Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem

Gizem
@Giizemozcan
711 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
“Kalabalıkların ortasında saklanmak bazen kuytularda saklanmaktan daha güvenlidir.”
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
At elinden o kâğıdı kalemi, hiçbirini yazma, hep mırıldan. Hepsini kaybet, unut gitsin. Fark etmez. Bir kez ağzından çıkmaları hatta sadece aklından geçmeleri bile yeter. Bırak yazma istersen. Onlar ruhundan çıkar, havaya karışırlar, yele tutunurlar, denize düşerler, toza bulanırlar. Sonra da muhakkak biri bulur onları, duyar bir şekil.
“Kimin ben?” “Benden başka herkes.” Bu soruya her seferinde başka bir cevap buluyorum. Ama buluyorum, asla cevapsız kalmıyor soru. Bir sürü şeyim ben. Bazen isimim, bazen şehir. Bazen hayvan, bazen eşya. İsmimin baş harfleri hep başka başka. “Sana ilk ismimi anlatmış mıydım ben Efsun Abla?” Herkesin bir ilk ismi vardır, kendisinin bile bilmediği. Hepimiz o ilk ismimizi bulmak için geliriz bu dünyaya. Ama dünyada gördüklerimize kendimizi kaptırıp ismimizi aradığımızı unuturuz. O yüzden devamlı sorarız birbirimize, “Benim ne işim var burada?” diye. Tanrıyı uydururuz bahane olarak. Bir yaratıcının eğlencesi olduğumuza ikna oluruz. Bizimle eğlenen bir yaratıcının hiddetinden kendi kendimizi korkuturuz. O yüzdendir içine düştüğümüz bu boşluklar, bu kayboluşlar, bu anlam aramaları, bu bulamamalar, bu bunalımlar… “Şairim diyorsun ama maşallah destan yazıyorsun pezevenk!”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kimin kim olduğuna önem veren bu dünyanın kimseye önem vermemesi üzerine düşünmeye başladığımız anda her şeyin altüst olacağını bildiğimizden olsa gerek, hiçbirimiz gerçekten kim olduğumuzun peşine düşmüyoruz. Sadece hayalî bir tanrının kulu olduğunu sanmak yetiyor insana.
O bulutun gölgesinde durmaksızın hissettiğim biz ve onlar hissi bana şu an iyi geliyor. Bizim bakacak bir saatimiz, gidecek bir işimiz, faturalarını ödemekle yükümlü olduğumuz bir evimiz, başlarına bir şey gelmesinden korktuğumuz bir ailemiz, inandığımız bir tanrımız… yok mu gerçekten? Yok. Benim epeydir yok. Ama bir zamanlar vardı.
Reklam
(Kalbim, kalbim nasıl da acıyor!) Bu acıdan ölmek, Teselli bulmak değil.
Dostum, gitmek zorunda olduğunu unutuyorsun. Oysa gönlün kalmaktan yana!
Gündelik hayatın sadeliğini ve sıradanlığını tam anlamıyla yaşıyor, ancak görünümlerin ardında yatan özlerde, küçük bir kasabanın arka bahçesinde ölümü, sonsuzluğu ve Tanrı’yı buluyordu.
Stephen Whicher şairin yalnızca imkânsız aşklara kapıldığını söyler ve bu durumu bir baba figürü aramasına yorar.
Ölüm bir meydan okumaydı. Ölüm bir iletişim kurma çabasıydı; insanlar kendi merkezlerine ulaşmanın imkânsızlığını gitgide daha çok hissediyorlardı, bu merkez gizemli bir şekilde uzaklaşıyordu onlardan; yakınlık kayboluyordu o zaman; sevinç solup gidiyordu, insan bir başına kalıyordu. Ölüm bir kucaklaşmaydı. Ama kendini öldüren bu genç adam -hazinesini tutarak mı atlamıştı ölüme? “Ölüm en büyük mutluluk olurdu, eğer ölseydim şimdi,” demişti bir seferinde kendi kendine, beyazlar içinde merdivenlerden inerken.
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
Gördükleri her şey onun bir parçasıydı. Bu yüzden, onu veya herhangi birini tanımak için, insan o kişiyi tamamlayan insanları, hatta yerleri arayıp bulmalıydı. Sokaktan geçen bir kadınla, tezgâhın arkasında duran bir adamla, hiç tanımadığı insanlarla tuhaf bir yakınlık kurardı -hatta ağaçlarla veya ağıllarla bile.
Sayfa 168Kitabı okudu
Şapkasını taktı ve mısır tarlalarının arasında koştu -neredeydi bu tarlalar?- bir tepeye, deniz kenarlarında bir yerlere doğru koşuyor olmalıydı çünkü her yerde gemiler, martılar ve kelebekler vardı; bir kayanın üstüne oturmuşlardı Septimus’la. Londra’da da orada otururlardı hep; yatak odasının kapısından ona doğru gelen yağmur damlalarını, fısıltıları, ekinlerin kıpırtısını gördü hayal meyal; sanki denizin dokunuşu bütün bunları kıvrımlı kabuğunun içine doldurup mırıl mırıl bir şeyler söyleyerek onun yanına, kıyıya bırakıyormuş gibi hissediyordu; her tarafa dağılmış gibi hissediyordu kendini, tıpkı bir mezarın üstünde uçuşan çiçekler gibi. “Septimus öldü,”
Sayfa 166Kitabı okudu
Ölmek istemiyordu. Hayat güzeldi. Güneş sıcak. Sorun insanlardaydı -ne istiyorlardı ki?
Sayfa 165Kitabı okudu
Shakespeare, Darwin, Medeniyetler Tarihi ve Bernard Shaw’u bir solukta okurken bulsa “çiçek açmış,” diyebilirdi onun için.
2.455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.