Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Funda Efe
Funda Efe
@Fundaefe
Kitaplarla örülü bir dünya
Ankara
Ankara
30 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Rus, sosyalist yazar. Toplumcu Gerçekçiliğin öncüsü Maksim Gorki. Asıl adı Aleksey Maksimiç Peşkov. Çocukluğundan itibaren yaşadığı acı ve sefalet üzerine, Ruşça'da "acı" anlamına gelen Gorki takma adını kullanır.
Benim Üniversitelerim, otobiyografik üçlemeden üçüncüsüdür. Diğer ikisi, Çocukluğum ve Ekmeğimi Kazanırken.
Gorki
Hep diyorum. Her kitap bitince bir olmayan bakış açısı yükleniyor bana. Bu kitap bana bir çok bakış açısı kattı. Umudumu asla yitirmememem gerektiğini ilk maddede. Hepimiz zaman zaman buhran dönemlerinden geçebiliyoruz. Yalnızlık bunlardan biri.. Yaşadığımız hayatı artık yaşamamak , isyan etmek, umutsuzluğa düşmek gibi.. Yalnız kaldığımızda,
Ütopya'nın kelime anlamını inceledim. Thomas More bu kitabıyla ortaya çıkmış, iki yunanca kelimenin karışımından oluşmuş;
Eutopia (güzel yer), outopia (hiçbir yer)
Filozoflar için besleyici nitelikte olan ütopya en ideal, en mükemmel anlamında kullanılmış.
Hatta İlhan Mimaroğlu bir kitabında "Yokistan" diye bahsetmiş ütopyadan.
Özel mülkiyet ve para kavramı olmayan bu devlet'te huzursuzluk çıkmıyor, hırsızlık olmuyor ve hırs diye bir kavram mevcut değil çünkü ulaşmak istedikleri tek amaç üretmek ve ürettiklerini tüketmek daha fazlasına ihtiyaçları olmadığından mütevellit kötü durumlar olanaksız hale geliyor.
Kitabın 1. Kitap kısmında bir yaşlı adamla karşılaşıyor anlatıcı ve mükemmel devlet üzerine konuşma gerçekleştiriyorlar. 2. Kitapta ise bu yaşlı adamın dünyayı dolaşırken karşılaştığı Ütopya devletinin detayına iniyor; Ticaret ve yaşam tarzları, yönetim görevlileri, başşehirleri, yaşayışı, karşılıklı ilişkileri, seyahat, köleleri, evlilikleri, askeri düzenleri, dinlerinden bahsediliyor. Detaylı anlatım sonucunda bizde yaşanılan para kazanma arzusunun getirdiği birçok üzücü sonucun devlet anlayışımızdan kaynaklı olduğunun farkına vardım. Açlık çeken insanlarımız ve zengin insanlarımız var bunun nedeni zenginlerin para kazanıyor, sefalet çeken insanların ise kazanamıyor olmaları. Ütopya'da herkes çalıştığı için kimse kimseden üstün değil. Herkes istediği her şeye ulaşabilecek kadar zengin. Parasal anlamda zenginlik asla değil. Onlar ulaşılması güç devlet yapılarıyla zenginler. Ahh ütopya, ah Thomas More ne güzel anlattın.. Sadece 128 sayfa rica edicem okuyun!
Okur Takip Önerileri
Ah Grange.. Ne şok etkisi yarattın bende ama :) Bol cinayetli, bol entrikalı, bol oyunlu, bol maceralı muazzam bir senaryo. Gerçeğe meydan okurken, düşündürdü, kafa yordurdu ve aralara serpiştirdiği bilgilerle bana bi çok şey kattı. Fransa'dan İstanbul'a kadar uzanan bir kovalamaca ama ne kovalamaca. Hiç beklemediğiniz sürprizlerle dolu her sayfa. Bir Fransız yazarıma göre Türkiye dönemini (geniş çaplı araştırmasına girmiş belli ki) ustalıkla aktarmış.. Sana selam olsun. Olağanüstü kalem, uçlarda yaşayan sanatçı.. Hayal gücünün sınırlarında tek tek gezdirdi beni. Okuyun, okutun gerçek bir BAŞYAPIT!
