Yetişkinlikte görülen terapi sırasında çocukken yaşanılan terk edilmişliğin duyguları o kadar yoğun bir acı ve ümitsizlikle birlikte yüzeye çıkar ki, açıkça görürüz: Bu insanlar küçük bir çocukken böyle duygulara katlanamazlardı, bedenleri buna dayanamazdı. Terk edilmişliğin bu acısına dayanabilmeleri için onlara bu acıda eşlik eden, empatiyle yaklaşan bir ortamda bulunmaları gerekirdi ve böyle bir ortamda bulunmuyorlardı. Bu nedenle de bu duygulara karşı konması, bunların bilinç dışına itilerek yok sayılması gerekiyordu.
Çocukluğunda küçük düşürülmüş, aşağılanmış, ailesi tarafından koşulsuz sevildiğini duyumsayamamış bir çocuğun yetişkinlikte içine düştüğü durumları bir kaç başlıkta nedenlerine inerek açıklıyor. Miller’a göre tüm bu hasarların yol açtığı duygu durumlarıyla kalıcı bir şekilde baş edebilmenin tek yolu, zihnimizdeki yanılsamaları bırakıp yaşananları tüm gerçekliği ile anlamaya çalışıp kabul etmekten geçiyor. İyileşmenin bundan sonra başladığından, aksi halde geçit bulamayan duyguların bizi nasıl hasta ettiğinden ve bunun gibi birçok konudan daha bahsediyor.
Bebeğe, bebekliğe, çocuğa, çocukluğa ve kendinize bambaşka bir gözle bakmanızı sağlayacak bu kitabı dilerim ki herkes okur. Bir değil, birkaç kez okunacak kitaplardan… Altını, üstünü, yanını, yöresini çizmekten canını çıkararak okudum. Yalnız Profil Kitap gibi bir yayınevine pek yakıştıramadığım imlâ hataları vardı. Üstelik 17. basımında böylesi hataları görmek hiç hoş değil. Okurken ciddi anlamda kesintiye uğradım sırf bu imlâ eksiklikleri ve hataları yüzünden. Bu sorunun gelecek basımlarda düzeltilmesi ve daha özenli bir baskıyla kitabın okuyusuyla buluşması dileğiyle. İyi okumalar.
Tam daha çok okumaya söz vermişken etrafındaki her şeyin sana inat engel olmaya başlaması... Uzun zamandır sadece ve sadece çalışıyorum. Hızlı bir dönüş için kütüphaneme tazmanya canavarı gibi saldırmış durumdayım.
"Kişi, bunalımlar ve 'yatıştırıcılar' olmadan yaşamak istiyorsa, dayanağını kendi benliğinde, dolayısıyla gerçek ihtiyaçlarına ve duygularına ulaşmakta bulmalı ve kendini özgürce ifade edebilmelidir..."
"Aşktan daha güçlü bir inanç yoktur. Ne kadar büyük hayal kırıklıkları yaşarsak yaşayalım eğer benliğimiz gerçek aşk tarafından ele geçirilmişse, o yakıcı duygu bizi asla terk etmez."
Yollar kesişir, en derinde kalan sırlar ortaya dökülür, kimine göre yanlış, kimine göre de koskoca bir tesadüftür yaşadıkları. Farklı hayatlar yaşayan iki insanın yol hikayesini ve birbirlerinin hayatlarına yapılan küçük dokunuşlarla geçmişlerine uzanan bir yolculuk bu... Bilinmeyene ve bilmedikleri o sırlar
DüşerkenTarık Tufan · Profil Kitap Yayınları · 20186,2bin okunma
Kitapta Muhsine Hanım’ın genç bir kız iken hizmetli olarak gönderildiği Yediçobanlar Çiftliğine daha varmadan yolda faytoncunun anlattıkları ile tüyleri diken diken olur. Anlatılanlar karşısında Muhsine Hanım’ın korkunun yanında merak duygusu da uyanmıştır.
Çiftliğin hanım ağası bu cin ve perilerden delirmiştir ayrıca çiftlikte çalışan iki tane daha hizmetçi vardır. Tabi asıl karakter olan Ahu Baba ismiyle boyu minare kadar uzun olan Gulyabani… Bazı gecelerde ortaya çıkıp ahaliyi korkuttuktan sonra ortadan kaybolur.
Muhsine çiftliğe vardığında kendisine ilk başta nasıl davranması gerektiği öğretilir. Yatarken saçların örgüsünü açıp beyaz gecelik giyecek, boynunda takılı olan muskayı ne olursa olsun boynundan çıkarmayacak, camdan dışarı bakmayacak, yasaklanan odalara girmeyecek, gece kesinlikle dışarı çıkmayacak…
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,8bin okunma
"Başından sonuna dek hayata, insana dair, ne varsa bilgece değinilmiş aforizmalardan oluşuyor. Aynı zamanda güzel uslüp nasıl olur, süslemelere gerek duymadan antılmak istenen yalın bir dille ifade edilir bununda bir örneğidir. Kısa fakat derinlikli bir kitap, her cümlesiyle daha bi derin açıdan düşünmeye, yaşamanın gerekliliklerini öz felsefesi içinde kavramaya yönlendiriyor!
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370,5bin okunma