Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cıwan

Ama sevgilim biz, dürüst olalım birbirimize Öylesine, çünkü, çeşitli, öylesine güzel, öylesine yeni Düşlerin diyarı gibi duran önümüzde Şu dünyanın ne sevinci var, ne sevgisi, ne de ışığı, Ne güvenliği, ne huzuru var, ne de ıstıraba çaresi, Ve biz burada, Bilinçsiz orduların geceleyin çarpıştığı, Birbirine karışmış savaş ve firar çığlıklarıyla dolu Karanlık bir ovada gibiyiz.
Reklam
İdeal bir dünyada yaşıyor olsaydık işler böyle gitmezdi şüphesiz. Böyle bir dünyada dıştan gelen darbelere karşı daha dayanıklı olurduk İnsanların bizi fark etmeleri ya da görmezden gelmeleri, hor görmeleri ya da yüzüroüze gülmeleri böylesine etkilemezdi bizi. Birisi çıkıp da bize abartılı iltifatlar yağdıracak olsa onun sözlerine kapılıp gitmezdik Ve kendimizi adil bir biçimde değerlendirebiliyor olsaydık, bir baş­kasının eleştirileri karşısında bu kadar yara almazdık Kendi değerimizin farkında olurduk Oysa biz karakterlerimizle ilgili bin bir türlü görüşü içimizde tutuyoruz. İçimizde hem zekaya hem aptallığa, hem komikliğe hem sıkıcılığa, saygıde­ğerliğe ve silikliğe dair izler taşıyoruz. Ve böylesine dalgalanabilen karakterlerimizle biz, o anda ne kadar önemli oldu­ğumuz sorusunun yanıtını tamamen toplumun takdirine bı­rakıyoruz. Toplum üyelerinin bizi o anda hor görmesi içimizdeki olumsuz değerlendirmeleri, bir gülümseme ya da iltifat ise olumlu değerlendirmeleri ortaya çıkarıyor. Kendimize tahammül edebilmek için diğerlerinin şefkatine birebir bağımlıyız sanki.
Kimlik bilincimiz bir arada yaşadığımız insanların yargılarına hapsolmuştur. Yaptığımız esprilere gülerlerse, eğlenceli bir insan olduğumuza inanmaya başlarız. Bizi överlerse nitelikli biri olduğumuzu düşünürüz. Ve eğer bir odaya girdiğimizde kafalar bize dönmezse ya da ne işle uğ­raştığımızı açıkladığımızda yüzlerinde sabırsız ve ilgisiz bir ifade belirirse kendimizi değersiz hissetmeye, kendimizden şüphe etmeye başlarız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Vasiyetimdir: Bin ahımın hakkı toprağa kalsın ...
Başka bir şey istemem Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma, Hesabımı tam vermekten başka. Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.
Reklam
Çünkü ne zaman ağzından öpecek olsam Hele bu ağız onun kendi ağzıysa Kocaman bir gül yer alıyor arkamızda Zulma karşı Ayakta duran kadınlar olur ya Meryem bunlardan Üç türlü ayakta duruşu var Birini yalnız bana kullanıyor -Güzel mi bari? -Hem de nasıl. (1956)
Ben ömrümde aşk nedir bilmedim Süheyla'yı saymasak (1955)
Allah'ın inayetiyle, öyle bir yola koyuldum ki, ömrümün bir anını bile kişisel mutluluğum için harcayamam . Mademki Allah'ın yardımı benim zayıflıklarımı telafi ediyor ve mademki bu ömür bir gün nasıl olsa bitecektir, öyleyse ömrümü bu uğurda harcamamdan daha büyük mutluluk ne olabilir.. (Şeriatinin babasına yazdığı son mektuptan)
Sayfa 17
Bu insansoyu denen, pek tekdüze bir şey. Pek çoğu, zamanın en büyük bölümünü sırf yaşamak için harcıyor ve kalan bir parçacık özgürlükten de öylesine korkuyor ki, ondan kurtulmak için elinden geleni yapıyor.
İşte bu yüzden doğru çözüm akıllıca olmalı. Akıl sürekli meşgul edilirse cılız cinsel dürtüler örtbas edilmiş, zayıf biçimde irademiz sınırında kalır. Kendine dayanak bulamaz. Tekrar şans bulma ihtimali boş kalmamız durumunda mümkün olur. İşte bu yüzden tembellik ahlaksızlıkların anasıdır. Akıl boş kaldığında hayaller işlemeye başlar ve dürtüler yerleşir. Dikkat yoğunlaştıkça alevlendirir, güçlendirir. İçten içe cinsel dürtüler uyandıkça kabarır, canlanır, aklı istila eder ve nihayet meydan hayvani duygulara kalır.
Reklam
İrademiz müdahale etmediği sürece hayatı dürtüsel yaşarız. İnsanların çoğu dışarıdan birileri tarafından yönetilir. Tıpkı dünyanın güneş etrafında dolanırken izlediği yörüngeyi sorgulamadığı gibi modayı, fikirleri sorgulamadan takip ederiz. Kadın, erkek çoğumuz ayakta kalma mücadelesi veriyoruz. Karmaşık yapıya sahip, mutlak suretle bilinçli, içgüdüleri olan ve de garip isteklere sahip kuklalar gibiyiz.
Hayatı boyunca bir kez bile olsa hata yapmış biri ömür boyu gözümüzden düşer, kendisine karşı güvenimizi yitiririz. Bu da kalıcı karaktere inandığımızın kanıtıdır.
Gazel 61
Saba rüzgarı, yolun yarin diyarına düşecek olursa Amberli saçından birazcık kok:U getir bana Yemin ederim sevgilinin canına! Bir haber getirirsen Teşekkür etmek için canımı saçarım sana Girme iznini alamazsan sevgilinin huzuruna Gözlerim için kapısından bir tutam toz getir bana
Sayfa 177Kitabı okudu
Hafiz çi turfe şah-i nebatlst kilk-i tu Keş mîve dilpezîrter ez şehd u şekker est Hafız, kalemin ne güzel bir bitkinin dalı ki Şekerden, baldan tatlı meyvası var!
Sayfa 129Kitabı okudu
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.