Stefan Zweig''ın üç adet dini öyküsünden oluşan kitap ve kitaptaki ilk öykünün adıdır. diğer ikisi üçüncü güvercin ve ölümsüz kardeşin gözleri'dir. ilk öykü, israil mitinden rahel'i anlatır. ikinci öykü nuh tufanından bir güvercini, üçüncüsü ise hindu mitinden esinlenerek anlatılan virata'yı. üçünün ortak noktası da savaş ve ölüm karşıtlığıdır ki yazar zweig'da bulunduğu çağ üzere hep böyle düşünen bir insandı. en sevdiğim öykü sonucusu oldu; savaşçı virata'nın aşama aşama geldiği nokta okunmaya değerdi gerçekten
.
Menkıbelerin hepsi birbirinden güzel ama benim en çok beğendiğim: ölümsüz kardeşin gözleri. Hikayeye ancak bu kadar güzel isim verilebilirdi. Zweig'ın eserlerinin neredeyse tümünde olan melankolik ruh halinden bu kitapta eser yok. Aksine insana umut aşılıyor diyebilirim. Okumalısınız :)
Hep söylerim sınırsız param olsun istemezdim. Her şeye kolayca ulaşabilmek her şeyin elimin altında olmasını istemezdim. Çünkü hayat amacın gayen hedefin olmuyor her şeye parayla erişe biliyosun. Yalnız bir şey hariç MUTLULUK. Ben parayı değil mutluluğu tercih ediyorum. Hayatta bir amacım olmasını seviyorum sürekli bişeyler yapabilmeyi, ayın sonunu getirebilmeyi seviyorum.
Zweigin kaleminden çıkmamış bu kitap zenginliğin ne kadar tükenmişliğe götürebileceğinden dem vurmuş.. Paranın her şey olmadığını anlatmış.. Mutluluğa erişmek için lüks yemekler, lüks organizasyonlar, sadece zengin insanların katılabildiği lüks her şeye giden kahramanımız bunların bayağılığından sıkılıp duygusuzluğa süreklenmiş, hiç bir şeyden haz alamamaya başlamış. Kitaba adını verdiği o olağanüstü gece onun dönüm noktası.. Bir kere daha okunulması gereken bir kitap :)
Beni diyar diyar gezdirdi, İçimde ki çocuğu uyandırdı Küçük Prens. Çocuklara yazılmış bir üslubu ve amacı olmasının yanında aslında daha geniş kitlelere de hitap edebilme yeteneği var kitabın. Küçük bir çocuğun gözünden paranın ünvanın ve mevkinin dünyada değer verilen her şeyin aslında ne kadar değersiz olduğunu gözler önüne seriyor yazar. Kitap
Stefan Zweig'in 4 kısa ve güzel hikayeden oluşan kitabı.
1-) Mürebbiye
2-) Yaz Novellası
3-) Geç ödenen borç
4-) Kadın ve Yeryüzü
- Mürebbiye (Frâulein): Bakmakla yükümlü olduğu 2 küçük kızın mürebbiyelerin de bir değişiklik farketmesiye başlayan hikaye, çocuklara yetişkinlerin dünyasını anlaması üzerine yaşadıkları korkuyla bitiveriyor.
1 buçuk saatte okunabilecek kadar kısa bir kitap. Yalnızca 52 sayfa.. Yasaklı ve tutkulu bir aşk hikayesi; birbirlerine itiraf edemedikleri aşkı bir gün herkese uğrayabilecek ayrılığın duraklarına uğramasıyla dile getirebiliyorlar. Ve sonunda bir süreliğine ayrılmak zorunda kalıyorlar, araya giren yıllar Birinci Dünya savaşı ile bir düzine yıl daha koyuyor aralarına. Yıllarca o aşkın izini kalplerinde taşıyan 2 aşık kavuştuklarında bişey farkediyorlar;
"Ne kadın eski kadındı ne de adam eski adamdı.. Ama tıpkı ayaklarının dibindeki bu kara hayaletler gibi kendilerini bulmak için boş yere didiniyor, cansız ve güçsüz çabalarla kendilerinden kaçıp, kendilerini yakalamaya çalışıyorlardı."
Zaman siz farketmeseniz de sizi ve insanları değiştirir. Araya yaşanılmış bambaşka hayatlar, insanlar, deneyimler girmiştir. Sen o kavuşmaya kadar ilk hissedeceklerini hissedeceksin sanırsın; fakat o ilk hissettiklerin o zamana ait olduğunu çok geçmeden farkedersin çünkü sen çoktan değişmişsindir. Aynı anların tekrar yaşanmamasının hüznü kalır yüreğinde..
