isteklerini gölgeleşerek yapardı. başta koyu renkli ince uzun bir leke gibi hissederdi kendini. istedikleri şeyi yaparken solmaya başlardı, bitirdiğinde tamamen solmuş yok olmuş hayattan silinmiş olurdu. hoşlanırdı bu silinmeden.
"Sana bir şey sorabilir miyim?"
"Hep soruyorsun" diye yanıt verdi.
"Beni, benim yüzümden mi terk ettin?"
"Hayır" dedi. "Seni bizim yüzümüzden terk ettim"
Eğer insanların söylediklerinize dikkat etmesini istiyorsanız, sesinizi yükseltmeniz değil de alçaltmanız gerektiğine ilişkin bir şeyler okumuştum bir yerde: gerçekte, asıl dikkati çeken şey buydu.
Şu sıralar, keşke biraz daha okusaydım da Voyager uzay aracına pilot olsaydım diye hayıflanıyorum. Dünyadan ancak o kadar uzağa gidersem kafam rahatlarmış gibi hissediyorum.