Kitap hem sardı, hem baydı, sonu da hüsrandı diyebilirim. Sürekli bir şeyler olacak diye bekledim ama hiçbir şey olmadı. Başından sonunu tahmin ettiğim bir kitabı okudum, benim beklentimi karşılamadı. Betimlemelerde boğulan birisi olarak, 2-3 sayfa süren betimlemeleri saymıyorum bile. Onun dışında kitabın saran kısmı ise: Sabahattin Ali’nin anlatımı, akıcı üslubu ve hikayeydi. Kitap boyunca Ömer’e: içindeki şeytan değil, aciz kalan iradenle sahip çıkamadığın nefsin deyip durdum….. :)
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171bin okunma
"Siz onun bir gece Kudüs’e, oradan semalara gittiğini inanmıyorsunuz? Ben ona her gün semadan vahiy geldiğine inanıyorum da onun semalara çıktığına mı inanmayacağım. Vallahi o ne diyorsa ben hepsini kabul ediyor, hepsine inanıyorum.."
İşte sadâkat budur; işte sıddık olmanın gereği budur. Bu konuşmaları Efendimiz (s.a.v.) duyunca, Hz Ebû Bekir'in sadâkatini onaylayacak ve ona Sıddîk lakabını verecek, artık o kıyamete kadar Ebû Bekir-i Sıddîk diye anılacaktı..
|| İbn Kesîr, Tefsir, II,121
124 sayfalık bir kitap nasıl 300 sayfalık bir kitap okumuş hissiyatı verir onu tecrübe etmiş oldum biraz. Kitabın özü ana teması güzel ama sanki Mustafa Kutlu hangi karakter üzerinden kitabı götüreceğini bilememişte her karakteri azıcık yazıp kitabı bitirmiş gibi oldu. Daha ümitvari başlamıştım kitaba.. Sadece bir karakter üzerinden gitmesi daha anlaşılır olurdu diye düşünüyorum. Onun dışında Murat'ın davasına sahip çıkması ve bu yolda yaptığı fedarlıklar ve vazgeçişler aslında durup bizim kendi hayatımıza bir ayna tutmazı sağlayacak şekildeydi.. Yaşayış amacımızı, gençliğimizde yapacağımız çalışmaların, atacağımız adımların, bulunacağımız ortamların, hayatımızın bütününe ne denli etki ettiğini gözler önüne seriyor..