Bu çok realist bir anlatım.. Romanlar da yıllar sonra kavuşan sevgililerin hislerinden bir zerre eksikmediği, hala ilk gün ki heyecanla, tutku ve şehvetle yaklaştıklarını okuruz. Zweig okuyucuya aslında gerçek budur demeye çalışmış.
Erişemediğimiz hayallerin ve erişemediğimiz sevgilerin zamanla değerini kaybettiğine çok şahit olacağız yaşantımızda..
Okumalısınız, size katıcak güzel anlamlar var
1 günde okunulacak kitaplarım arasında yerini çoktan aldı. Buck adlı köpeğin yaşamını, doğasını anlatan bu kitap beni çok etkiledi. Bir köpeğin doğasını bu denli samimiyetle ve teferruatlı aktarabilecek kalem herkeste olabilir mi çok sanmıyorum bundan mütevellit yazarın önünde saygıyla eğiliyorum. Çok başarılı..
Bir köpeğin bulunduğu ortama göre doğasının değişebileceğini anlatıyor..
Kitaba 10/9 veriyorum, 1 puanı kırmamın sebebi ise, Vahşetin değil de Doğanın çağrısı daha kabul edilir bi isim olabilirdi sanırım.
Bu kitaptan milyonlarca mesaj çıkarabilirsiniz. Doğası gereği köpeğin saldırganlığı vardır elbet ama sen o saldırganlığı çıkaransın insanoğlu. Uysal, evcil ve uyumlu bir köpeğin zorbalıkla, işkenceyle nasıl doğasına döndüğünü konu alan bu Buck isimli güzel köpeğin 112 sayfalık içinizi sızlatan hikayesini okumadan geçmeyiniz tavsiye ediyorum ..
İyi okumalar diliyorum..
Arthur Conan Doyle kalemiyle beni olağanüstü etkiledi.. Sherlock Holmes etkileyici bir karakter yalnız beni bir türlü okutmaya veyahut izletmeye yöneltememişti. Ta ki bu kitaba kadar.. Sherlock Holmes bu kitapta 2. Ana karakter yine de önyargılarımı kırdı. Kesinlikle ana karakterimiz; beni etkileyen, şaşırtan kişi kuşkusuz Birdy Edwars'tı. İki farklı hikaye iki farklı etkileyici ve üstün yetenekli karakter. Bazı sayfalar da vaaaaov dediğime inanın :) hiç beklemediğim bir satırla karşılaşınca o satırı tekrar okuma içgüdüsü, neeee? Sorusu falan derken kitabı hiç sıkılmadan okudum :) Sonunda efsane bir sürpriz bekliyo olucak sizleri.
Spoiler içerir!
-1. Bölüm Sherlock Holmes'ın kusursuz zekasıyla cinayet çözümlemesini anlatıyor.. şaşırtıcı ve beklenmeyen sonuç ölen adam sandıkları kişi katil çıkıveriyor.. Kendisini öldürmek isteyen kişilere öldüğüğünün haberini vererek huzurlu bir yaşam amaçlıyor, hikayenin sonunda öleceğini tahmin bile edemiyor..
-2. Bölüm katilimizin geçmişini anlatıyor.. ve 1. bölümden daha şaşırtıcı satırlar okuduğum gerçeğini siz değerli okuyucalardan gizleyemeyeceğim :) Burda spoiler vermeyi çok doğru bulmuyorum çünkü olayın asıl gizemi 2. Bölümde ;)
Kesinlikle tavsiye ediyorum. Okuyun, tavsiye edin. Sonunda aklınızda bir takım soru işaretleri kalıcaktır bence buna rağmen okunmalı :)
İyi okumalar diliyorum
Korku Vadisi - Sherlock HolmesArthur Conan Doyle · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20168,5bin okunma
Joseph Conrad'tan ilk kitabım. Yazarın tarzını, betimlemelerini sevdim, yalnız hikaye çok durağan seyretti ve ben normalden daha uzun sürede bitirdim. Merak uyandırdığı zamanlar oldu elbet "acaba ne olacak" dedirtti ama yorduğu sayfaları da oldu. Hikayenin genel akışı, kahramanları, yazarın kalemini sevdim. Yeni kitaba başlayan
