Ekmel bey bir şey söyledi bugün. "Ayrılmak bir solucanlar ikiye bölünmesi gibidir," dedi, "bölündükten sonra tanımaz birbirini parçalar."
"Bence gidenin, kalanın kucağında bir kucak kör bırakmasıdır," dedim
Ne güzel, diye düşündü Clary. Sadece sen, komadaki karın, sarısılmış oğlun ve senden ölesiye nefret eden kızın. Evet, gerçekten de mükemmel bir aile kavuşması.
"Ama öyle," dedi Jace buz şeridi gibi kırılgan bir sesle. "Mea culpa, mea maxima culpa."
"Ne demek bu?"
"Benim hatam," dedi, "kendi hatam, en büyük hatam. Latince."
"Magnus'tan hoşlanabileceğini düşündüm. Tatlı biri, değil mi?"
"Tatlı mı?" Alec kardeşine deliymiş gibi baktı. "Kedi yavruları tatlıdır. İblis efendileri..." Bir an tereddüt etti. "Değildir," diye bitirdi sonunda.
"...Ama hepinizin sevimsiz olduğunu düşündüğümü de sanmayın..." Şaşkın yüzlü Alec'e göz kırptı. "Beni arar mısın?"
Alec kızarıp kekeledi ve Jace dirseginden yakalayıp onu kapıya itmeseydi, bütün gece orada donup kalabilirdi.
"Yaptığın şeyle ilgili nelerin çirkin olduğunu inkar etmeyi sürdürürsen," dedi Magnus, bakışlarını Alec'in gözlerinden ayırmadan, "hatalarından asla ders alamazsın."
Bir erkeğin toplantı sırasında not tutma işini bir kadından beklediğini veya toplantı başkanının kadın olmasına rağmen erkeğin başkan sanıldığını her gün görebilirsiniz. Sürekli olarak sözünüz kesilir veya fikirleriniz başkalarına (çoğunlukla erkeklere) mal edilir durur. Tüm kurallara uzmanına, canla başla çalışmanıza rağmen, sırf bir başkandan beklenen davranışları sergilediğiniz için "fazla agresif" olarak algılanacağınızdan korkarsınız. Meslektaşlarınız başka bir kadına "hırslı" derken, aslında iltifat etmediğini bilirsiniz. İnsanlara iyi davranmak (çünkü kadınlar iyidir!), ama çok a iyi davranmamak (çünkü enayi yerine koyulmak istemezsiniz); anne (yani doğuştan bir bakıcı) gibi davranmak, ama gerçekten anne olmamak (yoksa kendinizi işinize "adamamış" olursunuz) zorundasınızdır. Saygı görebilmek için kendinize güvenmelisiniz, ama çok da değil (çünkü taskin kadınları sevmeyiz). Hem kadın olmanız hem de beyaz olmamanız durumunda başarınızı kanıtlayabilmek için iki, üç, dört, beş kat daha fazla çalışmanız gerekir.
Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter...