Kendimi inceleme yapacak yerde görmüyorum henüz. Sadece hissiyatımı yazmak istiyorum yine…
Başta söylemem gerekiyor ki çok karışık duygular yaşattı bana. İnsanoğlunun aslında hiç değişmediğini, boğazına kadar pisliğe battığını bir kez daha hatırlattı sadece.
Günümüzdeki toplumu anlatıyormuş gibi hissettim, güncel bir kitap okuyor hissine kapıldım.
Yazarın Kalitesinden söz etmeye gerek yok zaten.
“Bilgi kafirliği çağındayız; doğruyu görüyorum, biliyorum ama uygulamıyorum.” Cümlesinin vücut bulmuş halini çok güzel somutlaştırmış bizim için. Doğruyu dile getirir ya da doğrunun yanında yer alırsan. Kendini altıncı koğuşta buluverirsin.
Ben bu yargılamanın daha çok ahlaki, insani boyutunda vuku bulduğunu hissediyorum. İnsanların vicdanında altıncı koğuşa tıkılıp yaftalanıyorsunuz hemen.
Çoğu kişi vatan, millet, din, insan hakları, ilke ve prensipleri adı altında sistemden faydalanıyor. Üzücü olan şey ise bu değerlerden beslenen sülüklerin değer görüyor olması.
Bana tuhaf gelen ise bireysel olarak bu değerleri savunmanın imkansızlığına inandırmışlar bizi.
Eşit, Yanyana bir şekilde yaşamak gerçekten bu kadar zor mu?
Dr Ragin’in kimseye bir zararı yoktu, tek suçu sisteme karşı gelememesiydi. Ki; en ufak karşı gelişinde sistem ona hiç acımadan harcadı. Gromov Ragin’i eleştirirken biraz üzülmüştüm Ragin’in elinden bir şey gelmiyor diye düşünmüştüm. Fakat bu dünya böyle bir yer maalesef ya var olursun ya da yok demem o ki namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalı ki bir yere varabilelim. Ragin elinde fırsat varken o kokuşmuş sisteme baş kaldırmalıydı.