, hislere, olaylara öyle güzel öyle hassas bir mercekle yaklaşıyor ki, iyilikleri gözümüzde büyütesimiz geliyor. Hüznümüzü, telaşımızı, düşe kalka yol alışlarımızı bağrımıza basasımız geliyor. İnsan olduğumuzu hatırlıyoruz, modern dünyanın bize dayattığı kalıplardan sıyrılıp huzura ve sükunete yol alıyoruz. Hiçbir konforun sürekli olmadığını ancak konforsuzlukta dahi sekineyi içimizde bulabileceğimize dair bir yol haritası tutuşturuyor elimize. İpuçları veriyor, ödevler veriyor, tecrübelerini süzüp saf haliyle sunuyor önümüze. Şimdi bizim için kalp zamanı. Durup dinle(n)meye değmez mi?
Sürpriz bir misafirin gelişiyle daha duygusal daha kendine dönük ve yaşamdaki güzellikleri keşfettiren bir büyü dükkanı...
İlk kitap biraz sade geldi sanki bana dokunmamıştı. Ama iki çınar beni geçmişime götürdü. Zihnimin ücra köşelerine sıkışıp kalmış meseleleri hatırlattı. Belki çözmedi ama bir kapı araladı en azından. Bu kez, biraz daha duygusal biraz daha geçmişi irdeleyen, biraz daha yumuşak karnımıza dokunan pazarlıklar var.
Keyifle okumanızı dilerim.
Koleksiyoncu, toplayıp biriktiren...
*
Farkında olmadığımızı sanıyoruz ama aslında farkındayız toplayıp biriktirdiklerimizin. Hani bazen şurama kadar geldi diyoruz ya... Hah! İşte ordan anlayın, üstüne basıp geçtikleriniz, bazen ayağınıza takılıp sizi tökezleten, dizlerinizin bağı çözülür ya hani oturacak yer ararsınız, çöküp kaldığınız diyarlar vardır, belinize sırtınıza binen gün geçtikçe ağırlaşan yükler, dokunduğunuz hayatlar, koluna girdiğiniz dertler, omuzladığınız hatıralar vardır ve sonunda şurama kadar geldi dersiniz şah damarınızı göstererek. Kesip atamazsınız ya hiçbirini koskoca bir başı üstünde taşıma görevi vardır çünkü. Beyninizde döndürürsünüz. Gözlerinizden dökülen yaş olurlar, bazen anlaşılır bazen anlaşılmaz, keşke şu kulak her şeyi duymasa dersiniz, dilinizden dökülür yahut dökülmez yine iner "şuranıza" ağıt gibi çöker.
Herkes hüzün yaşar ama herkes hüzün yazamazmış. Bazen öyle trajikomikti ki Allahım affet deyip kikirdedim istemsiz, Allahtan maskemiz var da anlaşılmıyor yoksa millet sıyırdı zannedecek. Eline sağlık Şermin Yaşar. Okuduğum ilk kitabı son olmayacak eminim, kancayı taktığım yazarlardan biri oldun.
Sevgiyle.
Yavaş yavaş, sindire sindire okunması gerekiyor. Kitabı çok şahane, olağanüstü olarak tanımlamanın gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar başarılı bir insanın kaleminden döküldüyse de neticede insan eli değmiş bir eser. Eleştirilecek birçok nokta vardır, fikrimizin örtüşmediği ama eleştirmekten ziyade okurken ben kendi payıma düşen olumlu noktalara odaklandım.
Satır aralarından sınırlara dair önemli ipuçları edindim. Sınırlar nasıl olmalı, diğer insanların hayatımızdaki payı, onlara biçtiğimiz anlamlar... Sorumluluk ve ölüm bilinci en kilit noktalar. Zaten bir gün sona ereceğini yani oyun ve eğlenceden ibaret olan bu Dünya hayatının farkına vararak ben nasıl iyi bir ben ve iyi bir dünya bırakabilirim ardımdan hissine kapıldım. Benim anladığım "savaşçı" böyle bir karakter. Yani yanlış anlaşılabileceği gibi tam olarak herkes kendini umursasın. Diğerlerini boşverelim tarzı bir yaklaşım anlamadım.
