Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gökhan UÇAR

Gökhan UÇAR
@Defender
Kitap - Dolma Kalem - Keman - El Yazısı
Sabitlenmiş gönderi
Kitaplar tıpkı yazıldıkları gibi telaşsızca, içe kapanarak okunmalıdır.
Sayfa 111
Reklam
Gökhan UÇAR
Bir kitabı okumaya başladı
58 syf.
8/10 puan verdi
Ateş Yakmak
Ateş YakmakJack London
7.7/10 · 11,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
80 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı gerçekten çok beğendim. Fazla uzatmadan ve detaylandırmadan şunu söylemem yeterli olacaktır. Kitap mı okudum yoksa canlı canlı boks maçı mı izledim? hiç farkı yok diyebileceğim derecede bir anlatım gücü var Jack London’ın. Ayrıca boks maçı dışında geçen gündelik hayat ve ilişkileri de çok başarılı aktarmış bizlere, insanların diyalogları ve düşünceleri de inanılmaz işleniyor kitapta. Tavsiye ederim kısa ve okuması keyifli bir kitap.
Oyun
OyunJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20231,233 okunma
Reklam
72 syf.
9/10 puan verdi
Jack London’ın okuduğum ilk eseri oldu. Yazarın anlatım gücü çok yüksek ama çevirmen Levent Cinemre’nin hakkını yememek lazım. Çevirisini çok başarılı buldum; bu kabiliyetiyle kitabı anlaşılır kılıyor. Konuya dönecek olursam; günümüzden yüz yıl önce yazılmış ama yazarın bugün, günümüz hakkındaki tahminlerinin tutarlılığı beni çok şaşırttı. Ayrıca günümüzün popüler kıyamet sonrası dizi ve filmlerine de öncülük ettiğini düşünüyorum. İçerisinde The Walking Dead dizisinden bazı sahneleri tekrar izlemiş gibi oldum. Kitap konusu ve akıcılığıyla, son zamanlarda yaşadığım “Reading Slump” sendromunu da kırmama yardımcı oldu. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,1bin okunma
Mustafa Kemal 17 Mart 1923 tarihinde Tarsus'ta, çiftçilerden Ramazan Ağa'nın kutlama sözlerine karşılık bir konuşma yapmıştır: "Bu akşam, hayatımın en mutlu gecelerinden birisidir. Çünkü bu akşam, halkımızın çoğunluğunu oluşturan çiftçilerimizle bir masa basında bulunmaktayım. Biz bu masa başında onların emeğiyle elde edilmiş bir
Sayfa 158
Din ve dünya iktidarının birbirinden ayrılması, halk yığınları arasında çeşitli yorumlara yol açtı. Elçiliğimize kadar ulaşan yankılardan edindiğimiz izlenimlere göre genel olarak Türk halkı padişahın kovulmasını ve halifelikle padişahlığın birbirinden ayrılmasını sükûnetle hatta olumlu olarak karşılamıştır. Ama yine de gerici muhalefetin ajanları, şehir ve köy halkı arasında ajitasyondan geri kalmıyorlardı. Gazinin, halifenin yerine geçmeye hazırlandığı söylentileri ortalığa yayılıyordu. Mustafa Kemal'in bu ajitasyondan haberi vardı. Halkla bağlantısını pekiştirmek amacıyla yurt içinde gezilere çıkıyor ve yeni iktidar üzerine konuşmalar yapıyordu. Sonuç olarak kendisine olan sevgi ve saygıyı artırmayı ve muhalefetin düşmanca tasarılarını suya düşürmeyi başardı.
Sayfa 154
Mustafa Kemal Paşa, Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni, kurtuluş hareketinin bu ilk ocağını ve 1919 yılında toplanan Erzurum ve Sivas Kongrelerini hatırlarken, daha o zamandan yalnız padişah hükümetinin direnişiyle değil, bizzat hareketin içinde de grupsal ve kişisel anlaşmazlıklarla karşılaşıldığını belirtti. Mustafa Kemal Paşa, o zaman bana şunları söylemişti: "Ordu sadece bir isim olarak vardı. Her şeyi, korkunç bir karışıklık içinde yaratmak gerekiyordu. Generaller ve subaylar şaşkın bir haldeydiler. Onlara bir çıkış yolu göstermek, morallerini yükseltmek gerekiyordu. Ne onlar ne de halkın öteki grupları, milleti padişahsız ve halifesiz kurtarmanın mümkün olduğuna inanıyorlardı. Halife ve padişah düşüncesini itibardan düşürmek gerekiyordu. Biz bunu yavaş yavaş yapıyorduk. Bu yüzden bize küfürler yağdırıyor, dinsiz, vatansız, hain diyorlardı. Bundan başka, birçoğu İngiltere'den, Fransa'dan, İtalya'dan korkuyorlardı." Mustafa Kemal Paşa sözlerine şöyle devam etti: "İşte ülkemiz bu durumdaydı. Ama halk ayaklanıyordu, kurtuluş bundaydı. Önümüzde, milli egemenlik üzerine kurulmuş yeni bir Türk devleti oluşturmak görevi duruyordu. Silah arkadaşlarım her zaman benimle aynı düşüncede değillerdi. Padişah ve İtilaf Devletleri ajanları, bunlara çeşitli korkular aşılıyorlardı, bunlar da muhalefete geçiyorlardı. Zor durumdaydık, ama birçok dost ortaya çıkıyordu ve millet bizi anladı."
