Reşat Nuri’nin dördüncü eseri olan Dudaktan Kalbe 1925 yılında yayınlanmıştır. Yayınlandığı dönemden itibaren hem okur kitlesi hem de edebi çevre tarafından büyük bir beğeniye mazhar olan kitapta, kitabın merkezine alınan ana karakterlerin- Hüseyin Kenan ve Lamia- İzmir’den İstanbul’a uzanan ve sonunda okurda büyük bir teessür etkisi yaratan
Edebiyatımızın en başarılı kitaplarından biri, gerek ana karakterin seçimi gerek kurgunun iki yönlü ele alınıp anlatılanların hem bilimsel hem hayalî taraflarının bir arada verilmesi yazarın adeta "Ben hepsini sizin için yazıyorum, hangisine inanacağınızı seçmek size kalmış." demesi gibi olmuş. Bu kitabı okumadan önce Edebiyat Prof. Nevzat Kaya'nın bir incelemesini dinlemiş ve kitapla ilgili farklı birçok nokta hakkında bilgiler edinmiştim. Söz konusu kitabı bu incelemenin ardından okumak çok yerinde oldu, yazarın neyi amaçladığını, eserin altında yatan deyim yerindeyse Freudyen bakış açısını daha iyi görebildim. Tamamen kişisel haz açısından Psikanalitik temellerle süslenmiş kurgu ve karakterleri çok sevdiğim için bu kitabı da çok sevdim, benim gibi bu konulara ilgisi olan ve az çok bilgisi olan kişiler bu eseri sevecektir. Eseri okumadan önce mutlaka hakkında araştırma yapıp iyi hocalardan bu eseri dinlemenizi tavsiye ederim o zaman kitabın derin yapısındaki anlatımı daha iyi anlayabilirsiniz.
Onu kollarımda tutmak ne büyük mutluluktu Allahım! Dünyanın derinliğini, güzelliğini, sınırsızlığını hissettim. Göğsü göğsüme, başı omzuma dayanmıştı, onu değil, bütün dünyayı kucaklamışım gibi geldi bana.