Beni etkileyen en önemli kısım, bitmemiş/tamamlanmamış işler. Çocukluklarından yetişkinliklerine kadar tamamlanmamış işleri tarafından sürüklenen insanların nasıl "mış gibi yetişkin" olduğunu bir başka kitabında çok güzel anlatıyordu Doğan hoca. Burda da üstüne basa basa anlatmış. Özetle, durup, kendi tamamlanmamış işlerinizi gözünüzün önünden geçireceğiniz ve çözüm arayacağınız bir bölüm olmuş.
Son olarak, eğer siz de herkes normalmiş ve sadece sizde problem varmış gibi hissettiriliyorsanız bu garip dünyada. Düşüncelerinizin önünü alamıyorsanız eğer... Sizde bir problem yok. Sadece uyanmak ve daha düzel bir geleceğe dair iyi bir niyetle yola düşmemiz gerekiyor.
Şimdiden iyi okumalar.
Kemal Sayar ile 2020 martında pandeminin başlangıçlarında karantinaya sokulan bedenlerimiz ile birlikte karantinaya giren ve böylelikle depresyona kapı aralayan bir dönemde tanışan biri olarak bütün kitaplarını severek okuyabileceğimi düşünerek aldım bu kitabını da. "başı sınuk" ne demektir onu bile bilmeden. Öğrendiğimde tam da ihtiyacımız olan şey dedim...
Okuduğum psikoloji ve kişisel gelişim kitapları arasında hayata, insan olma gerçeğine, ruha bu kadar dokunan ve iyileştiren, iyinin mümkün, umutsuzluğun yersiz olduğunu anlatan, hissettiren, özümsettiren birini bulduğuma şaşırdım. Kapitalist, materyalist bir dünyada gittikçe narsistleşen insanların arasında normal olduğumu ve yalnız olmadığımı bilmek iyi hissettirdi. Kendisiyle hala tanışmadıysanız, mutlaka okuyun ve o şanslılar zümresine katılın.
Bir kitabı bu kadar zor bitirdiğimi hatırlamıyorum. Başlarda aynı şeyleri döndürüp dolaştırıp söyleyerek sayfalar geçirirken ne zaman esas meseleye gelecek diye bekledim.
Esas meseleye gelince de çabuk biten bir kitap oldu ama kelime tekrarları, cümle düşüklükleri, gerçeğe uzak yaklaşımlar esas meseleyi baskılıyordu. Yani başında sıkılıp bırakmazsanız bitiyor, başlamışsanız bitirin.
Onlar o kapıdan sürüler gibi akarken, geçip giderken ruhlardan habersiz, o kızın elinden tutup yanıma getiririm. Belki de o benim hiçlerde unuttuğum. Eğer kaderiyse sessizliği, o kadar kalabalığın içinde, biriktirdiği olsa gerek bunca zaman döktükleri. Roman daha yarılanmadı bile...
Gürültüler artmıştı ve anlamakta zorluk çekiyordum artık ta ki betimlemelerle sakinleştirdim soluğumu. Bana derin derin nefes aldıran hitabetiydi, aradığımı bulmuştum.
İlk defa Toptaş okudum, son defa olmayacağının bilinciyle... Mutlaka tanışmalısınız!
*Spoiler içerir.
Uzun zamandır kütüphanemde okunma sırasını bekleyen "Bülbülü Öldürmek" keşke daha önce okusaydım dedirtti. Sorgulayıcı, meraklı ve bilekli minik karakter Scout Finch, abisi Jem ve saygı duydukları babaları Atticus ile bir yolculuğa çıkmak çok keyifliydi. İlk kısımda kim kimdir ile uğraşıp çoğu romanda olduğu gibi