Sayfa 150
Mustafa Kemal Paşa, "Mudanya Anlaşması Ankara için stratejik bakımdan olduğu kadar politik bakımdan da bir başarıdır" dedi. Ankara gerçekten de Boğazlar'ı, İstanbul'u, Doğu Trakya'yı alabilir ve ordularını oraya geçirebilirdi. Ama bu durumda İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Türkiye'ye savaş açmasını da göze almak gerekirdi. Hatta çok muhtemelen askeri harekât olmasaydı bile, Türkiye belirsiz bir süre için bütün Avrupa ile savaş halinde kalmış olacaktı. Memleket bu durumda, her gün biraz daha takattan düşecekti. Oysa halk yorgun düşmüştü, barışa ihtiyacı vardı. Bu durum uzayabilirdi, çünkü Lloyd George'un istediği de buydu. Öte yandan İstanbul ve Trakya'yı alarak orduyu o yana geçirmek çılgınlık olurdu. Çünkü o zaman ordumuz, düşmanın elinde tuttuğu Boğazlarla Anadolu'dan ayrılmış bulunacaktı. Bundan başka Anadolu'yu ordusuz bırakmak da doğru olmazdı. Biz, ihtiyatlı manevralarımızla Fransa ile İtalya'yı İngiltere'den koparmış bulunuyoruz; böyle yapmasaydık onları birleştirirdik."
Sayfa 145
Reklam
Yunanlıların bozguna uğratılması Ingilizleri tam kalbinden vurmuştu. İngiltere Ortadoğu'daki sömürgelerini Asya'daki sömürgeleriyle -Arabistan'la, Suriye'yle, Mezopotamya'yla, Hindistan'la- birleştirmeye çalışıyordu. İngiltere'nin Ortadoğu ve Yakındoğu'daki istilacı planlarını gerçekleştirmesine engel olan Kemalist Türkiye ile Sovyet Rusya, onun önünü kesmekteydi. İngilizler, Kemalistleri bozguna uğratmanın Rusya'yı bozguna uğratmaktan daha kolay olduğunu sanıyorlardı. Ama İngiliz emperyalizmi bu noktada da yanıldı.
Sayfa 141
Mustafa Kemal'in tuttuğu yol, Türkiye'yi emperyalist boyunduruğundan kurtarmak, topraklarının bölüşülmesine engel olmak yolu, halkın büyük bir çoğunluğunca anlaşılmış bulunuyordu. Bu durum, derebeylerinin, toprak ağalarının, büyük komprador burjuvazinin, mollaların ve maddi bakımdan gericilerle bağlantılı bir kısım aydınların korkunç düşmanlığını doğurdu.
Sayfa 125
İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İstanbul'da, Sultan-Halife Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit Paşa ve İngiliz Rahip Frew tarafından kuruldu. Derneğin amacı Türkiye üzerinde İngiltere mandasını kabul ettirmekti. İngiliz Muhipleri Cemiyeti BMM'ye, kurtuluş hareketine karşı yıkıcı faaliyet yürütüyor, ajanlar, casuslar yolluyor, isyanlar örgütlüyordu (S.İ. Aralov). Derneğin başında, o zamanlar İstanbul'da çıkmakta olan gerici Yeni İstanbul gazetesinin sahibi Sait Molla bulunmaktaydı (H.A. Ediz).
Sayfa 122
Mustafa Kemal Paşa, emperyalistlerin hileciliğini hatırladı. Fransız Başbakanı Clemenceau'nun şu sözlerini öfkeyle nakletti: "Evet, ben Kilikya'yı, Suriye'yi, Şam'ı, Halep'i, Beyrut'u ve Musul petrolünün akacağı İskenderun limanını alabilmek için bir yem olarak Musul'u İngilizlere verdim. Eğer sonraları Türkler bizi Kilikya'dan kovdularsa benim bunda ne suçum var?" Mustafa Kemal biraz susup yatıştıktan sonra sözlerine devam etti: "Zehir, ağu henüz dağılmadı. Bunun panzehiri bütün halkın uyanması, aktif bir hale gelmesidir... Halkın Mondros Mütarekesi'ne, Sevr Antlaşması'na, padişahın ihanetine cevabı, uyanışının başlangıcı oldu. Sabır bardağı taştı. Bizim Sivas ve Erzurum Kongrelerimiz, Mondros'a, Sevr'e ve İtilaf Devletlerinin başka hareketlerine verilen cevaplardır. Çağrımız bütün Anadolu'yu dolaştı, hatta İstanbul'a kadar ulaştı. Türk kamuoyu, halk, Misak-ı Milli'yi yarattı... "İşimiz çok idi" dedi Mustafa Kemal. "Meclisteki her milletvekili ile ayrı ayrı konuşmam gerekti. Her birine Kurtuluş Savaşı'nın önemini anlatmak, pasif davranmakla hiçbir şey elde edilemeyeceğini kanıtlamak gerekiyordu."
Sayfa 122
1.098 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.